İnek sağan şalvarlı Alman kızları!

Günümüzün post modern kadınından bir U dönüşü yapalım…

Ayla ÖZYURT aylaozyurt@internethaber.com

Günümüzün post modern kadınından bir U dönüşü yapalım…Diyeceğim ama bu ’’post modern’’ lafı da artık hiç trend bir söz değil. Biz trend olanı takip edelim.Konu başka…

Şunu çok net gözlemledim; aşk uğruna ülkelerini terk edip Ahmet’le, Mehmet’le izdivaç yapan Alman kızları, bırakın entegre olmayı, üç günde asimile olmanın dibine vurup Türk kızından daha Türk, köylüden daha köylü, gerekirse başını örtüp şalvar giymekten asla çekinmeyen, kısa sürede ciddi bir mutasyon geçiren varlıklar oluyorlar.

Bunu nasıl beceriyorlar, bunun açıklaması hakikaten sadece aşk mı, yoksa ruhumu/bedenimi yıkayacağım diye kendisini Hindistan’a Nepal’e atanların başka bir versiyonu mu, çok merak ediyorum…

Avrupa’lı, başka kültürlerde başka şartlarda yaşayıp, kendi hayatından bir süre uzaklaşmak ister ve hayatını buna göre programlayabilir. Hindistan’ a gider, Afrika , Güney Amerika, Uzak Doğu ve onlara ilginç gelen kültürlerde hayata ara verip kendi hayatının filmini çeker.
Acaba bu bizden çok farklı bir kültüre sahip olan Alman kızları, kendilerinden tamamen başka bir benlik yaratıp hayatlarında neyi deniyorlar ?

Kim aşk için hem yaşadığı ülkeyi, hem dinini, hem kılık/kıyafetini değiştirip hayatına devam edebilir? Bu bir insanın, ’’yüz nakli’’ geçirmesi gibi bir şey değil mi?
Açıkçası kafam almıyor. Almıyor ama vakalar çok fazla…

Bakın 19 yaşındaki Lena’da kendinden 32 yaş büyük olan bir Türk işçisi ile evlenip, Türkiye’de Alamut (Aydın) köyüne yerleşiyor.

Eşiyle beraber hayvancılık yapıyorlar. Köylü kadınları gibi şalvar giyen Lena (Zehra adını almış) kısa sürede adet ve göreneklere alışarak Türk gibi yaşamaya başlamış. Lena’nın inek sağıp ahır temizlemesi köy sakinlerinin takdirini toplamış. Ne diyelim onlar ermiş muradına…

Ama!
Bu bir hayat denemesi değil mi? Belki istisnalar vardır. Kadının da, erkeğin de kendinden başka bir benlik yaratıp onunla hayatını sürdürmeye çalışması kaç ay/kaç yıl sürer? Veya kaç hafta?

Böyle bir yaşamı seçmek kendini, çevreni, dinini, anneni, babanı kısaca her bir şeyi inkar etmek olmuyor mu?

Başka bir açıdan bakalım; bırakın Alman kızını, İstanbul’da veya diğer büyük şehirlerde yaşayan kaç Türk kızı aşk için gidip bir köyde inek sağar ve/ya hayvancılıkla uğraşır? Sanırım sadece Türk dizilerinde tanık oluruz bu tip olaylara…

Ama pardon ya ! Türk dizilerinde, fakir kız / zengin erkek konusu sıkça işlenip, Türk kızları da dizilerde izledikleri zengin erkek modelini hayal etmiyorlar mıydı ? Karıştı (!)

Geçelim !
Şu Robin Sharma’nın kitabını okumayanınız yoktur.Ferrari’sini satıp Hindistan’a giden adam kalp krizi geçirmişti sanırım. Hastalığının ardından maddenin anlamını yitirdiğini görüyor ve her şeyini satıp kendini Hindistan’a atıyor. İşte bu evlilik vakaları da çok farklı değil.

Kanımca; yaş kaç olursa olsun ya bir travmanın ardından böyle bir hayat seçiliyor, ya da tamamen macera…

Avrupa’lı bir çok şeyi aştığı için başka kültürlerde macera arayışında. Bizimkiler de Brezilya dizileri kıvamında bir hayat hayal etmekteler, ama ben yine de bu süre ne olursa olsun kendinden vazgeçip, tüm kimliğini satıp, başka bir hayat inşa etmeye çalışan, macerayı abartan bu tiplere hiç ılımlı bakamıyorum, net.