İnönü’den Recai Kutan’a fahri doktora
Abone olEski Bakanlardan Recai Kutan’a memleketi Malatya’da İnönü Üniversitesi tarafından fahri doktor unvanı verildi.<br/>İnönü Üniversitesi’nin ak...
Eski Bakanlardan Recai Kutan’a memleketi Malatya’da İnönü
Üniversitesi tarafından fahri doktor unvanı verildi.
İnönü Üniversitesi’nin akademik yıl açılış töreninde eski bakan,
bürokrat ve siyasetçi Recai Kutan’a, İnönü Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü ile Sosyal Enstitüsü tarafından, mühendis ve
bürokrat olarak ülkenin kalkınmasına, siyaset ve devlet adamı
olarak ülkenin barış ve huzuruna yapmış olduğu katkılardan dolayı
fahri doktora belgesi verildi.
Törende Recai Kutan’a fahri doktora belgesini takdim ederek
cübbesini giydiren Rektör Çelik, “Sayın Kutan, Türkiye’nin
kalkınmasındaki somut ve son derece önemli katkılarının yanı sıra
Türk siyasetinde pek alışık olmadığımız o kendine has kibar ve
beyefendi üslubuyla da toplumun hemen her kesiminin beğenisini
kazanmış bir şahsiyettir. Biraz sonra kendilerine takdim edeceğimiz
fahri doktora belgesi, onun sahip olduğu bu güzel meziyetlerin
küçük ama anlamlı bir takdiri olarak anlaşılmalıdır” dedi.
’’GENÇLİK EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ’’
Rektör Çeliğin konuşmasının ardından sözü alan Eski Bakan Recai
Kutan, “Değerli rektörümüz, bu konuşmayı yapmak üzere bana ilk
daveti yaptığında acaba ne konuşmalıyım diye düşündüm. Hatıralarımı
mı anlatmalıyım, tecrübelerimi mi paylaşmalıyım? Sonra dedim ki
kendi kendime, ‘Ne varsa gençlerde var. Akıllı adam geçmişe değil,
geleceğe yatırım yapar. Ben gençlere hitap etmeliyim.’ Gerçekten de
gençlik bizim en büyük zenginliğimiz. Geleceği sizler inşa
edeceksiniz. Bu yüzden gençliğe ne kadar yatırım yaparsak
geleceğimizden o kadar emin oluruz. Her ne kadar doktorayı yeni
almış olsam da 83 yaşındayım. Şimdi size söyleyeceklerim, işte bu
83 yıllık hayat dersinden çıkardığım notlardır. Umarım bu
ağabeyinizin yapacağı tavsiyeler, yürüyeceğiniz yolda size yardımcı
olur. dedi.
’’GÜN GELECEK...’’
Gençlerin önlerinde uzun bir yolculuğun var olduğunu söyleyen
Kutan, ’’Gün gelecek, kendinizi dünyayı değiştirecek kadar güçlü
hissedeceksiniz. Gün gelecek, parmağınızı dahi oynatmak
istemeyeceksiniz.’’ dedi. Kutan, ’’Önünüzde uzun bir ömür var.
Zorlu ama bir o kadar da heyecanlı günleriniz olacak. Karşınıza
engeller çıkacak. Hüzünleriniz, umutsuzluklarınız olacak. Gün
gelecek, kendinizi dünyayı değiştirecek kadar güçlü
hissedeceksiniz. Gün gelecek, parmağınızı dahi oynatmak
istemeyeceksiniz. Bir büyüğünüz, bir ağabeyiniz olarak ilk tavsiyem
sudur: Ne olursa olsun, asla vazgeçmeyin. Hiçbir zaman inancınızı
yitirmeyin. Tarihimizdeki bütün zaferler silahla değil, inançla
kazanılmıştır. Yıllarca birlikte omuz omuza çalıştığım değerli
devlet adamı Merhum Necmettin Erbakan’ın dediği gibi, ‘Bir ülkenin
en büyük gücü, tankı, topu, parası değil inançlı evlatlarıdır.’
İman, imkandır. İnanıyorsanız mutlaka başarırsınız” dedi.
’’BÜYÜK İDEALLER PEŞİNDE KOŞUN’’
Kutan, gençlerin büyük ideallerin peşinden koşması gerektiğini
belirterek, “Gençler, saplantılı ideolojilerin değil, büyük
ideallerin peşinde koşun. İnsanların hayrı ve saadeti için çalışın.
Gün gelir çok para kazanabilirsiniz. Lüks arabalara, şaşaalı evlere
sahip olabilirsiniz ama eğer bir idealiniz yoksa, büyük
hayalleriniz yoksa bunların hiçbir anlamı olmaz. Unutmayın dünyayı
ihtirası olanlar değil, iddiası olanlar şekillendirir. Necip Fazıl
bana dostluk gösteren bir ağabeyimdi. Kendisiyle uzun sohbetlerim,
birlikteliklerim oldu. Necip Fazıl, ’Sakarya Türküsü’ isimli meşhur
şiirinde, ’İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya / Bir yanda
akan benim, öbür yanda Sakarya / Her şey akar, su, tarih, yıldız,
insan ve fikir / Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir’
der. Sizler de hayatınız boyunca hep iki tercihten birini seçmek
zorunda kalacaksınız. Siz temiz olanı seçin. Ne olursa olsun
haktan, doğrudan, mazlumdan yana olun” ifadelerini kullandı.
