İngilizlerin Musul için kürt oyunu
Abone olAksiyon dergisinden Haşim Söylemez, İngilizlerin Irak topraklarındaki hedeflerine Kürtleri kontrollerine alarak bölgede neler yaptıklarını anlattı.
İngilizler Irak topraklarında Kürtlerin kontrolünü ele
geçirdikten sonra, Anadolu’daki Kürtlere de el attı. 1921’te
Koçgiri ve 1924’de Beytüşşebap’taki Kürt isyanı, İngilizlerin
desteğiyle gerçekleşti. Prof. Dr. Mim Kemal Öke, o tarihlerdeki
Kürt isyanlarının arkasında İngilizlerin olduğunu belirtiyor.
Silahlar da yine İngilizlerden sağlanmıştı. Eski Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, Musul—Kerkük konusunda açıklamalar yaparken
‘gizli zabıt’ kokusu taşıyan birtakım önemli bilgileri de dile
getiriyordu. Herkes bölgede petrol hakkımız olup olmadığı noktasına
kilitlenirken, satır arasında kalmış ilginç ayrıntılar pek ilgi
uyandırmadı. Oysa Demirel’in kurduğu cümlelerde Kuzey Irak, dahası
Musul—Kerkük konusunu tarihi perspektif ölçüsünde şerh etmede
önemli vurgular vardı. Demirel, Musul—Kerkük uğruna İngilizlerin
Şeyh Said isyanını destekleyip tahrik ettiklerini söylüyordu. Eski
Cumhurbaşkanı sadece Şeyh Said isyanı ile İngilizlerin ilişkisini
açıklamıştı. Ancak o günün şartlarını hayal edip, basit bir kıyasa
giderek farklı sonuçlara ulaşmak mümkün. Henüz deşifre edilmemiş
Meclis özel zabıtları ve tarihçilerin görüşleri doğrultusunda yeni
bir tarih bilgisi ortaya çıkıyor; 1927 yılına kadar olan Kürt
mahreçli isyanlarda İngiliz parmağı var. Burada tek amaç, Büyük
Britanya’nın Irak coğrafyasının Türkiye’ye bakan kıyısında mutlak
hakimiyet kurma isteği. Bunun için de en mantıklı yol deneniyor;
kendi içinde farklılık arz eden, kolay çözülen aşiretlere bölünmüş
Kürtleri isyana teşvik etmek. Bütün dünyada başlayan sanayi hamlesi
ile birlikte hammadde arayışı çerçevesinde doğuya açılan İngiltere,
Irak hakimiyetini kavileştirmek adına işe Kürtleri yanına almak
için çeşitli entrikalar çevirmeye başladı. Bununla yetinmeyen
İngiltere aynı zamanda Anadolu’daki Kürt isyanlarının da bir
numaralı destekçisi oldu. İngilizlerin Kürtleri kullanması ve
desteklemesi Irak işgali sırasında değil, çok daha eski tarihlere
dayanıyor. İngilizler ile Kürtlerin ilişkisini anlamak için biraz
geçmişe uzanmak gerekiyor. Güçlü tarafın menfaatine uygun bu
dostluk yüzyıllar öncesine dayanıyor. Öyle ki, İngiltere
kendisinden binlerce kilometre uzakta yaşayan Kürtleri çok iyi
tanıyor ve onları destekleme adına hiçbir şeyden çekinmiyor. The
IIustrated London News isimli bir İngiliz dergisi 22 Nisan 1854
tarihli nüshasında Kürt aşiret reisi Kara Fatma’ya geniş yer
verecek kadar Kürtleri ve Kara Fatma’yı tanıyor, önem veriyor.
