İngiliz medyası KADEK'i tartışıyor
Abone olİngiliz gazetelerinde bugün yer alan haber ve yorumlarda, Kuzey Irak ve terör örgütü KADEK'in yeni stratejisi tartışıldı
İngiliz gazetelerinde bugün yer alan haber ve yorumlarda, ABD'nin Suriye'ye yönelik tehditleri, Bağdat'ta yanan kütüphaneler ve KADEK'in yeni stratejisi tartışıldı. Daily Telegraph'ın 8 sütunluk manşetinde ''Tikrit'in düşmesi savaşı bitiriyor'' ifadesi yer aldı. Gazete, ''Saddam'ın memleketi çarpışma olmaksızın ele geçirildi'' dedi. Guardian ise Suriye tartışmalarına bir özel haberle cevap verdi. ''Bush, Suriye savaş planını veto etti'' manşetinin altında, ''Birkaç hafta önce Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, müsteşarı Doug Feith ile Planlama Dairesi Başkanı William Luti'ye Bağdat düştükten sonra Suriye ile bir savaşın nasıl yürütüleceğine dair acil durum planlarının gözden geçirilmesi talimatı verdi. Bu iki kişi, Beyaz Saray'ın Irak'a savaş açmayı kabul etmesinde önemli rol oynamıştı. Ama, Irak ve Afganistan gibi 'ulus inşa etme' amaçlı 2 tehlikeli projeyi yürüten ve gelecek yıl seçim yaşayacak olan Başkan George Bush, söylendiğine göre, başdanışmanlarından, Suriye ile savaş tartışmasını bırakmalarını istedi'' denildi. Gazete, Washington'dan bir istihbarat kaynağının ''Suriye ile savaş bahsi kapandı, Beyaz Saray bitirdi tartışmaları'' dediğini aktardı. Gazete, İngiltere Başbakanı Tony Blair'in de bu konudaki açıklamalarına dikkat çekti. Haberde Blair'in tedirgin milletvekillerine, ''Amerika'nın Suriye'ye savaş açma planı yok'' dediği aktarıldı. Bunun yeni bir komplo teorisi olduğunu söyleyen Blair, sık sık görüştüğü Bush'un bu konuyu hiç gündeme getirmediğini anlattı. Independent ise, Blair'in Suriye ile sorunların diyalog yoluyla çözülmesini savunmasını, Washington ve Londra arasındaki görüş ayrılığı olarak gösterdi. ''AMERİKA'NIN HEDEF LİSTESİNDE SURİYE YOKSA KONULMALI'' Daily Telegraph'ta Stephen Pollard'ın makalesi, ''Amerika'nın hedef listesinde Suriye yoksa, konulmalı'' başlığını taşıdı. Brüksel'deki Yeni Avrupa Merkezi adlı bir araştırma kurumunda görev yapan Pollard, Suriye'nin Arap devletleri arasında en korkunç kimyasal ve biyolojik silah deposu olduğunu, bu silahların Irak'ın elindekilerin çok ötesinde olduğunu ileri sürdü. Irak'taki rejim değişikliğinin terör ve kitle imha silahlarından doğan tehdidi gidermeyi amaçladığını, bu sürecin tamamlanmasının tek yolunun İran ve Suriye ile ilgilenmek olacağını belirtti. Daily Telegraph'taki yazıya göre, Başkan Bush geçen yıl İran, Irak ve Kuzey Kore'yi ''şer ekseni''ndeki ülkeler diye anarken, aslında Amerikan dış politikasının yeni istikametini gösteriyordu. Yazar, Suriye'nin bu listede gerek olmadığı için yer almadığını, çünkü İran ve Suriye'nin tek ülke gibi algılanması gerektiğini belirtti. Yazar, Suriye'nin hem kitle imha silahları bulunduğunu ve hem de bunları fırlatabileceği füze teknolojisine sahip olduğunu yazdı. Yazar, Pentagon'daki bir danışmanın ''hazır orada 250 bin asker varken, Suriye'nin, Lübnan'dan çekilmesinin iyi bir şey olacağına ikna edilmesine şaşırmam'' dediğini aktardı. Daily Telegraph'taki yazısında Stephen Pollard, ''Irak sadece başlangıcın sonuydu'' dedi. Times gazetesi ise Suriye'nin Irak savaşı sırasındaki tutumunu başyazısında eleştirdi. Savaş sırasında Irak'la sınırlarını açık tuttuğunu, askeri teçhizat aktardığını, iki bin gönüllüye işgale karşı savaşmaları için pasaport çıkardığını ileri süren gazete, Suriye'nin ayrıca, savaş öncesinde boru hattından yasadışı şekilde hampetrol alıp, karşılığında Irak'a silah yolladığını belirtti. Bağdat'ı ziyaret eden ''şok ve dehşet''in Irak'ın çok ötelerinde hissedildiğini belirten gazete, Suriye lideri Esad'ın, rejimin eski unsurları hala şaşkın haldeyken harekete geçmesini önerdi. Times, gerçekten de yeni bir ''realite'' oluştuğunu ve artık eski politikalara veda edilmesi