İnatçı Sarkozy'ye 6 saat yetti!
Abone olFransa Cumhubaşkanı Nicolas Sarkozy Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki olumsuz tutumundan geri adım at
İNTERNETHABER- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ortak
basın toplantısı düzenleyen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy,
olaylı Türkiye ziyaretinde hem Türkiye'ye hem
de Libya'ya mesajlar gönderdi. Türkiye'nin AB'ye üyeliği
konusunda geri adım atmayan Sarkozy, Kaddafi'nin durumuyla ilgili
net konuştu: Sayın Kaddafi gitmelidir.
İki liderin basın toplantısında önce Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül konuştu. Gül, yaptığı kısa
bir değerlendirmede şunları söyledi:
TÜRK HALKININ HASSASİYETLERİNİ ANLATTIM
AB'nin bize verdiği sözleri tutması ve sürecin başarıyla
tamamlanmasını istiyoruz. Bu sürecin işlemesine yardımcı olması
gerektiğini paylaştım. AB sürecinin, Türk halkının en çok
hassasiyet gösteren konulardan biri olduğunu anlattım. Ayrıca,
Ortadoğu'daki son gelişmeler son derece önemlidir. Akdeniz'in diğer
kıyısındaki ülkeler bizim için önemlidir. Demokrasinin ve hukukun
üstünlüğünün yerleşmesi ve bu bölgelerde hakim olmasını
umuyoruz.
TÜRKİYE BÜYÜK ÜLKE İSTANBUL GÜZEL ŞEHİR
Gül'ün ardından sözü alan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy,
konuşmasında Türkiye'nin önemine değindi:
Türkiye'de bulunmaktan dolayı mutluyum. Türkiye'nin uluslararası
alanda oynadığı role inanıyorum. Türkiye'nin desteği bizim için çok
önemli. Gündemimizde çok karmaşık konular var. Uluslararası para
hareketleri, hammedde fiyatları düzenlenmesi gibi çok önemli
konular var. Türkiye'nin kendi öz enerji kaynakları yoktur ama çok
büyük tarım ülkesidir. Dolayısıyla Türkiye'nin de oynayacağı çok
önemli bir rolü var. Şunu da eklemek isterim, Sayın Cumhurbaşkanı
Gül, benim devlet başkanı çerçevesinde gelmemi istedi. Ben de
kendisine memnuniyetle gelebileceğimi belirttim. Hele İstanbul'a
gidebilirsek. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri İstanbul. 2011
yılı çerçevesinde bu ziyareti gerçekleştirebilirsek şeref duyarım.
G20 dönem başkanlığı çerçevesinde ben en önemli G20 ziyaretleri
gerçekleştiriyorum. Ben şuna çok inanıyorum. Bu sorunları çok hızlı
bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Mart ayında Çin'de bir seminer ve
eğer Türk dostlarımız kabul ederlerse Nisan ayında bakanlar
seviyesinde Türkiye'de bir toplantı yapılacak. G20 Fransız dönem
başkanlığı sırasında işbirliği yapmak ve Türkiye'nin uluslararası
bir rol oynamasına çok inanıyoruz. Nükleer alandan bahsettik.
Sınırsız bir işbirliği önerdik Türkiye'ye nükleer alanda. Bu bizim
Türkiye'yeye ve Türk toplumuna duyduğumuz güvenin bir ifadesidir.
Ayrıca terörle mücadele gibi konulardan bahsettik. Fransız
demokrasisi gayet açık bir şekilde Türk demokrasisinin yanındadır.
Çekilen acılanları düşünüyorum, masum kurbanları düşünüyorum.
NE AB'NİN İSTİKRARSIZLIĞI NE TÜRKİYE'NİN KÜÇÜK
DÜŞMESİ
Avrupa Birliği'nin istikrarsızlaşmasıyla Türkiye'nin küçük
düşürülmesinin kendileri için eşdeğerde olduğunu söyleyen Fransız
Cumhurbaşkanı konuşmasını şöyle sürdürdü:
Mutabık olmadığımız bir konu var. Her iki tarafın da kırmızı
hatlarını anlamaya çalıştık. Gelecek için bir yol bulmaya çalıştık.
Ne Avrupa'nın istikrarsızlaşması ne de Türkiye'nin küçük
düşmemesi için uygun bir yol bulmaya çalıştığımızı söyledik.
