BBC'de Jerry Brotton imzasıyla yer alan yazıda kimisi vaftiz olup protestan olarak kimisi de kendi inançlarını koruyarak Londra'ya yerleşen ve orada yaşayan İngiltere'deki ilk Müslümanlar anlatıldı. İngiliz tarihinde özel bir öneme sahip olan Elizabeth dönemi, Müslümanların kimliklerini açıkça ifade ederek yaşayıp, çalıştığı ve faaliyette bulunduğu dönemdi. İşte bunun nedenleri ve Tatar kızı Aura Soltana, vaftiz olup William Hawkins adını alan Chinano, Mary Fillis ya da Ahmed Bilkasım ve Muhammed al-Annuri gibi İngiltere'nin ilk Müslümanları... Müslümanlar, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Orta Asya'dan çok uzaklardaki Londra'da 16. yüzyılda diplomat, tüccar, çevirmen, müzisyen, hizmetçi ve hatta fahişe olarak bulundular. Müslümanların İngiltere'de bulunabilmesinin sebebi Kraliçe Elizabeth'in Katolik Avrupa'dan tecrit edilmesiydi. Papa 5. Pius tarafından 1570'te aforoz edilmesi nedeniyle Elizabeth, Hristiyanlarla ticareti yasaklandığı için, Fas'taki Saadi hanedanı, Osmanlılar, Şii Fars İmparatorluğu gibi İslam devletleriyle ve Müslümanlarla ittifaklar ve ticari ilişkiler kurdu. Elizabeth, diplomatlarını ve tüccarlarını Müslüman alemine göndermeye başlamasıyla, "Mağribi", "Hindu", "Zenciler" ve Türkler" olarak anılan Müslümanlar da Londra'ya gelmeye başladı. Elizabeth'in tahta çıkmasından önce İslam, İngiltere'de de Hristiyan dünyasının kalanı gibi, Haçlı Seferleri'nin kanlı ve taraflı tecrübesine dayalı olarak tanınıyordu. 17. yüzyıla kadar İngilizceye İslam ya da Müsüman sözcükleri girmemişti ve hiçbir Hristiyan bu sözcüklerin anlamını bilmiyordu. Bunların yerine "Sarazenler" sözcüğü kullanılıyordu. Sarazenlerin, Hazreti İbrahim'in gayrimeşru çocuklarından biri olduğuna ve 12 yerli Arap kabilesinden birinin onun soyundan geldiğine inanılıyordu. Hristiyanlar, İslamı bir din olarak görmüyor, Müslümanları bir tür pagan çoktanrıcılığına ya da Hristiyanlığın bozulmuş bir biçimine inanan kafirler olarak görüyorlardı. Müslüman din adamları Hristiyan topraklarını "Dar-ul Harb" ilan edip buralara seyahati yasaklamıştı. Bu kavramın aksi de "Dar-ul İslam"dı. Ancak Elizabeth'in kraliçe olmasıyla işler değişmeye başladı. 1562'te Elizabet'in tüccarları İran Şahı Tahmasp'ın sarayına ulaştılar. Burada Şii ve Sünni inanışları arasındaki farkı öğrendiler ve dönüşte de beraberlerinde genç bir köle kızı, şahın hediyesi olarak beraberlerinde kraliçeye götürdüler. O köle kız Müslüman bir Tatar olan Aura Soltana'ydı. Elizabeth'e takdim edilirken Granada ipeğinden bir elbise ile moda olan İspanya derisinden ayakkabılar giydirilen Aura Soltana, kraliçenin en sevdiği hizmetçisi oldu. İslam topraklarından yüzlerce kişi daha gelmesine rağmen onlara ilişkin hatıralar bilinmiyor. Soltana'nın Elizabeth ile tanıştırılmasının hala biliniyor olmasının nedeni ise, kilise kayıtlarına geçmiş olması. 1586'da Francis Drake de Kolombiya'dan İngiltere'ye dönüşünde beraberinde Akdeniz'de ve Amerika'da İspanyollar tarafından köleleştirilmiş yüzlerce Türkü beraberinde getirmişti. Onlardan biri de Protestanlığa geçen ilk Müslüman olan Chinano'ydu. Londra Kulesi'ndeki St Katharine Kilisesi'nde vaftiz edilmiş ve "Tanrı İngiltere'de olmasaydı hiçbir yerde olmazdı" diyen Chinano, William Hawkins adını almıştı. Hawkins bu sözleri belki de yeni Anglikan kimliğini beğendiği için söylemişti ya da yeni İngiliz efendilerine hoş görünmeye çalışıyordu. Gerçek