İnönü, CHP'ye çözüm yolu buldu
Abone olCHP son günlerde büyük çalkalanmalar yaşıyor. Atatürk'ün partisinin yaşadığı kriz partinin geleceğini tedirgin ediyor. Bu konuyu Erdal İnönü şöyle yorumladı.
Erdal İnönü, CHP kurultayı öncesi Milliyet'e konuştu:
Baykal'a güven yok
CHP'deki rahatsızlığın doruk noktasına ulaştığını belirten İnönü, "CHP'nin öncelikli sorunu, genel merkez yönetiminin değişmesi. Değişirse yeni bir umut doğar" diyor
SAZAK: CHP, 29 Ocak'ta olağanüstü kurultaya gidiyor.
İNÖNÜ: Eski partimiz. Ayrılmıştım biliyorsunuz. Anılarımı yazarken ilgileniyorum, onun dışında aktif siyasetle ilgim yok.
CHP'deki bugünkü sorunları, 'soldaki bunalımını' neye bağlıyorsunuz?
Pek çok etken var, sadece bir tarafından bakıp koşullar uygundur, 'sosyal demokratlar ilerlemelidir', demek yetmiyor. Bir partinin ilerlemesi için önemli görevleri var, onları yapması şart. Parti içinde sağlam bir yapı ve huzur olması, genel başkan, örgüt ve yönetimde ahenk çok önemlidir. Katılıma açık durmalı, gençler, kadınlar, çalışanlar, orta sınıf partide temsil edilmeli. Bu ilgiyi yakalayan partiler, iktidara geliyor. AKP bunu gösterdi, daha önce de Özal yapmıştı.
CHP'de maalesef huzursuzluk var. Rahatsızlık doruk noktasına ulaştı. CHP'den istifa ettiğimde bir yazı yazmıştım. Bu durum değişmezse 'başka partiler kurulur, bölünme olur' demiştim. Maalesef hepsi oldu. Şimdi olanlar benim de aklımdan geçmeyen şeyler.
İlk defa, 'rüşvet kurultayı'na gidiliyor!
Son bir senede Genel Başkan kendi mevkii bozulmasın diye akla gelmedik önlemler almaya başladı. Örgüt seçimlerinde kendisini desteklemeyenlerin, parti içinde nüfuzlu insanlar da olsa seçilmemesi için de uğraştı. Tanınmış CHP'liler ihraç edildi, bir kısmı istifa ettiler. Parti kan kaybına uğradı. Bu yetmedi, kurultayda seçimi kazanmak çok zorlaştırılmasına karşın halka dayanarak bir çıkış yapalım diye hareket başladı. Bu defa o hareketi durdurmak için Disiplin Kurulu'na başvuruldu. Muhalif milletvekilleri partiden çıkarılmak istendi. Mahkeme izin vermedi, geri döndüler. Halkın sevgisini kazanarak kurultayı etkilemeye çalışan bir arkadaş ortaya çıktı. Onun da önünü kesmeye çalıştılar. Şimdi kurultaya gidiliyor. Genel Merkez açısından gayet zayıf durumda gidiliyor.
İnadına Baykal olmaz
Normal olarak bir partide böyle hareketler olamaz, örgütü izin vermez. CHP'de huzursuzluk öyle bir noktaya varmış ki, 'yönetimde bir değişiklik olsun' diye genel bir istek haline gelmiş. Bu istek, böyle bir hareket doğuruyor ve kamuoyundan destek buluyor. Kamuoyunda 'Baykal değişsin' diye bir izlenim var. Buna karşılık 'inadına Baykal' demekle olmuyor.
İşte fizikçi formülü
Sayın Baykal, 'Atatürk'ün koltuğuna adı rüşvetçiye çıkmış biri oturamaz' diye Mustafa Sarıgül'ün CHP'den ihracını istedi, YDK reddetti. Bu Genel Başkan'a da 'güvensizlik' sonucu doğurmuyor mu?
