İmralı'da gizlenen görüşme
Abone olİmralı-Kandil arasındaki ilişkilerin Abdullah Öcalan'ın avukatlarının kuryeliğiyle sınırlı olmadığı ortaya çıktı.
Taraf'tan Kurtuluş Tayiz, İmralı-Kandil arasındaki
ilişkilerin Öcalan'ın avukatlarının kuryeliğiyle sınırlı olmadığını
belirtti. İmralı-Kandil arasında 12 yıldır süren gizli mektup
trafiğinden de bahseden Tayiz, irtibatın telefonla da sağlandığını,
ayrıca bir örgüt yöneticisinin de İmralı’ya götürülerek Öcalan ile
görüştürüldüğünü iddia etti.
İşte Kurtuluş Tayiz'in dikkat çeken yazısından öne çıkanlar:
İmralı-Kandil bağlantısı, tuhaf bir şekilde neredeyse yıllardır
merak bile edilmiyordu. Ta ki son KCK operasyonu İmralı’ya uzanana
kadar. PKK lideri Öcalan’ın 33 avukatının “kuryelik
yaptıkları” iddiasıyla tutuklanmaları, devlet ve örgüt
arasındaki gizli saklı ilişki ağının da ortaya dökülmesini
sağladı.
SON MEKTUP MAYIS'TA YAZILDI
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan –33 avukatın
tutuklanmasına tepki olarak– Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği
1999’dan günümüze kadar İmralı ve Kandil hattında “kuryelik” yapan
kişilerin avukat değil, devlet yetkilisi olduğunu duyurdu.
Karayılan’ın açıklamasına göre Öcalan’ın kaleme aldığı 10 mektup bu
yetkililer tarafından kendilerine ulaştırıldı. Mektupların ilki 18
Mart 1999 tarihli, son mektup ise 10 Mayıs 2011’de yazılmış. PKK
açıklamasa, kimbilir daha kaç yıl sonra bu mektupların varlığından
haberdar olacaktık.
İMRALI İLE ÖRGÜT ARASINDAKİ GÖRÜŞME
İmralı-Kandil arasındaki ilişkilerin sadece mektupla sınırlı olup
olmadığı konusuyla ilgili olarak, bu konularda bilgi sahibi olan
eski bir PKK yöneticisi Tayiz'e e-postada daha da ileriye giderek,
İmralı ile örgüt arasında telefonla da irtibat sağlandığını, ayrıca
bir örgüt yöneticisinin de İmralı’ya götürülerek Öcalan ile
görüştürüldüğünü anlattı.
ÖCALAN CEVABI BEĞENMEYİP TEHDİT ETTİ
Kurtuluş Tayiz yazısının devamında adını vermek istemeyen eski
yöneticini bu konuda anlattıklarını da kaleme aldı. İşte o
ifadeler: “1999 baharıydı, yanlış hatırlamıyorsam, mayıs
ayıydı. 6. Kongre’den sonra PKK merkez komitesi bir açıklama
yapmıştı; ‘Öcalan’a ilaç verildiği, şuurunun yerinde olmadığı ve
ifadelerinin doğru olmadığı’ yönünde... Öcalan hemen buna cevap
yazdı. Gönderdiği yazıda ‘Şuurunun yerinde olduğunu kendi isteğiyle
o tür ifadeler verdiğini, metropol eylemlerinin durdurulmasını,
savaşın sona erdirilmesini, Kandil ve Avrupa’nın telefonlarının
verilmesini’ özce belirtiyordu. Bu yazıya PKK konseyi cevap verdi.
Metropol eylemlerini durduracaklarını, bunun dışında savaşın sona
erdirilmesi konusunda ise geçiştirici bir tavır sergilemişti. Bu
duruma kendim tanığım. Doğrudan biliyorum. Tabii cevapla birlikte
Kandil’in ve Avrupa’nın telefonları verildi. Devletin onayı olmadan
görüşmek olamazdı. Telefon görüşmelerine tanık olmadım. Bunlar
ancak Kandil ve Avrupa sorumlularıyla yapılır. Yazıya verilen
cevabı Öcalan beğenmemişti. Konseye hitaben ‘Dediklerimi
yapamazsanız sizi hain ve tasfiyeci ilan ederim’ dedi sonraki
yazısında. Bunun üzerine PKK konseyi Öcalan’ın dediğini kabul etti.
Daha önce çözüldüğü yönündeki açıklamasını geri aldı.”
ÖCALAN'IN GÖRÜŞME TALİMATI
İmralı ile Kandil arasındaki ilişkilerin mektup ve telefonla
sınırlı olmadığı hep iddialar arasındaydı. Örgütten bazı isimlerin
İmralı’ya götürüldüğü ve Öcalan ile görüştürüldüğü bugüne kadar hep
kulislerde kulaktan kulağa fısıldandı. Ancak ilk defa bu konuya
eski bir PKK yöneticisi açıklık getiriyor: "1999 yılında
cezaevinde olan Sabri Ok, Öcalan’ın yanına götürülmüştü. O
zamanlar, Kandil’den gidenler olmuş türünden söylentiler çıktı, bu
doğru değil. Sabri Ok’un Öcalan’ın yanına götürülüp görüştürüldüğü
kesindir. Öcalan kendiside ‘benimle görüşenler Sabri ile de
görüştüler’ diyordu. Kısaca telefon ve doğrudan görüştürme ve
İmralı’yla ilgili yazdıklarım kesindir. Telefonların istendiği
yazısını okudum. Toplantıda da bulundum. Sabri Ok bilgisini de yine
aldım ve doğrudur."