gerektiğini ileri sürdü. ''BAŞKAN ESAD SARAYINA BİR FÜZEYİ DAVET EDER Mİ?'' Independent'ta Robert Fisk'in yazısının başlığında ''Başkan Esad sarayına bir füzeyi davet eder mi?'' ifadesini kullandı. Irak'taki savaşın kitle imha silahları gerekçe gösterilerek başladığını ama bunların hala bulunamadığını yazan Independent muhabiri, şimdi de İsrail'in ikinci büyük düşmanı Suriye'nin aynı gerekçeyle gündeme getirildiğini belirtti. Bölgede gerçek kitle imha silahlarına sahip olan İsrail'den hiç söz edilmediğine dikkat çekti. Yazar, ''Şam yönetimi yalanlıyor ama savaşta Suriye'nin Irak rejimini desteklediği doğru olsa bile uluslararası meşruiyeti olmayan bir Amerikan işgaline karşı Irak'ın bir Arap komşusu niye koruyucu giysiler göndermesin?'' dedi. Irak'a gönüllü gönderilmesi meselesini doğrulayan anekdotları bulunan yazar, ama bunda da bir ikiyüzlülük olduğunu belirtti. Yazar, ''İsrail ne zaman savaşa girse, Amerika'dan yüzlerce gönüllü gelip İsrail ordusuna yazılır ama Amerikan yönetimi hiç şikayet etmez'' dedi. Irak rejiminin liderlerinin Suriye'ye sığındığı haberlerini inandırıcı bulmayan yazar, Irak ve Suriye'nin Baas ideolojisinin rakip kollarına mensup olduklarını belirtti. Suriye'nin Iraklı liderlere transit geçiş izni verebileceğini kaydeden Robert Fisk, Saddam Hüseyin ve diğer liderlerin sığınabileceği uygun bir ülke olarak Beyaz Rusya'ya dikkat çekerek ''Benim favorim Beyaz Rusya çünkü, başkenti Minsk, viski, yolsuzluk ve rutubetli apartman daireleriyle dolu. Iraklı Baasçılar ilk ikisini çok sever. Vladimir Putin'den, elbette, onları Washington'a teslim etmesi istenecektir. O da karşılığında Bağdat'la imzalamış olduğu petrol anlaşmalarını ortaya atar'' dedi. ''Bush'un şimdiki adımı, Şam değil, Filistin'e doğru olmalıydı'' başlığı altında Guardian, Amerikan yönetiminin aslında Irak savaşının hasadını toplamaya çalıştığını ileri sürdü. Suriye'nin Lübnanlı Hizbullah, Filistinli Hamas ve İslami Cihad gibi örgütlere siyasi desteğini kesmesi talebinin ancak İsrail-Filistin anlaşmazlığına ilişkin uygun girişimler başlatıldıktan sonra faydalı olabileceğini ama Bush'un Blair'in bu yöndeki ısrarlnğini belirtti. Yazar, Suriye'ninı taleplerine aldırmadığını belirtti. Guardian'a göre Suriye'ye yönelen tehditler, Irak savaşı yüzünden bölünmüş Avrupa'yı da alarma geçiriyor. Avrupa Birliği'nin dış politika yetkilisi Javier Solana'nın Amerika'ya ''sakin ol'' uyarısı yaptığını hatırlatan gazete yorumunu, ''mükemmel bir tavsiye'' diye bitirdi . BAĞDAT'TA YANAN TARİH Independent'ta Robert Fisk, bir başka yazısında Bağdat'taki paha biçilmez yok oluşunu hüzünle anlattı. ''Bir zamanlar Araplar, kitapların Kahire'de yazıldığını, Beyrut'ta basılıp Bağdat'ta okunduğunu söylerdi. Şimdi Bağdat'ta kütüphaneler ateşe veriliyor'' diyen yazar, ateşe verilen Ulusal Arşivler'in sadece Osmanlı Halifeliğinin resmi arşivi olmakla kalmadığını, 1980-88 İran-Irak savaşına ilişkin de çok sayıda el yazması günlükler ve başka tarihi kayıtları barındırdığını belirtti. Arap gazetelerinin 1900 yıllarına kadar geriye giden arşivlerinin de bulunduğunu kaydeden yazar, binlerce tarihi belgenin külünün dün Bağdat semalarına yükseldiğini anlatıp, ''niçin'' diye sordu. KADEK'TEN YENİ STRATEJİ Financial Times, eski adıyla PKK, yeni adıyla KADEK olan örgütün liderlerinden biriyle Erbil'de mülakat yaptı. Yazıda, mülakatta Nizamettin Taş adlı bu başkanlık konseyi üyesinin hala PKK adını anmayı tercih ettiği belirtildi. Taş'ın verdiği mesaj gazetenin ifadeleriyle şöyle: ''Amerika'nın terörist örgüt saydığı eski PKK şimdi Ortadoğu'yu demokratikleştirme projesini desteklemek üzere Washington'la diyalog arayışında. Nizamettin Taş, örgütün stratejisindeki radikal değişikliği anlatırken, bütün Kürtleri kapsayacak bir devlet hedefinden vazgeçtiklerini, artık Türkiye'deki bütün vatandaşlara eşit haklar tanınmasını savunacaklarını söyledi.''