Doğru, Genel Başkan, Disiplin Kurulu'nu da değiştirmek istiyor. 'Beraber olamayız' diyor. Kurultaya gitmek yanlış değil. Perişanlık manzarası var. Onun nedeni de, CHP'de büyük kitlenin Genel Başkan'a güveninin kalmamış olması. Ortada seçim yokken bir belediye başkanı çıkıyor, halk da onu destekliyor ve genel başkanlığa aday olacağı anlaşılıyor. Genel yönetim, kendi durumunu korumak için Sarıgül'ü partiden çıkarmaktan başka çare bulamıyor. Burada iş kurultaya düşüyor. Ben karışmıyorum ama bakalım kurultay yol bulabilecek mi, tek adaya indirerek bu durumu değiştirebilecek mi? Değiştirirse CHP'de yeni bir umut doğar, seçmenlere.
Kurultay çok fazla kişilere endekslendi.
Parti içi demokrasi yolları kapanınca, bazı arkadaşlar umut yok diye bıraktılar. Ancak bu durum mücadeleyi ortadan kaldırmıyor. İşte enerjik bir insanı ortaya çıkarıp onu seçelim havası doğdu. O giderse başkası gelecek. Halk kimi tutarsa yolu kesilecek. Genel başkanlığa kim gelmek isterse rakipler elimine edilecek.
Kurultay ikiye ayrılmalı
Bunu önlemenin yolu var mı?
-Sorun genel başkanın değişmesi.
Baykal değişmeli, diyorsunuz.
-Genel başkana güven kalmadığı aşikar. O zaman pratik olarak kurultay konuyu ikiye ayırmalı: Bu genel başkanın değişmesini istiyor musunuz, istemiyor musunuz? İstiyorsanız, ondan sonra kim gelsin? İkisini birden sorduğunuz zaman iş karışıyor. Yerine gelecekte anlaşamazsanız, bu genel başkan gitmiyor.
Fizik formülüyle siyasi çözüm.
Genel başkanın işine gelmez bu soruyu sordurmak ama kurultay o hale getirilebilir: Genel başkan değişsin mi, değişmesin mi? İlk oylamada bu sağlanabilir. Yarıdan çok sayıda delege genel başkanı seçmezse, kurultay kimi seçeceğine daha sonra karar verip hafta bir hafta sonra bile toplanabilir.
Sürekli kurultay yapıldıkça bu defa da 'Baykal gidecek ama ne değişecek?' yargısı oluşuyor. CHP'nin sorunu daha derinde... AKP karşısında tutunamıyor. Sol, halktan koptu. AB sürecinde 'reformist' çizgiyi AKP'nin temsil ediyor olması CHP açısından handikap değil mi? Solla, 'ulusalcılık' arasında bir kavram kargaşası yaşanıyor gibi, 'sol sağ, sağ sol' oldu! Solun 2000'lerin Türkiye'sini okumasından kaynaklanan bir sıkıntı da yaşanmıyor mu, CHP'de... Sadece Deniz Baykal meselesi değil, Sarıgül gelince parti alıp başını gidecek mi?
CHP'nin sorunu öncelikle merkez yönetimin değişmesi. Yönetim değişirse politikalar da gözden geçirilir. Ancak yönetim değişmezse, bunlar yapılsa da oy alamazlar gibi bir izlenim var.
AKP, biraz değişiyor
CHP'nin AB politikasına ne diyorsunuz? İslamcı kökleri olan parti Türkiye'yi AB'ye taşıyor. Bu da tarihin bir cilvesi olsa gerek.
AKP'nin kuruluşundan gelen ideolojik farklılık, laikliğe karşı tutumunun şüphe uyandırması, dinin toplumsal yaşama egemen olduğunu gösterecek şekilde eşlerinin başlarını kapatması nedeniyle AB sürecinin nasıl gelişeceğini bilmiyoruz.
Muhafazakâr demokrat parti olarak görülüyor. Modern muhafazakâr.
Dışarıdan bakanlar, öyle demiyor ki. ABD Dışişleri Bakanlığı, bu kıyametlere bakıp bunlar 'ılımlı İslam' tanımı yapıyor.
Değiştik, diyorlar.
Herhalde biraz değişiyorlar. Muhafazakâr demokrat derken sonunda muhafazakârlığı bırakıp demokrat olursunuz. Eninde sonunda bu değişim olacak. Bu arada kazaya uğramayalım diye AB'ye girmeye çalışıyorlar.
