İnsan nasıl daha zeki olur ilginç bir test
Abone olİnsanı zeki kılan nedir? İnsan doğuştan bir sayborg mu? Çiftler arasında yapılan şaşırtıcı bir zeka testinin sonuçları.
Zeki olmak nedir? İnsanoğlu beynini
nasıl kullanır? Geçişken hafıza nasıl olur? Google ya da Wikipedia
insanları aptallaştırıyor mu?
Bilim insanları bu soruların yanıtlarını
araştırdılar ve bakın ortaya çıkanlar neler?
Psikologlar arasında etkili olan teorilerden birine göre, insan
algısal olarak cimridir. Yani, mecbur kalmadıkça
kafa yormak yerine kestirmeden gitmeyi tercih ederiz. Gideceğimiz
yerin lokasyonunu tam öğrenip ezberlemek yerine Google Map’e ya da
navigasyon aracına adresi yazıp yönümüzü bulmayı tercih etmemiz de
algısal cimrilikten dolayıdır diyor uzmanlar. Çünkü böylesi çok
daha kolaydır.
DEĞİŞİKLİK KÖRLÜĞÜ
Araştırmalar, insanların kolay erişebilecekleri bilgiler için
hafızalarına başvurma eğiliminde olmadığını gösteriyor. Örneğin
gözümüzün önündeki şeyler biz farkına varmadan büyük bir değişim
gösterebilir. Yapılan deneylerde, bakılan resimlerden büyük bir
bina çıkarıldığında ya da konuşulan kişinin yerine başka biri
geçirildiğinde bile bazen değişikliğin fark edilemeyebileceği
görülmüştür. Bu duruma “değişiklik körlüğü”
deniyor. Bunun insanın aptallığıyla bir ilgisi yok; daha çok
zihinsel etkinlik sorunu. Zihnimiz, dünyayı gördüğü şekline
hafızamızdan daha çok güveniyor ve bu genel olarak yararlı bir
varsayım olarak görülüyor.
İNSANOĞLU DOĞUŞTAN
SAYBORG
Bunun sonucunda filozoflar, zihnin çevre üzerine yayılacak şekilde
tasarlanmış olduğunu iddia ediyor. Öyle ki, diyorlar, düşünce
aslında beynimizde olduğu kadar çevrede de vuku buluyor. Filozof
Andy Clark, insanları “doğuştan sayborglar”, yani yeni alet, fikir
ve becerileri doğallığından bünyesinde barındıran bir zihne sahip
insan ve robot karışımı sibernetik canlılar olarak adlandırıyor.
Clark’a göre, çözüm bulmak için kullanılan yol sorun değildir;
doğrudan cevabı bilmek ile cevabı bulmak için doğru araçlara sahip
olmak arasında fark yoktur.
ÇİFTLER ÜZERİNDE YAPILAN İLGİNÇ BİR ZEKA
DENEYİ
Harvard Üniversitesi’nden Daniel Wegner’in yaptığı bir hafıza
araştırması, bu konuya ışık tutuyor. Eşler laboratuvara çağrılarak
bir ezber testine tabi tutuluyor. Eşlerin yarısı bir arada
tutulurken diğer yarısı daha önce tanımadıkları başka kişilerle
eşleştiriliyor. Daha sonra her iki grup kendilerine verilen kelime
listesini sessizce ezberlemeye çalışıyor ve bunun sonunda teste
tabi tutuluyor. Kendi eşleriyle eşleştirilmiş olan çiftlerin hem
genel olarak hem de tek tek bireyler olarak daha fazla kelimeyi
hatırladıkları görülüyor.
SEBEP : GEÇİŞKEN
HAFIZA
Wegner bunun nedenini şöyle açıklıyor: Kendi eşleriyle gruplanan
kişiler yanlarındaki insanı daha iyi tanıdığı için aslında zımnen
kelimeleri kendi aralarında paylaşıyor; örneğin eşlerden biri,
diğerinin spor kelimelerini ezberleyeceğini düşünerek kendisi de
teknoloji kelimelerini ezberliyor. Böylece, birbirini tanımadığı
için aralarında herhangi bir zihinsel işbölümü gerçekleşmeyen
çiftlerden çok daha iyi sonuç alıyorlar. Yani bir sorunun yanıtı
için başvurduğunuz internet arama motoru gibi, düzenli ilişkide
bulunduğunuz kişilere de belli şeyleri düşünmeleri doğrultusunda
güven duyabilir, hafızaya alma konusunda ortak bir sistem
geliştirebilir ve ihtiyacınız olduğunda onları hatırlayabilirsiniz.
Wegner buna “geçişken hafıza” diyor.
İNSANIN EN GÜÇLÜ
ÖZELLİĞİ
Bu şekilde işleyen bir zihne sahip olmak insan türünün en güçlü
özelliklerinden biridir. Her şey için kendi kaynaklarımıza bağlı
olmak yerine, bilgimizi paylaşabilir ve ortak bir havuz
oluşturabiliriz. Teknoloji bireylerin işine yarayacak şeylerin
izini sürüyor, böylece bizim bunları yapmamız gerekmiyor. Ayrıca
büyük bir bilgi ağı oluşturma yoluyla bir bütün olarak toplumun
ihtiyaçları da karşılanmış oluyor.
ZİHNİMİZ NEREDE?
Bizler tek tek bireyler olarak bilgisayarın nasıl çalıştığını, ya da brokolinin nasıl yetiştiğini bilmesek de bu bilgi ortada duruyor ve bizler de bundan yararlanabiliyoruz. İnternet ise bu bilgiyi paylaşmada daha büyük bir olanak sunuyor.
Yani içinde yaşadığımız odalar, çalıştığımız binalar gibi
fiziksel bir çevreye sahip olmanın yanı sıra ruhsal bir çevreye de
sahibiz. Yani, biri bize zihniniz nerede diye sorduğunda alnımızın
ortasını göstermemeliyiz. Geçişken hafıza gibi alanlarda yapılan
çalışmaların gösterdiği gibi, zihnimiz, kafatasımızın içindeki
beyin hücrelerimiz kadar, etrafımızdaki insanlardan ve araçlardan
de oluşuyor.
Bu makalenin İngilizce aslını ’da
okuyabilirsiniz.