Birlikte çalışmaya devam edeceğiz, geleceğin yollarını aramaya
devam edeceğiz. Türkiye modernliğe doğru yol almaya devam edecek,
Avrupa'da bunu devam ettirecektir. Çok yoğun bir görüşme oldu.
Sayın Cumhurbaşkanına çok teşekkür ediyorum, serbestçe konuştuk. Bu
mükemmel öğle yemeği için de teşekkür ediyorum. Doğrudur tatlıyı
yerken dikkat ettim. 3 saate yakın görüştük. Çok faydalı ve yapıcı
bir görüşme oldu.
SORULAR
Sayın Sarkozy, Ortadoğu'da tarihi
gelişmeler yaşanırken AB'nin bu gelişmeler konusunda hiçbir etkisi
olmadığını görüyoruz. Buna karşılık Türkiye bir model işlevi
görüyor. Durum böyleyken AB içinde sadece Fransa'nın AB üyeliğine
karşı çıkmasını çelişki ve vizyon noksanlığı olarak görmüyor
musunuz?
Sarkozy'nin bu sor soruya yanıtını okumak
için ikinci sayfaya geçiniz
Sarkozy: Çok ılımlı sorunuz için teşekkür
ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Gül'e teşekkür ediyorum. Ne kadar
güveniyor gazetecilerine ve Türkiye'nin geleceğine, keşke bizde de
öyle olsa. Türkiye'ye güveniyorsunuz, ne güzel. İnsan ülkesini
severek de gazetecilik yapabiliyormuş. Sorunuzu çok sempatik
buldum. Fransa bu görüşe sahip tek ülkedir derken biraz olayı aşmış
bulunuyorsunuz. Üyelik ve ortaklık gibi çeşitli konularda başka
yollar da bulunabilir. Ilımlı ve vizyon sahibi başka yollar da
bulunabilir. Ortadoğu konusunda söylediklerinizi kaydettim.
Türkiye'de demokraside iyi dediniz. Avrupa'da yoksa neden böyle
soruyorsunuz diye sorabilirim. Ulusal gururun bir anlamı olduğu
ülkedeyim bugün. Hiçbir Türk dışarıdan birilerin kendi ülkesinin
geleceğine karar vermesini kabul etmez. Ortadoğu'da olanlar
herşeyden önce Ortadoğu halklarının elindedir. Arap halkları
hiç şiddet kullanmaksızın barışçı bir şekilde kendi kaderlerini
almaya karar vermişlerdir. İşte kararlılık budur. Mısır, Tunus
halkı kendi kaderlerini ellerine almasaydı bizler ne yapacaktık?
Bizler ve Türkler mi karar verecekti? Bu halkların demokrasiye,
toplumsal ilerlemeyi ve ekonomik kalkınmayı istemelerine ve onlara
yardımcı olmak istiyoruz. Geçmişte bu ülkelerde daha otoriter
rejimler vardı. Onlarla farklı ilişkilerimiz vardı. Bugün ise böyle
bir alternatif ortaya çıktı. Dolayısıyla bir AB konsey
toplantısında bu konunun incelenmesi gerekiyor. Uzun vadede buna
eğilmemiz gerekiyor.
Libya'da şu anda bir dram yaşanıyor. Fransa cezai yaptırım
uygulanması istiyor. Askeri müdahale düşünebilir mi Kaddafi'nin
katliamını durdurmak için...
LİBYA HALKININ CAN GÜVENLİĞİ BİRİNCİ
DERECEDEDİR
Abdullah Gül: Bütün bölgede çok köklü bir
değişiklik yaşanıyor. Liderlerin yapamadığını halk yapıyor aslında.
Temel hak ve özgürlüklerin çok bastırıldığı yerlerde liderler
reformlar gerçekleştiremiyorsa halk öne çıkıyor. Biz gerek
Mısır'da, gerek Tunus ve gerek Libya'da bunları çok yakınen takip
ediyoruz. Maalesef Libya'da çok can kaybının olması hepimizi
derinden üzmektedir. Kesinlikle bugünkü dünyada insanların kabul
edemeyeceği can kayıplarına müsaade etmemek gerekir. Bu konuyla
ilgili gerekli temaslarımızı yapıyoruz. Libya yöneticileriyle
sürekli bu konu konuşuluyor. Ümit ederiz ki, can kaybı burada sona
erer ve halkların arzu ettiği şekilde gayet açık ve şeffaf yeni
düzenler ortaya çıkar. Kendi evinizi düzene koymazsanız siyasi,
ekonomik, demokratik reformlar yapmazsınız neticede bütün bunlarla
karşı karşıya kalırsınız diye. Müslüman bir ülke olarak Türkiye'nin
demokrasinin ve Kopenhag kriterlerini nasıl gerçekleştirildiği
yakınen takip ediliyor. Libya tarihi olarak dostumuz bir ülkedir
bizim. Orada çok sayıda Türk işadamı, teknisyen ve işçi var.