Değişme sırası CHP'ye gelmedi mi?
Ya değişir... Değişmezse tarihte kalır. CHP çağdaş muhalefet ihtiyacını yerine getiremezse başkaları bunu yapar. Etkisi kalmaz. Kurultay buna karar verecek. Yeni bir yönetim değişikliğiyle halka güven vermek partiye canlılık getirir. Olmazsa başka şeyler düşünülür.
Derviş'in kitabı önemli
CHP, epeydir iktidardan uzakta...
Bir çeşit eylemsizlik peyda oluyor. Tabii Ecevit'in babama karşı (İsmet Paşa) mücadelesinde, daha önce 'ortanın solu' hareketinde bir atılım vardı. Yeni bir şey yapılmayınca eskiyi hatırlamak kolay oluyor. Paradoksal bir şey ama bir açıdan kusurlu olan insanlar halkın önüne çıkarlarsa daha gayretli oluyorlar. Mesela AKP'nin ideolojik bir tersliği var, laikliğe aykırı olduğunu arada bir ima ediyor, o Türkiye'de esaslı bir kusur, Cumhuriyet'le yaşayabilmek için. Onu unutturmak için halka daha çok gidiyor. CHP'nin böyle bir kusuru yok. Tam tersine büyük meziyetleri var. Cumhuriyeti kurmuş olmak, devrimleri yapmış olmak gibi.
CHP, o mirası tüketmedi mi?
Şaka söylüyorum tabii ki ama bakıyorum insanlarda böyle bir rehavet var. Kuşkusuz CHP'nin Batı'daki sosyal demokrat partiler gibi davranması gerekir. Kemal Derviş önemli bir kitap yazmış. Orada çok güzel atılım yolları var: Globalleşmeyi, dünyanın her tarafındaki yoksul insanların çıkarına sonuç verecek hale getirmek için alınacak önlemleri açıklıyor. ABD'den, Avrupa Birliği'ne bütün kurumları ele almış. Halkın gündelik yaşam düzeyinde elbette yapılacak şeyler var, onları AKP gösteriyor, bir parti nasıl çalışmalı.
Tek adayda birleşilmeli
Kemal Derviş'in CHP'de liderlikten uzak durmasına ne diyorsunuz?
Herkesin bir karakteri var. Onu eleştirmek yanlış. CHP'de çok değerli insanlar var. Önemli olan tek aday üzerinde birleşmek. Mevcut genel merkezin değişmesini istiyorlarsa başka yolu yok.
Sayın Baykal, CHP'nin dışardan ele geçirileceği iddiasında. Siz böyle bir komplo seziyor musunuz?
Komplo teorileri ayrı bir uzmanlık alanı, benim o konularda hiç tecrübem olmadı.
'Ilımlı İslam'dan sonra 'ılımlı sol' teorisi.
Komplo aramaya gerek yok. Halkın beklentisine cevap veremezseniz, yerinize başkası gelir. Kaçınılmaz bir sonuç.
Baykal yine kazanabilir
CHP'de yönetim 'halka rağmen' değişime kapanıyor.
Sayın Genel Başkan'ın yine kazanması ihtimali var kurultayda. Ama bu şekilde CHP'nin daha iyi noktaya gitmediği açık.
Liderlik koltuğunu bırakmak çok mu zor?
Türkiye'ye bu anlayış yeni geliyor. Ben geldi sanıyordum! Siyaseti bıraktım, çünkü o görevi 10 yıl kadar yaptım, üniversiteye dönerek, düşünmek, yazmak istedim. Kimseye örnek olmak aklımdan geçmiyordu. Ama Batı Avrupa demokrasilerinde bunu görüyoruz. Yeni bir şans tanıyorlar topluma...
Bizim liderler, kusuru halkta buluyor.
Yaklaşım meselesi. Bizde örgütler 'Niye seçimi kaybettik?' diye sormuyorlar.
Vatandaş güvenmeli
CHP'de 'ideoloji' sorunu yaşanmıyor mu?