27 yaşında Diyarbakır Su İşleri Bölge Müdürü olduğu ifade eden
Kutan, “Bendeniz 27 yaşında iken Diyarbakır Devlet Su İşleri Bölge
Müdürü oldum. Diyarbakır’ın merkez olduğu bölgenin hudutları
dahilinde Urfa, Mardin, Siirt, Bitlis, Muş, Van ve Hakkari vardı.
Gençliğim Fırat’ın ve Dicle’nin kıyılarında geçti. Bugün tankla
dolaşılan o coğrafyayı biz katır sırtında dolaştık. Türkiye’nin en
büyük projesi olan GAP, işte o bir avuç idealist gencin ürünüdür
ama asıl demek istediğim bu değil. Fırat ve Dicle bana çok şey
öğretti. Su hayatın kaynağıdır. Kur’an da, ’Hayatı olan, diri olan
her şeyi sudan yarattık’ buyuruluyor ve ben sudan çok şey öğrendim.
Bugün bir su uzmanı olarak şunu söyleyebilirim ki; insan ve su
birbirine çok benzer. Mesela suyun sertliği arttıkça tadı ve
temizleme özelliği azalır. Belki siz gençler hatırlamazsınız ama
bundan 20-30 yıl önce anneleriniz çamaşır yıkamak için tatlı su
kaynaklarına, ırmaklarına giderlerdi çünkü oradaki su sert değil,
yumuşaktı. İnsan da böyledir. Yumuşak su nasıl çamaşırlardaki
kirleri rahatlıkla çözüyorsa, yumuşak huy da kalpleri yumuşatır,
gerginlikleri yok eder. Sizler de öfkeniz de su gibi olun.
Unutmayın, ne kadar keskin olursa olsun, hiçbir kılıç suyu delemez.
İçinizde kimya okuyanlar bilir. Su, ilahi hikmet gereği hidrojen ve
oksijen moleküllerinin çarpışmasından oluşur. Bu çarpışma suyu
meydana getirir. İlim de böyledir. Eskilerin değişiyle, ‘müsademe-i
efkârdan barika-i hakikat doğar.’ Yani fikirlerin çarpışmasından
gerçek ortaya çıkar. Birbirinizin fikrine saygı gösterin. Kaba
kuvvetle değil, fikir kuvvetiyle çarpışın. Yine hepiniz bilirsiniz.
Bilim adamları, kar tanelerini incelediler. Binlerce fotoğraf
çektiler. Bu resimlerde gördüler ki birbirine benzer tek bir kar
tanesi bile yok. Sizler de kar taneleri gibi olun. Renkleriniz,
bölgeleriniz, dilleriniz, düşünceleriniz, giyimleriniz farklı
olabilir ama farklılıklarınızı ayrılık nedeni değil, zenginlik
unsuru olarak görün. Unutmayın hepiniz aynı bahçenin çiçekleri,
aynı milletin evlatlarısınız.” dedi.
“SİZ HEP BOYUNUZDAN BÜYÜK İŞLERE KALKIŞIN”
Yıllar önce mühendis olarak bir büyük beton tesisinin yapımında
çalıştığını anlatan Kutan, öğrencilere nasihatlerde bulunarak,
"Tonlarca demir atmış, tonlarca beton dökmüştük. Bir gün işçilerden
biri geldi, ‘Betonda ince bir su sızıntısı’ olduğunu söyledi.
Gittik baktık. Minicik damlalar. Önemsemedik. Dedik ki, ‘Bu bir
damla su koskoca betona ne yapabilir ki?’ Aradan çok fazla zaman
geçmeden haber geldi, suyun damladığı yerde beton çatlamış.
Gençler; taşı delen suyun gücü değil, sürekliliğidir. Sizler de
aynı hedefe odaklanmış su damlaları gibi olun. Göreceksiniz ki
bütün duvarlar çatlamış, karşınızdaki bütün engeller yıkılmış
olacaktır. Kainat yaratıldığından beri elma yere düşer. Yine kainat
yaratıldığından beri tas suyun üzerinde yüzer. Newton’u ve
Arşimet’i farklı kılan tek şey sorgulamış olmalarıdır; elmanın
neden yere düştüğünü, tasın neden batmadığını sormuş olmalarıdır.
Siz de öyle olun. Size sunulanla yetinmeyin. Sorgulayın. Eleştirin,
araştırın. Hani bir söz var, ‘Boyundan büyük işlere kalkışma’ diye.
İnanmayın. Siz hep boyunuzdan büyük işlere kalkışın” şeklinde
konuştu.
(İHA)