İngiliz basını Guantanamo'yu yazdı
Abone olAvrupa basını küresel ısınma, Amerika'nın Guantanamo Üssü'nde bir mahkuma yapılan muameleye ilişkin kayıtların ortaya çıkarılmasını ele aldı.
İngiliz gazeteleri haftaya, İngiltere Maliye Bakanı Gordon
Brown'ın Avrupa Birliği bütçe sistemine yönelik eleştirilerine
ilişkin haberleri manşete taşıyarak başlıyor. Son olarak
Lüksemburg'daki Avrupa Birliği dışişleri bakanları toplantısında,
yılda 5 milyar dolarlık ödemeyi savunan Straw, birliğin bütçe
sistemini de "savurgan" ve "adaletsiz" diye nitelemişti. Guardian,
Straw'un, İngiltere'nin geri adım atmasını isteyen Fransa
Cumhurbaşkanı Chirac'ın 'yanlış' taleplerde bulunduğunu savunduğunu
belirtiyor. İç sayfalardaki ara başlıklardan birinde ise, "Geri
ödeme meselesi Avrupa Birliği içinde büyük tartışmalara yol
açabilir" deniyor. Guardian'ın yorumuyla Jack Straw, Irak
savaşından bu yana en şiddetli İngiliz- Fransız tartışmasını
başlattı. Financial Times gazetesi ise Avrupalı liderlerin bu hafta
varacakları anlaşmayla, AB Anayasası'nın onaylanması zamanının
Avrupa ülkelerine bağlı olduğunu netleştirecekleri yorumunu
yapıyor. Financial Times'a göre, bu hafta aynı zamanda onay
sürecinin 2006 yılının Kasım ayına dek uzatılması konusu da belli
olacak. Bu, anayasanın büyük ölçüde uygulamaya konulması için
belirlenen tarihti. Yine Financial Times'ın başyazısında "Avrupa
için dönüm noktası" başlığı kullanılıyor. Yazıda özetle şu görüşe
yer veriliyor: "Avrupalı liderler ekonomik reformdan vazgeçmemeli.
Bu hafta yapılacak Avrupa Konseyi toplantısında liderler, bu çok
daha temel meseleye odaklanmazlarsa, Avrupa vatandaşlarının
çıkarları zarar görür ve dünyanın geri kalanı açısından da kötü
sonuçlar doğar." ÇEVRE POLİTİKALARI Gazetelerde öne çıkan bir diğer
konu ise küresel ısınma. Bilindiği üzere, İngiltere Başbakanı Tony
Blair, Washington'dan bu konuda istediğini elde edemeden dönmüştü.
Guardian gazetesi, Blair'in bu kez G8 zirvesi öncesi çıktığı
diplomasi turunda ilk durağı olan Rusya'da bu konuya değineceğini
anlatıyor. Yine Guardian'da, Amerikan çevre politikalarından
sorumlu Phillip Cooney'in istifa ettiği haberi yer alıyor.
"Geçmişte petrol sanayii için lobi yapan Amerika'nın küresel ısınma
politikalarına ilişkin belgelerde küresel ısınma ile sera etkisi
oluşturan gazlar arasındaki bağlantıyı düşük gösteren yetkili,
istifa etti. Aslında bir avukat olan Cooney'in bilim alanında
hiçbir tecrübesi bulunmuyor. Phillip Cooney'in metinlerde yaptığı
düzeltmeler, bir izleme örgütünce ortaya çıkarıldı. Beyaz Saray'dan
yapılan açıklamada, Cooney'in istifasının, söz konusu örgütün
raporuyla ilgisi olmadığı belirtildi." Financial Times, "Sera
etkisine yol açan gazlara ilişkin yasakların arttırılması, tüketici
talebinin azalmasına ve üretimin daha da pahalanmasına yol açıyor"
diye yazıyor. "İngiltere'nin en fazla sera etkisi oluşturan gaz
salınımı olan şirketleri bu hafta belli olurken, hissedarlara,
yatırım yaparken iklim değişikliğinin sonuçlarını da dikkate
almaları çağrısı yapıldı. Henderson Global Investors'ın 'Carbon
100' başlıklı raporuna göre, İngiltere'nin en büyük 100 şirketi,
dünyada sera etkisi oluşturan gazların yüzde 1.6'sından sorumlu."