her ne olursa olsun onunla birlikte gelen pek çok Türk Londra'nın yaşamına gerçek inançlarıyla hızlı bir şekilde karıştılar. Chinano'nun din değiştirmesi hiç bilinmeyebilirdi ama din değiştiren tek kişi o değildi ve onun gibi olan diğerleri de şehir yaşamının olanaklarına bir an önce kavuşmak istiyordu. Aralarında dokumacılar, terziler, bira imalatçıları, demirciler vardı. Faslı bir sepet örücüsünün kızı Mary Fillis gibi, Londra'da 13 yıl terzilik yaptıktan sonra, "İsa Mesih şimdi inancıma sahip oldu ve bir Hristiyan olmak istiyorum" diyerek vaftiz olan Müslüman kadınlar da bulunuyordu. 1597'de Whitechapel'de vaftiz olan Fillis, muhtemelen hayatının geri kalanını da burada yaşadı. Aynı yıl Hristiyan olup olmadıkları kilise tarafından bilinmediği için törensiz bir şekilde gömülen ve adı bilinmeyen pek çok Faslının ise inancına dair net bir bilgi bulunmuyor. Bu tip din değiştirmeler tek yönlü değildi. Elizabeth dönemi İngilteresinde, talihinin peşinde Müslümanların ülkelerine seyahat eden yüzlerce kadın ve erkek de kimisi gönüllü kimisi de zorla din değiştirerek İslama geçmişti. Bunlar arasında 1577'de Cezayir'de Türklere esir düşen ve hapsedilen Norfolklu tüccar Samson Rowlie de vardı. Rowlie, Hasan Aga adını alarak Cezayir Veznedarının harem ağası ve Osmanlı efendilerinin en güvenilir danışmanlarından biri oldu. Rowlie ya da Müslüman adıyla Hasan Aga bir daha asla ne İngiltere'ye ne de Hristiyan topraklarına dönmedi. Elizabeth'in Osmanlı, Fars ve Faslı müttefiklerinden Londra'ya çok sayıda seçkinler arasında yer alan Müslümanlar da geldi. Arşivlere göre 1580'den itibaren Londra'ya Türk diplomatlar gönderildi. Faslı büyükelçilerle ilgili ise sonraki yıllara ait daha fazla kayıt bulunuyor. 1589'da Fas Büyükelçisi Ahmed Bilkasım, Barbary Şirketinin tüccarlarıyla birlikte Londra'ya gelerek İngilizlere, ortak düşmanları İspanya Kralına karşı askeri ittifak yapmayı önerdi. İspanya'ya karşı ittifak önerisi sonuçsuz kalsa da bir yıl sonra Fas Emiri Mulay Ahmed al-Mansur, İngiliz filosunun desteğiyle Lizbon'a saldırdı. Sadece 10 yıl sonra Muhammed al-Annuri adlı bir Fas büyükelçisi daha, tüccar, çevirmen, din adamları ve hizmetlilerden oluşan kalabalık heyetiyle birlikte Londra'ya geldi. Muhammed al-Annuri ve heyeti Londra'da 6 ay kaldı ve Londralılar onların bu süreçteki ibadetlerine tanıklık etti. Kayıtlara göre, "kaldıkları hanedeki koyun, kuzu, kümes hayvanı yenebilecek tüm hayvanları öldürdüler ve ardından yüzlerini doğuya dönerek ellerinde tespihleriyle azizlerine dua ettiler". Al-Annuri, Londra'da kaldığı sırada bir yağlı boya portresini de yaptırdı. İki danışmanıyla birlikte Kraliçe Elizabeth ile görüşen al-Annuri, İspanya'ya karşı ortak bir Protestan-İslam seferi düzenlemeyi ve donanmalarıyla onların Amerika'daki sömürgelerine saldırmayı önerdi. Plan, Fas'ta bu süreçte hakim olan Osmanlıların onayı olmadığı için Elizabeth tarafından uygulamaya konmadığı anlaşılıyor. Müslümanlarla olan bu yakınlaşma ve ittifak Elizabeth'in ölümünün ardından tahta çıkan varisi 1. James'in Katolik İspanya ile barış yapmasıyla aniden son buldu. Al-Annuri, Ahmet Bilkasım ve benzer çağdaşları ile Chinano ve Mary Fillis gibi Müslümanların varlığı ise Elizabeth dönemi tarihinde terk edilmiş oldu. Bütün bunlar Müslümanların Britanya'nın bir parçası olduğunu ve bu insanların tarihinin sanıldığından çok daha eskiye gittiğini gösteriyor.