İngilizlerin Türkiye'ye büyük oyunu
Abone olİngilizler İstanbul'a yerleştirdikleri özel yetiştirilmiş telgraf çalma ekibi sayesinde İnönü'yü köşeye sıkıştırmış.
Zaman Gazetesi yazarı Mustafa Armağan, Türkiye Cumhuriyeti'nin
tanınmasına vesile olan Lozan Anlaşması'nın perde arkasındaki
detayları bugünkü köşesine taşıdı.
Müzakereler süresince Türkiye'nin hamlelerini önceden bilen İngilizler, çok özel bir istihbarat sistemi kurmuş.
İşte Mustafa Armağan'ın kaleminden İngilizler'in istihbarat oyunu
İNGİLİZLERİN TELGRAF ÇALMA VE ÇÖZME EKİBİ
Üstelik Lozan'da ciddi bir istihbarat oyunu oynandığından da
haberdar değiliz. Lozan'ın karşı taraftan bilgi çalmaya dönük
operasyonları üzerinde duran nadir bir İngilizce araştırmaya göre
İngilizler, İstanbul'a yerleştirdikleri özel yetiştirilmiş telgraf
çalma ve çözme ekibi sayesinde Türk hükümetinin Lozan'a çektiği
telgrafları bizimkilerden önce yakalıyor, çözüyor ve Lozan'daki
ekibimizin eline ulaşmadan önce Londra'ya ulaştırıyorla. Gereken
emirler verildikten sonra Lozan'da müzakere masasına, bizim
elimizdeki kozları bilerek oturuyorlardı. Bir diplomatın dediği
gibi bunun, briç masasında karşısındakinin elindeki kartları
bilerek oynamaktan farkı yoktu. (K. Jeffrey-A. Sharp, "Lord Curzon
and the use of secret intelligence at the Lausanne Conference", The
Turkish Yearbook, 1993.)
RAUF ORBAY DEHŞETE DÜŞMÜŞ
Bu ahlaksızca oyunun farkında olmayan Türk tarafı, müzakerelere girip çıkıyorlardı ama telgraflaşmaları kendilerinden önce okumuş rakipleriyle aynı masada oturduklarından bihaberdiler. Zamanın Başbakanı Rauf Orbay, yıllar sonra Londra Büyükelçiliği sırasında bu oyunu öğrenince dehşete düşmüştü.
İngiltere, 1. Dünya Savaşı'nın hemen ardından bir Kod ve Şifre Okulu açmış ve mezunların bir kısmını İstanbul'da kurduğu kablosuz dinleme merkezinde istihdam etmiş olması tesadüf değildi.
İSMET PAŞA'YI SIKIŞTIRIYORLARDI
Curzon ve Rumbold Türk tarafının kafasından nelerin geçtiğini bilerek hareket ediyor ve ortamı germek istediklerinde geriyor, gevşetmek istediklerinde de gevşetiyorlardı. Mesela bir keresinde azınlıklar konusunda Curzon, İsmet Paşa'nın üstüne gidiyor, sıkıştırıyordu. Rumbold onu uyardı:
"İsmet'in ellerinin bu konuda Ankara tarafından bağlanmış olduğunu hissediyorum. Gizli kaynaklardan edindiğim bilgiye göre eğer biz Montagna Formülü'nde ısrar edersek masayı ve konferansı terk edecek. Vatandaşlarımız için bazı garantiler almamız yeterli. Konferans kesilirse bunu kamuoyumuzun anlayışla karşılayıp karşılamayacağından emin değilim."
Curzon, bunun üzerine tutumunu değiştirecektir.
İngilizler ele geçirilen telgraflardan şunu da net olarak anlamışlardı: İsmet, Ankara'dakilere oranla uzlaşmaya daha yatkındı ve ılımlı bir tavır sergiliyordu. Ancak Ankara çok sertti. Ne yapsın İsmet!
GİZLİ HABERALMA SERVİSİ
Gizli Haberalma Servisi (SIS) de bunu doğruluyordu. Haziran 1923'te Rumbold, Curzon'a şöyle yazıyordu: "Malum gizli kaynaklardan edinilen bilgilere dikkat ederseniz İsmet'in kendi hükümetiyle giderek daha büyük bir müşkülat içine girmekte olduğunu görürsünüz."
İngilizler Lozan'da bir başarısızlık veya eli boş dönme halinde Meclis'in delegelerden ve hükümetten hesap soracağını bile tespit etmişlerdi. 30 Ocak 1923'te Rumbold şöyle yazıyordu Henderson'a:
"Kötü bir anlaşmayla geri dönerlerse BMM onları düşürecek, hiçbir şey imzalamadan dönecek olurlarsa bu defa boşu boşuna zaman kaybettirdikleri ve para harcadıkları için suçlanacaklar." Lord Amery ise Curzon'a Türklerin halı satıcılarına benzediğini, tam kapıdan çıkarken müşterinin verdiği fiyata razı oldukları uyarısında bulunuyordu.
Makalenin yazarları Jeffrey ve Sharp, Lozan'ın, 1. Dünya Savaşı'nı bitiren antlaşmaların en uzun ömürlüsü oluşunu, İngiliz gizli haberalma servisinin bir başarısı olarak değerlendiriyor. Onların gayreti sayesindedir ki İngilizler, Türk tarafının elindeki kozları ve tezleri önceden öğrenmiş ve sonuçta ortaya "gerçekçi" bir antlaşma metni çıkmıştır.
Lozan'ın gizli maddelerini araştıran amatör meraklılar, bu 'gizli' istihbaratla uğraşsalar daha hayırlı bir iş yapmış olurlar bence.