Şimdiye kadar 10 bine yakınını çıkartabildik. Diğerlerinin can
güvenliğine ve bütün Libyalalar'ın da can güvenliği birinci
derecede önemlidir.
BM DEVREYE GİRMELİ SAYIN KADDAFİ GİTMELİDİR!
Sarkozy: Türkiye ile Fransa arasında bu konuda bir
görüş ayrılığı olduğu tezine katılmıyorum. Ülkeler tamamlayıcı
roller oynayabilir. İran konusunda da bu böyledir. Türkiye'nin
Libya hassasiyetini çok iyi anlıyorum. Bizim tavrımız açıktır sayın
Kaddafi gitmelidir. Uygulanan şiddet sistematik olarak uygulanan
şiddet kabul edilemez. Bu konuda tahkikat ve cezai yaptırım olması
gerekir diye düşünüyoruz. Bu konuda BM'nin bir tahkikat komisyonun
Libya'ya gitmesini düşünüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Gül'ün önerdiği
gibi çok geniş çaplı insani yardım planının olması gerekir. Fransa
silahlı müdahale konusunu çok dikkatli bir şekilde düşünmektedir.
Bu ülkelerin özgürleşmesi gerekir. Ama bu bağlamda herhangi bir
müdahale olması konusunu bilmiyorum. Bu nasıl bir kredibilite
getirecektir? O zaman halklar 'yabancının komplosudur bu' diye
düşünecektir. Fransa'nın görüşü böyledir. BM toplanmalıdır,
Ortadoğu konusundaki politikamızın temelleri atılmalıdır.
GÖRÜŞ AYRILIKLARI OLABİLİR MÜZAKEREYE DEVAM
Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili karar oybirliği ile
alındı. 2007 yılında Cumhurbaşkanı olmakla birlikte bu kararı yok
saydınız. Fransa'nın devlet olarak imza koymuş olduğu bir karar
var. Bunun sizin ve AB'nin inandırıcılığını sarstığını düşünüyor
musunuz?
Diğer gazeteci meslektaşınızla aynı soruyu farklı soruyorsunuz.
Karar müzakere kararıydı. Müzakareleri açma kararıydı. Üyelik olmak
üzere bir müzakere. Bunun kararı alınmadı henüz. Ben daima
müzakerenin faydalı olduğunu düşünmüşümdür. Bir yol alınması
gerekiyor. AB içerisinde bazı ülkeler olarak bunun uygun olmadığını
düşünüyoruz ama müzakerelerin durması gerektiğini düşünmüyoruz.
Türkiye bağlamında, Kıbrıs konusunda hiçbir beyanatta bulunmadım.
Bu süreçte Kıbrıs'ın rolü vardır. Bizce günün birinde çıkmaz bir
yola girmektense bir uzlaşı yolu bulmak gerekir diye düşünüyorum.
Fransa bunu söylemiştir. Memnuniyetle şunu görüyoruz. Böylesine
açıksözlü saygıdeğer bir görüşle dost olarak Türkiye'ye geldim.
Türk Cumhurbaşkanını Fransa'da dost olarak ağırladım. Gurur
okşayıcı konuşmalar da yapılabilir ama 1992'de Fransız
Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye yaptığı en son ziyaret olduğunu
düşünürsek Türkiye'ye gelmemek de bir seçenektir. Farklı kanaatler
olabilir bu bir dram değildir. Büyük bir ülke olmak budur. Türkiye
büyük bir ülkedir. Bunun anlaşılması için benim gibi yöneticilerin
ülkeye gelerek sakince ve cesaretle görüşlerimizi anlamaya
çalışalım.
Sayın Sarkozy, sayın Dışişleri Bakanınız bugün heyetinizde
bulunmuyor. Bu sabah istifa edeceği iddialarını
yalanladı?
İç siyaset konularına asla yurtdışında cevap vermem Varşova'da
olsun Ankara'da olsun. Teşekkür ederim.