İmralı'da Çankaya pazarlığı başladı!
Abone olYeniçağ gazetesi yazarı Arslan Bulut, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde İmralı'nın etkisini yazdı.
Şırnak valisinin, hem kendisini atayan
Tayyip Erdoğan’a hem de Abdullah Öcalan’a takdirlerini sunmasından
sonra ilk adım ne olabilirdi?
Bu soru Yeniçağ si yazarı 'a ait. Bulut, "İmralı'da Çankaya
pazarlığı başladı!" başlıklı bugünkü yazısında Oslo süreciyle
ilgili iddiaları hatırlattı ve "Abdullah Öcalan’ın şahsı
ile ilgili bir beklenti var!" dedi.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın 19 Mayıs'ta Erdoğan'la yaptığı
toplantıya ilişkin sözlerini de hatırlatan Bulut,
"Daha önemlisi terör örgütü yöneticisi Abdullah
Öcalan ile Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın sözleri arasındaki
uyumdur" dedi.
İşte Bulut'un bugünkü yazısından çarpıcı bölümler...
Beşir Atalay, “19 Mayıs’ta Sayın Başbakanımızın
başkanlığında son dönemlerin en kritik toplantılarından birini
yaptık. BDP ile görüşmelerin özü şudur:
"Daha somut, tarihleri belli, sona doğru gidiş için yol
haritası üzerinde çalışıyoruz. Karşılıklı iradede bir zayıflama
görmüyoruz” dedi.
Karşıdaki iradenin kimin iradesi olduğu belli: Abdullah
Öcalan!
Peki o ne diyor?
İmralı sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, “Abdullah Öcalan, dünkü
görüşmede iki-üç haftalık dönemde çözüm sürecine ilişkin önemli
gelişmelerin olacağını açıkladı. Bu süreçte hem siyasi heyetler
olarak hem de kendisinin devlet heyetiyle yapacağı görüşmeler
gelişecek” diyen Önder, Öcalan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimi için de
“kapsayıcılık”, “demokratik siyasete olan inanç” ve “barışı
geliştirme” ilkelerini sıraladığını kaydetti. Gerçi,
Öcalan kendi bulacakları bir adaydan da söz etmiş ama bu kişinin
kapsayıcı olmayacağını bildiğine göre Erdoğan ile yapacağı siyasi
pazarlık şansını böylece artırmak istiyor.
Demek ki ne imiş? Abdullah Öcalan, şu iki-üç hafta içinde, yani
“sona doğru giderken”, Cumhurbaşkanlığı seçiminde
BDP oylarını Tayyip Erdoğan’a aktarmak için önemli adımlar
bekliyor!
Peki bu adımlar atılırsa, AKP seçmeni, bütünüyle Tayyip Erdoğan’ın
arkasında durmaya devam edecek mi? Veya bunu sağlamak isteyenler,
Sünni çoğunluğu Tayyip Erdoğan’ın arkasına almak için kızıl
maskeliler üzerinden sahte Alevi eylemleri mi düzenlettirecek?
Sırrı Süreyya Önder, “Öcalan’ın ‘yeni aşama’ olarak
kastettiği şeyin ne olduğunu anlamak kolay. Bugüne kadar olmayan
ama bugün gelişen şey; siyasi heyetlerin artık meseleyi siyaseten
tartışmaya başlamaları...” diyor. Siyasi heyetlerden
birini anladık da diğeri kimlerden oluşuyor. Bugüne kadar MİT’in
sürdürdüğü görüşmeleri, Tayyip Erdoğan adına kimin başkanlığında
hangi heyet sürdürüyor? Yakında ortaya çıkar!
Öcalan’ın sözcüsü, “Bu süreçte hem siyasi heyetler olarak
hem de kendisinin devlet heyetiyle yapacağı görüşmeler
gelişecek” dediğine göre bunun kamuoyundan saklanması
mümkün değil!
Beşir Atalay’ın dediği gibi, “sona doğru bir
gidiş” var ama, “iki üç hafta” mı desem,
“iki-üç ay” mı desem tam kestiremiyorum!
Zira, bu mesele, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Öcalan arasındaki bir
pazarlıkla bitmez! Olayın, uluslararası yönleri, farklı
stratejilere sahip tarafları var!