Independent, İngiltere Çevre Bakanı Margaret Beckett'ın kendilerine
verdiği mülakata dayanarak, İngiltere'nin, Washington'un küresel
ısınma ile mücadeledeki isteksizliğinden duyduğu şaşkınlığı
aktarıyor. Gazeteye göre, Beckett'ın açıklamaları, İngiliz
siyasetçiler arasında Amerika'ya karşı giderek artan öfkenin de
göstergesi. BİR MAHKUMUN HAPİS KAYITLARI Bugün, hem Daily Telegraph
hem de Independent gazetelerinde, Amerika'nın terör zanlılarını
tuttuğu Guantanamo Üssü'nde bir mahkuma yapılan muameleye ilişkin
kayıtların ortaya çıkarılması haberi göze çarpıyor. Daily
Telegraph, bu resmi kayıtlarda, 63 numaralı mahkumun çözülmesi için
ne tür psikolojik yaklaşımlar izlendiğinin anlatıldığını
belirtiyor; başından aşağı su dökmek ya da gece boyunca hücresine
pop müzik yayını yapmak gibi. Muhammed el-Hahtani'nin 84 sayfalık
hapishane ayıtlarından bazı bölümler, Time dergisinin son sayısında
yayımlandı. Belge, Guantanamo Üssü'nden bırakılan pek çok terör
zanlısının anlattıklarını da doğrular nitelikte. Independent
gazetesi ise, 12 saatlik sorgulamaların ardından 4 saat uyku
uyumasına izin verilen el-Hahtani'nin, bazılarınca "11 Eylül
saldırılarını gerçekleştirenlerin kayıp 20. üyesi" diye
nitelendiğine dikkat çekiyor. Guardian gazetesi, Washington
Post'tan bir habere yer veriyor. Gazetede yayımlanan bir
araştırmaya göre, 11 Eylül saldırılarının ardından Amerika'da
gözaltına alınanların sadece yüzde 10'undan azı, gerçekten de
ulusal güvenliğe tehdit gerekçesiyle dava edildi. Araştırma, Başkan
Bush'un Kongre'yi yeni Vatanseverlik Yasası konusunda ikna etme
amacıyla ülkeyi turladığı döneme rastlıyor. Söz konusu yasa, ülkede
terörle mücadele kapsamında gözetim yetkilerinin daha da
artırılmasına imkan tanıyor. Son olarak hem İngiliz hem de Avrupa
basınında yer ayrılan, İtalya'dan bir habere bakalım. Kısırlık
tedavisinde dünyanın en sıkı yasalarından birine sahip olan
İtalyanlar, bu konuda bugün yapılan referandumda nihai kararlarını
verecek. Referandumda, 2004 yılı Şubat ayında kabul edilen, embriyo
araştırmaları ve dondurma yöntemini yasaklayan kanunun gevşetilmesi
oylanıyor. Referandumun geçerli kabul edilmesi için, seçmenlerin en
az yarısının oy kullanması gerekiyor. Times, seçmenlerin
katılımının düşük olacağına dikkat çekerken, Vatikan'ın şimdiden
zafer ilan ettiği yorumunu yapıyor. İtalya'dan La Stampa gazetesi
ise seçmenlerin karşı karşıya kaldığı seçimin çok da kolay olmadığı
görüşüne yer veriyor. "Seçmenlere yöneltilen 4 soru da sıkıntı
verici, belirsizlikle dolu" diyen gazete, "Ancak çekimserler,
laikliğin ne kadar değerli bir hazine olduğunu, Avrupa'nın
köklerinin din ile devlet işlerinin ayrılmasında yattığını
bilmiyor" diye yazıyor.