İnönü Üniversitesi'nde 35. yıl konferansı
Abone olİnönü Üniversitesi'nin kuruluşunun 35. yıldönümü nedeniyle 'Üniversite Toplum İlişkileri' konulu bir konferans düzenlendi.
İnönü Üniversitesi H. Ahmet Yesevi Salonu'nda düzenlenen
konferansta Adıyaman Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet
Yıldırım Celkan, 'Üniversite Toplum İlişkileri' konulu bir konuşma
yaptı.
Prof. Dr. Celkan, "Bilindiği gibi üniversite, Türk Milli
Eğitim teşkilatında, yüksek öğretim kademesi anlamında evrensel bir
boyutun oluşumudur. Bunun yanında çevre ile olan ilişkileri
bakımından ele aldığımızda üniversitenin, hakikaten günümüzün
gelişmiş modern sanayi toplumlarında özellikle
üniversite-sanayi,üniversite-toplum işbirliği açısından örnek
teşkil eden bir kurum olduğunu görürüz. Üniversite her şeyden önce
bir eğitim öğretim kurumudur. Yani eğitim ve öğretim hadisesi
kültürümüzde geçmişi olan bir olgudur. Geçmişe dönüp baktığımızda
eğitim öğretim faaliyetleri Osmanlı döneminde, 18. asrın
başlarından itibaren devletin ciddi bir şekilde üzerine eğildiği
sosyal bir hadise olarak algılanmıştır.
Batılılaşma hareketleri ile birlikte bizde okullaşma hareketleri
açılan eğitim kurumları öncelikle askeri mekteplerde
yapılandırılmaya gidilmiş, bu okulların da Türk Milli Eğitimindeki
diğer okullara örnek teşkil ettiğini görmekteyiz. Özellikle Sultan
2. Abdulhamit döneminde nitelik bakımından olmasa da nicelik
bakımından yaygın bir şekilde Türk Milli Eğitiminde bir yapılanmaya
gidilmiştir" dedi."Eğitim öğretim 19. asrın başlarına
kadar devletin vesayetinde olan bir faaliyet değil. Halk mektepleri
çerçevesinde medreselerde Sıbyan mekteplerinde yürütülen bir
faaliyet. Bunun yanında saray mektepleri, halk mektepleri, yabancı
mektepler, azınlıkların mektepleri var" diyen Prof. Dr. Celkan,
şunları kaydetti: "1876'da birinci meşrutiyetin ilanıyla
birlikte anayasa metinlerinde eğitim öğretim devletin asli bir
görevi olarak zikredilinceye kadar. Ama ondan önce biz maarif
nezaretinin kurulduğunu görüyoruz.
İkinci meşrutiyetin ilanıyla birlikte eğitime bakış
tarzı değişiyor. Bu arada askeri mektepler, mühendis mektepleri
daha sonra da öğretmen okulları kurulduktan sonra bu süreç İstanbul
Darülfünun'un faaliyete geçirilmesine kadar uzuyor. İşte o zaman
bir üniversite fikri ortaya çıkıyor. 1933 yılında
Atatürk'ün yapmış olduğu bir üniversite reformu var. Bu reform ile
birlikte cumhuriyetin ilkelerine, inkılabın ruhuna uygun, yeni bir
üniversite yapılanmasına gidilmiş, İstanbul Darülfünun'unda görev
yapan ve modern bir üniversitenin amaçlarına, hedeflerine,
ilkelerine uygunluk teşkil etmeyen elemanlar tasfiye edilmiş ve
daha ziyade modern anlamda kitap sahibi, yabancı dil bilen, eser
sahibi hocaların muhafaza edilmesi şeklinde bir revizyonla 1933'de
yeni bir üniversite anlayışına geçilmiştir."