Başarı kazanılan bir hedef ortadan kalkıyorsa, 'ufkumuz daraldı' demek yanlış. Şimdi AB hedefi var. Türkiye'de iç huzura tam kavuşmuş değiliz. Güneydoğu'daki sorunlar devam ediyor, işsizlik sıkıntısını aşmak gerekiyor, laiklikle ilgili kaygılar var. Değişen hedeflere uyan politikalar üretmek gerekiyor.
Muhalefette güç kaybının nedenleri politikasızlık mı?
Bunlar aşılır. Önemli olan vatandaşın güven duyması. Genel başkan ve genel yönetim güvensizlik doğuran noktaya gelmişse, değişmesi gerekir. O güvenle muhalefetin güçlendiği günler gelecektir. O zamana kadar parti sağlam durmalı.
Erdal İnönü kimdir?
Ankara'da doğan Erdal İnönü (79), 1947'de Ankara Fen Fakültesi'nden fizik lisansı diploması aldıktan sonra ABD'de yüksek lisans ve doktora çalışmaları yaptı. İnönü, daha sonra da Ankara Üniversitesi'nde fizik asistanı olarak göreve başladı. 1964 - 1974 yılları arasında ODTÜ'de fizik profesörü olarak çalışan ve aynı üniversitenin rektörlüğünü yapan İnönü, 1974'te Boğaziçi Üniversitesi'ne geçti ve 1983'e kadar bu üniversitede hizmet verdi. TÜBİTAK'ın kuruluşuna katkıda bulunan İnönü, aynı zamanda NATO Fen Komitesi'nde çalıştı ve UNESCO Yürütme Kurulu'nda görev aldı. SODEP'in (Sosyal Demokrat Parti) kurucu genel başkanı olarak 1983'te siyaset yaşamına atılan İnönü, SODEP ile Halkçı Parti'nin birleşmesi sonucu kurulan SHP'nin ilk olağanüstü kurultayında genel başkan seçildi. Bu görevini 1993'e kadar sürdüren İnönü, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerinde de bulundu. Ardından da SHP'nin Onursal Başkanı oldu. İnönü, 2001 yılında ayrıldığı CHP'de de, en son Onursal Genel Başkanlık sıfatını taşıyordu.
SÖYLEŞİ:Derya SAZAK
MİLLİYET
Baykal'a güven yok
CHP'deki rahatsızlığın doruk noktasına ulaştığını belirten İnönü, "CHP'nin öncelikli sorunu, genel merkez yönetiminin değişmesi. Değişirse yeni bir umut doğar" diyor
SAZAK: CHP, 29 Ocak'ta olağanüstü kurultaya gidiyor.
İNÖNÜ: Eski partimiz. Ayrılmıştım biliyorsunuz. Anılarımı yazarken ilgileniyorum, onun dışında aktif siyasetle ilgim yok.
CHP'deki bugünkü sorunları, 'soldaki bunalımını' neye bağlıyorsunuz?
Pek çok etken var, sadece bir tarafından bakıp koşullar uygundur, 'sosyal demokratlar ilerlemelidir', demek yetmiyor. Bir partinin ilerlemesi için önemli görevleri var, onları yapması şart. Parti içinde sağlam bir yapı ve huzur olması, genel başkan, örgüt ve yönetimde ahenk çok önemlidir. Katılıma açık durmalı, gençler, kadınlar, çalışanlar, orta sınıf partide temsil edilmeli. Bu ilgiyi yakalayan partiler, iktidara geliyor. AKP bunu gösterdi, daha önce de Özal yapmıştı.
CHP'de maalesef huzursuzluk var. Rahatsızlık doruk noktasına ulaştı. CHP'den istifa ettiğimde bir yazı yazmıştım. Bu durum değişmezse 'başka partiler kurulur, bölünme olur' demiştim. Maalesef hepsi oldu. Şimdi olanlar benim de aklımdan geçmeyen şeyler.
İlk defa, 'rüşvet kurultayı'na gidiliyor!
