İmralı'daki sürecin aktörleri değişebilir
Abone olAdalet Bakanı Sadullah Ergin, İmralı'da yürütülen müzakerelerin detaylarını anlattı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İmralı ile yürütülen
süreçte aktörlerin değişebileceğini söyledi. İmralı'ya gönderilen
televizyonla ilgili tartışmaları da değerlendiren Ergin, Öcalan'a
disiplin cezasının bulunması nedeniyle sadece radyo için izin
çıktığını, talimatın ise Başbakan Erdoğan'dan geldiğini
söyledi.
CNN Türk’te Taha Akyol’un sunduğu Eğrisi Doğrusu programında
soruları cevaplayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İmralı'daki
süreçte BDP'nin de rol aldığını ancak sorumluluğun tek başına
onlara ait olmadığını söyledi. İstihbarat örgütünün de
temaslarının bulunduğunu ve yürütülen görüşmelerin periyodunun
keyfi olmadığını anlatan Ergin, her şeyin yasal süreçte
gerçekleştiğini söyleyerek, ailesi ve tutuklu hükümlünün
belirleyeceği 3 kişinin dışındaki bir görüşmenin bakanlığın iznine
bağlı olduğunu söyledi.
"TV TALİMATI BAŞBAKAN’DAN"
İmralı'daki görüşmelerin kayıt altında olduğunu söyleyen
Ergin, televizyon talimatının Erdoğan'dan geldiğini açıkladı.
Disiplin cezası nedeniyle Öcalan'a sadece radyo verildiğini anlatan
Ergin, diğer 5 hükümlünün televizyonun bulunduğunu bunun üzerine
Erdoğan'ın da talimat verdiğini söyledi. Ergin, televizyonun
cezanın bitiminden sonra kurulduğuna dikkat çekti.
Öcalan'ın Türkiye'nin reel politiği ve bölgenin sorunlarını sağlıklı değerlendirdiğini, geçmişteki yaklaşımlarının aksine bugün daha pozitif olması nedeniyle sürecin tekrar başladığını kaydeden Bakan Ergin, önemli olan süreç sonunda soruna çözüm bulunması olduğunu ifade etti.
Öcalan'ın Türkiye'nin reel politiği ve bölgenin sorunlarını sağlıklı değerlendirdiğini, geçmişteki yaklaşımlarının aksine bugün daha pozitif olması nedeniyle sürecin tekrar başladığını kaydeden Bakan Ergin, önemli olan süreç sonunda soruna çözüm bulunması olduğunu ifade etti.
ANA DİLDE SAVUNMA HAKKI
Meclis'ten geçen ana dilde savunma hakkını, ‘Kendisini daha
iyi ifade edeceği şeklinde savunma’ diye tanımladıklarını anlatan
Ergin, yapılan düzenlemede yargı dilinin değişmediğini vurguladı.
Programda uzun tutukluluk süreleriyle ilgili eleştirilere de cevap
veren Ergin şunları söyledi:
"Toplumu rahatsız eden şey bizi de rahatsız ediyor. Üçüncü
yargı paketiyle denetimli serbestliğin önünü açtık. Bu paketi
çıkarttıktan sonra 35 bin kişi tahliye oldu. Bunlardan 33 bini
denetimli serbestlikle oldu. 2009’da adli kontrol ile 7 bin 912
kişi serbest bırakılmış. 2010’da 14 bin 593, 2011’de 15 bin kişi
civarında, 2013 yılında ilk 24 günde 2 bin 800 kişi. 2013 yılında
yaklaşık 40 bin kişi tutuksuz yargılanacak. 2-3 bin olan rakamlar
40 bine çıkıyor. Türkiye’de tutuklu oranları AB’nin altına
inmiştir. Ama bize yetmiyor bu oranlar. Çalışmalar devam
edecek.
1950’den 2013’e kadar sürece bakıldığında müdahaleler arası
geçmiş. Bunlar bizim açıktan söylediklerimiz. Bir de adı
konulmayan onlarca müdahale girişimleri var. Artık Türkiye bu
kamburlarla hukuk dışı uygulamalarla devam edemezdi.
Türkiye bu hastalıklardan kurtulmak zorundaydı. ‘Evet biz de darbe
yapabiliriz’ denilen gruplar var. Bunlardan arınmamız gerekiyor.
Kamu vicdanı da yaralamayacak bir adli yargılamanın da son derece
önemli olduğunun altını çiziyorum."
Basın özgürlüğü demokrasi standardını gösteren temel
parametre. Bir kişinin bile düşündüğünü ifade etmesinden ötürü
cezaevinde olmasını kabul edemeyiz. Ancak lütfen polis öldüren,
banka soyan kişileri de cebinde gazeteci kimliği var diye önümüze
koymayın."