Kocası ölen Fatma, Maraş’ın Andırın bölgesindeki aşiretinin başına
geçmişti. Devlete karşı isyanı ve İngilizlerin onunla diyaloğu da
makalede anlatılıyor. İngilizlerin Kürtlerle olan ilişkisinin
resmileştiği dönem ise 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması ile
başladı. İngilizler bu tarihte Süleymaniye Belediye Başkanı Şeyh
Mahmud Berzenci’yi Irak Kürdistanı genel valisi olarak atadı. Aynı
dönemde İngilizlerin Kürtlerle olan ilişkisine karşı çıkan ve
İngiliz mandasını reddeden Kürt grupları da vardı. Özellikle
1922’de Hoza ve Cebari aşiretleri Kerkük ve Cem Cemal sınırında
İngiliz güçlerine karşı direnişe başladılar. Bu küçük aşiretlerin
tepkisi dikkate alınmayacak kadar cılız olmasına rağmen İngilizleri
korkutmaya yetmişti. Aynı tarihlerde İngiltere Irak hükümetleriyle
ortak bir beyanname yayınlayarak Irak Kürtlerinin Irak içinde
kendine ait bir Kürt devleti kurabileceklerini açıkladı. Ancak bu
tam mânâsıyla hiçbir zaman gerçekleşmedi. Anadolu’daki Kürt
isyanları İngilizler Irak topraklarındaki Kürtlerin kontrolünü ele
geçirdikten sonra, Anadolu’daki Kürtlere de el attı. 1921’deki
Koçgiri isyanı, 1924’te Beytüşşebap’taki Kürt isyanı İngilizlerin
desteğiyle gerçekleşti. Prof. Dr. Mim Kemal Öke, o tarihlerdeki
Kürt isyanlarının arkasında İngilizlerin olduğunu belirtiyor.
Öke’ye göre isyanlar tamamen İngiltere’nin bölgedeki politikasıyla
örtüşüyordu; “İngilizler Anadolu’daki Kürtleri aşiretler
vasıtasıyla isyana teşvik etti, silah verdi. Tek bir amacı vardı:
Musul—Kerkük ve Kuzey Irak bölgesini kontrolünde tutmak. Bunda da
başarılı oldu. Türkiye’ye ‘Bak siz burayı istiyorsunuz ama hâlâ
kendi içindeki Kürtlerle problem yaşıyorsun’ diyerek bu durumu
dünya kamuoyu nezdinde desteklemek istedi. Bu isyanlar sadece bu
tarihlerde değil öncesinde de vardı. 1919’da Binbaşı Noel’in
desteklediği doğudaki aşiret isyanları konusunu Atatürk bile
Nutuk’ta dile getirmişti.” Bu isyanların haricinde özellikle
1926’da imzalanan Ankara Anlaşması öncesi ve o döneme denk gelen
bazı isyanlar da İngiliz oyununun bir parçası olarak
değerlendiriliyor. 1926 Ağrı, 1927’deki Mutki ve hatta 1930’daki
Pülümür isyanının bile İngiliz bağlantılı olduğu vurgulanıyor.
Tarihçi İsmet Bozdağ’a göre İngilizlerin oyunları isyanlarla
perçinlenerek Türkiye daima bir kaosun içine süreklendi. Bozdağ
bunları söylerken aynı zamanda Avrupa ülkelerinin Türkiye
üzerindeki planlarıyla da bağlantısını kuruyor; “Avrupa Türkiye’den
memnun değildir. Doğu Ermenilerin, kısmen doğu ve kuzeydoğu
Kürtlerin, batı ise Yunanlılarındır tezi ileri sürülüyordu. Ancak
bölgede isyan ve kışkırtmalarda etkili olan İngilizler bu işi çok
iyi yaptılar. Kürt isyanlarının arkasında İngilizler vardı” diyor.
Sadece Bozdağ değil onun gibi düşünen Yunus Nadi de Lawrence’i
yazarken İngilizleri Ağrı isyanı ile birebir ilişkilendiriyor.