Son bir senede Genel Başkan kendi mevkii bozulmasın diye akla gelmedik önlemler almaya başladı. Örgüt seçimlerinde kendisini desteklemeyenlerin, parti içinde nüfuzlu insanlar da olsa seçilmemesi için de uğraştı. Tanınmış CHP'liler ihraç edildi, bir kısmı istifa ettiler. Parti kan kaybına uğradı. Bu yetmedi, kurultayda seçimi kazanmak çok zorlaştırılmasına karşın halka dayanarak bir çıkış yapalım diye hareket başladı. Bu defa o hareketi durdurmak için Disiplin Kurulu'na başvuruldu. Muhalif milletvekilleri partiden çıkarılmak istendi. Mahkeme izin vermedi, geri döndüler. Halkın sevgisini kazanarak kurultayı etkilemeye çalışan bir arkadaş ortaya çıktı. Onun da önünü kesmeye çalıştılar. Şimdi kurultaya gidiliyor. Genel Merkez açısından gayet zayıf durumda gidiliyor.
İnadına Baykal olmaz
Normal olarak bir partide böyle hareketler olamaz, örgütü izin vermez. CHP'de huzursuzluk öyle bir noktaya varmış ki, 'yönetimde bir değişiklik olsun' diye genel bir istek haline gelmiş. Bu istek, böyle bir hareket doğuruyor ve kamuoyundan destek buluyor. Kamuoyunda 'Baykal değişsin' diye bir izlenim var. Buna karşılık 'inadına Baykal' demekle olmuyor.
İşte fizikçi formülü
Sayın Baykal, 'Atatürk'ün koltuğuna adı rüşvetçiye çıkmış biri oturamaz' diye Mustafa Sarıgül'ün CHP'den ihracını istedi, YDK reddetti. Bu Genel Başkan'a da 'güvensizlik' sonucu doğurmuyor mu?
Doğru, Genel Başkan, Disiplin Kurulu'nu da değiştirmek istiyor. 'Beraber olamayız' diyor. Kurultaya gitmek yanlış değil. Perişanlık manzarası var. Onun nedeni de, CHP'de büyük kitlenin Genel Başkan'a güveninin kalmamış olması. Ortada seçim yokken bir belediye başkanı çıkıyor, halk da onu destekliyor ve genel başkanlığa aday olacağı anlaşılıyor. Genel yönetim, kendi durumunu korumak için Sarıgül'ü partiden çıkarmaktan başka çare bulamıyor. Burada iş kurultaya düşüyor. Ben karışmıyorum ama bakalım kurultay yol bulabilecek mi, tek adaya indirerek bu durumu değiştirebilecek mi? Değiştirirse CHP'de yeni bir umut doğar, seçmenlere.
Kurultay çok fazla kişilere endekslendi.
Parti içi demokrasi yolları kapanınca, bazı arkadaşlar umut yok diye bıraktılar. Ancak bu durum mücadeleyi ortadan kaldırmıyor. İşte enerjik bir insanı ortaya çıkarıp onu seçelim havası doğdu. O giderse başkası gelecek. Halk kimi tutarsa yolu kesilecek. Genel başkanlığa kim gelmek isterse rakipler elimine edilecek.
Kurultay ikiye ayrılmalı
Bunu önlemenin yolu var mı?
-Sorun genel başkanın değişmesi.
Baykal değişmeli, diyorsunuz.
-Genel başkana güven kalmadığı aşikar. O zaman pratik olarak kurultay konuyu ikiye ayırmalı: Bu genel başkanın değişmesini istiyor musunuz, istemiyor musunuz? İstiyorsanız, ondan sonra kim gelsin? İkisini birden sorduğunuz zaman iş karışıyor. Yerine gelecekte anlaşamazsanız, bu genel başkan gitmiyor.
Fizik formülüyle siyasi çözüm.
Genel başkanın işine gelmez bu soruyu sordurmak ama kurultay o hale getirilebilir: Genel başkan değişsin mi, değişmesin mi? İlk oylamada bu sağlanabilir. Yarıdan çok sayıda delege genel başkanı seçmezse, kurultay kimi seçeceğine daha sonra karar verip hafta bir hafta sonra bile toplanabilir.
Sürekli kurultay yapıldıkça bu defa da 'Baykal gidecek ama ne değişecek?' yargısı oluşuyor. CHP'nin sorunu daha derinde... AKP karşısında tutunamıyor. Sol, halktan koptu. AB sürecinde 'reformist' çizgiyi AKP'nin temsil ediyor olması CHP açısından handikap değil mi? Solla, 'ulusalcılık' arasında bir kavram kargaşası yaşanıyor gibi, 'sol sağ, sağ sol' oldu! Solun 2000'lerin Türkiye'sini okumasından kaynaklanan bir sıkıntı da yaşanmıyor mu, CHP'de... Sadece Deniz Baykal meselesi değil, Sarıgül gelince parti alıp başını gidecek mi?
CHP'nin sorunu öncelikle merkez yönetimin değişmesi. Yönetim değişirse politikalar da gözden geçirilir. Ancak yönetim değişmezse, bunlar yapılsa da oy alamazlar gibi bir izlenim var.
AKP, biraz değişiyor
CHP'nin AB politikasına ne diyorsunuz? İslamcı kökleri olan parti Türkiye'yi AB'ye taşıyor. Bu da tarihin bir cilvesi olsa gerek.
AKP'nin kuruluşundan gelen ideolojik farklılık, laikliğe karşı tutumunun şüphe uyandırması, dinin toplumsal yaşama egemen olduğunu gösterecek şekilde eşlerinin başlarını kapatması nedeniyle AB sürecinin nasıl gelişeceğini bilmiyoruz.
Muhafazakâr demokrat parti olarak görülüyor. Modern muhafazakâr.
Dışarıdan bakanlar, öyle demiyor ki. ABD Dışişleri Bakanlığı, bu kıyametlere bakıp bunlar 'ılımlı İslam' tanımı yapıyor.
Değiştik, diyorlar.
Herhalde biraz değişiyorlar. Muhafazakâr demokrat derken sonunda muhafazakârlığı bırakıp demokrat olursunuz. Eninde sonunda bu değişim olacak. Bu arada kazaya uğramayalım diye AB'ye girmeye çalışıyorlar.
Değişme sırası CHP'ye gelmedi mi?
Ya değişir... Değişmezse tarihte kalır. CHP çağdaş muhalefet ihtiyacını yerine getiremezse başkaları bunu yapar. Etkisi kalmaz. Kurultay buna karar verecek. Yeni bir yönetim değişikliğiyle halka güven vermek partiye canlılık getirir. Olmazsa başka şeyler düşünülür.
Derviş'in kitabı önemli
CHP, epeydir iktidardan uzakta...
Bir çeşit eylemsizlik peyda oluyor. Tabii Ecevit'in babama karşı (İsmet Paşa) mücadelesinde, daha önce 'ortanın solu' hareketinde bir atılım vardı. Yeni bir şey yapılmayınca eskiyi hatırlamak kolay oluyor. Paradoksal bir şey ama bir açıdan kusurlu olan insanlar halkın önüne çıkarlarsa daha gayretli oluyorlar. Mesela AKP'nin ideolojik bir tersliği var, laikliğe aykırı olduğunu arada bir ima ediyor, o Türkiye'de esaslı bir kusur, Cumhuriyet'le yaşayabilmek için. Onu unutturmak için halka daha çok gidiyor. CHP'nin böyle bir kusuru yok. Tam tersine büyük meziyetleri var. Cumhuriyeti kurmuş olmak, devrimleri yapmış olmak gibi.
CHP, o mirası tüketmedi mi?
Şaka söylüyorum tabii ki ama bakıyorum insanlarda böyle bir rehavet var. Kuşkusuz CHP'nin Batı'daki sosyal demokrat partiler gibi davranması gerekir. Kemal Derviş önemli bir kitap yazmış. Orada çok güzel atılım yolları var: Globalleşmeyi, dünyanın her tarafındaki yoksul insanların çıkarına sonuç verecek hale getirmek için alınacak önlemleri açıklıyor. ABD'den, Avrupa Birliği'ne bütün kurumları ele almış. Halkın gündelik yaşam düzeyinde elbette yapılacak şeyler var, onları AKP gösteriyor, bir parti nasıl çalışmalı.