İngilizler Meclis zabıtlarımızı biliyordu Lozan görüşmeleri
sırasında bütün Avrupa ülkeleri kapitülasyonların kaldırılması
fikrine karşı çıkarken, sadece İngiltere Musul’daki hakimiyeti için
mücadele vermişti. Ama İngilizlerin elinde çok sağlam deliller ve
buna bağlı olarak haklı bir korku sendromu bulunuyordu. Türkiye
Büyük Millet Meclisi’ndeki görüşmeler sırasında Hasan Saka,
ardından Rauf Orbay, Musul ve Kerkük hakimiyetinin Türkiye’ye
verilmesi için konuşmalar yaptıktan sonra aynı dilekleri için önce
İsmet İnönü, ardından Mustafa Kemal söz alır. Bu hararetli
tartışmalarda gerekirse savaşa girme fikri bile ortaya atılır.
Hatta bazı mebuslar ‘Bağdat Türktür, Türk kalacaktır’ diyerek
Bağdat’ı ele geçirme düşüncesini bile ileri sürerler.
Araştırmacı—tarihçi Orhan Koloğlu’na göre, İngilizlerin bu
zabıtlardan haberi vardı; bu yüzden ‘madem öyle işte böyle’
diyerek, Kürt isyanlarını desteklediler. Koloğlu o dönemde Kürtleri
ayartmanın çok kolay olduğunu da vurguluyor; “İngilizler özellikle
Kürtleri ayaklandırırken bölgesel olarak aşiretleri kullanıyor.
Bunlar çok çabuk kanıyor ve çözülüyorlar. Ayartmak kolay oluyordu.
İngiltere de bölgeyi karıştırıp menfaat sağlamak için bunu çok iyi
keşfetmiş ve kullanmıştı.” İngiliz silahları Şeyh Said isyanında
çıktı İsyanlarda kullanılan silahların bulunması da önemli bir
durum. Anadolu’ya silahların girmesi için, dönemin koşulları da göz
önünde bulundurulduğunda tek bir kapı açık kalıyor; Irak. İran
üzerinden de silah geliyordu ancak o tarihlerde özel durumdan
dolayı İran tarafından böyle bir ticaretin gerçekleşmesi mümkün
değildi. Irak’ta ise İngilizler bulunuyordu. Anadolu’ya silah
nakliyatı sadece Irak üzerinden İngilizlerin eliyle yapılıyordu.
Zaten İngilizlere ait silahların Şeyh Said isyanında kullanıldığı
da sonraki tarihlerde ortaya çıkmıştı. Ancak Şeyh Said isyanı ile
İngilizlerin ilişkisi konusuna bazı uzmanlar şüphe ile yaklaşıyor.
Prof. Dr. Mim Kemal Öke, Şeyh Said isyanı ile İngilizlerin ilişkisi
olduğunu söylemenin zor olacağını belirtirken, İsmet Bozdağ da aynı
doğrultuda şunları söylüyor: “İngilizlerin bu isyanı
destekledikleri konusunda kesin bir kanı yok. Ancak genel söylenti
bu konuda çok güçlü. Bu iddia hakkında bir belge bulmak da oldukça
güç. Ama İngilizlerin belge yapma ve yok etme konusunda çok uzman
olduklarını da unutmamak lazım.” Pek çok uzmana göre de Şeyh Said
isyanının arkasında sadece ve sadece İngiltere vardı. Akdeniz
Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ercan Çitlioğlu bu görüşe
inananlardan. Orhan Koloğlu’nun yorumu isyanın İngilizler
tarafından çıkarıldığı konusuna son noktayı koyar nitelikte; “Şeyh
Said isyanı İngilizler tarafından çıkartıldı. Amaç Türkiye’yi o
sırada yaklaşmakta olan Ankara Anlaşmasını imzalamaya zorlamak.
Bunda da başarılı oldular. Zaten isyancılarda yakalanan silahların
tamamı İngiliz marka tüfeklerden oluşuyordu. Bu da açıkça herşeyi
ortaya koyuyor.”