Tek adayda birleşilmeli
Kemal Derviş'in CHP'de liderlikten uzak durmasına ne diyorsunuz?
Herkesin bir karakteri var. Onu eleştirmek yanlış. CHP'de çok değerli insanlar var. Önemli olan tek aday üzerinde birleşmek. Mevcut genel merkezin değişmesini istiyorlarsa başka yolu yok.
Sayın Baykal, CHP'nin dışardan ele geçirileceği iddiasında. Siz böyle bir komplo seziyor musunuz?
Komplo teorileri ayrı bir uzmanlık alanı, benim o konularda hiç tecrübem olmadı.
'Ilımlı İslam'dan sonra 'ılımlı sol' teorisi.
Komplo aramaya gerek yok. Halkın beklentisine cevap veremezseniz, yerinize başkası gelir. Kaçınılmaz bir sonuç.
Baykal yine kazanabilir
CHP'de yönetim 'halka rağmen' değişime kapanıyor.
Sayın Genel Başkan'ın yine kazanması ihtimali var kurultayda. Ama bu şekilde CHP'nin daha iyi noktaya gitmediği açık.
Liderlik koltuğunu bırakmak çok mu zor?
Türkiye'ye bu anlayış yeni geliyor. Ben geldi sanıyordum! Siyaseti bıraktım, çünkü o görevi 10 yıl kadar yaptım, üniversiteye dönerek, düşünmek, yazmak istedim. Kimseye örnek olmak aklımdan geçmiyordu. Ama Batı Avrupa demokrasilerinde bunu görüyoruz. Yeni bir şans tanıyorlar topluma...
Bizim liderler, kusuru halkta buluyor.
Yaklaşım meselesi. Bizde örgütler 'Niye seçimi kaybettik?' diye sormuyorlar.
Vatandaş güvenmeli
CHP'de 'ideoloji' sorunu yaşanmıyor mu?
Başarı kazanılan bir hedef ortadan kalkıyorsa, 'ufkumuz daraldı' demek yanlış. Şimdi AB hedefi var. Türkiye'de iç huzura tam kavuşmuş değiliz. Güneydoğu'daki sorunlar devam ediyor, işsizlik sıkıntısını aşmak gerekiyor, laiklikle ilgili kaygılar var. Değişen hedeflere uyan politikalar üretmek gerekiyor.
Muhalefette güç kaybının nedenleri politikasızlık mı?
Bunlar aşılır. Önemli olan vatandaşın güven duyması. Genel başkan ve genel yönetim güvensizlik doğuran noktaya gelmişse, değişmesi gerekir. O güvenle muhalefetin güçlendiği günler gelecektir. O zamana kadar parti sağlam durmalı.
Erdal İnönü kimdir?
Ankara'da doğan Erdal İnönü (79), 1947'de Ankara Fen Fakültesi'nden fizik lisansı diploması aldıktan sonra ABD'de yüksek lisans ve doktora çalışmaları yaptı. İnönü, daha sonra da Ankara Üniversitesi'nde fizik asistanı olarak göreve başladı. 1964 - 1974 yılları arasında ODTÜ'de fizik profesörü olarak çalışan ve aynı üniversitenin rektörlüğünü yapan İnönü, 1974'te Boğaziçi Üniversitesi'ne geçti ve 1983'e kadar bu üniversitede hizmet verdi. TÜBİTAK'ın kuruluşuna katkıda bulunan İnönü, aynı zamanda NATO Fen Komitesi'nde çalıştı ve UNESCO Yürütme Kurulu'nda görev aldı. SODEP'in (Sosyal Demokrat Parti) kurucu genel başkanı olarak 1983'te siyaset yaşamına atılan İnönü, SODEP ile Halkçı Parti'nin birleşmesi sonucu kurulan SHP'nin ilk olağanüstü kurultayında genel başkan seçildi. Bu görevini 1993'e kadar sürdüren İnönü, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerinde de bulundu. Ardından da SHP'nin Onursal Başkanı oldu. İnönü, 2001 yılında ayrıldığı CHP'de de, en son Onursal Genel Başkanlık sıfatını taşıyordu.
SÖYLEŞİ:Derya SAZAK
MİLLİYET