İmralı o canlılara hayat veriyor!
Abone olBaşlığa bakıp tepki gösterebilirsiniz. Ama işin aslı öyle bildiğiniz gibi değil. Adaya çok şey borçluyuz. Nasıl mı?
İNTERNETHABER.COM- Abdullah Öcalan nedeniyle
balıkçıların İmralı adasına 5 milden fazla yaklaşmaları yasak.
Marmara denizinde bulunan İmralı adası sayesinde bitme noktasına
gelen balıkçılık, yeniden can buluyor.
İşte bu yüzden Milliyet yazarı Mehveş Evin, 'İmralı'ya şükürler
olsun!' diyor. Hatta köşesine de bu adanın fotoğrafını koydu.
İmralı ve çevresinin balıklar için yaşam alanına dönüştüğünü
belirten Evin, bu sayede vatandaşın sofrasının şenlendiğini yazdı.
Sadece bu değil balıkların çoğalmasına neden. İki nokta daha var.
Evin, diğer nedenleri de yazıyor:
"(...)Evet! Marmara’da kalan son 3-5 balık çeşidi, İmralı ve
çevresinde yaşıyor. Ada, güvenlik nedeniyle balık avcılığına
tamamen kapalı. Anlayacağınız bugün hâlâ balık yiyebiliyorsak, o da
bu yasak sayesinde... Gerçi bazı uyanıklar bu yasağın delinmesi,
bölgenin ava açılması için baskı yapıyor. Çünkü İmralı ve çevresi
karagöz, lüfer, kolyoz kaynıyor!
Aslında Marmara’da üç nokta, güvenlik nedeniyle avcılığa
kapalı:
1- İmralı ve 5 mil çevresi
2) Erdek (NATO)
3) BOTAŞ’ın bulunduğu Marmara Ereğlisi"
BALIKÇILAR BUNLARI TARTIŞIYOR
Yazara göre asıl problem kanunsuzluk veya mevcut yönetmeliklerin keyfi nedenlerle değiştirilmesi. Yazar, balıkçılığın kurtuluşunun yol haritasını da çıkarıyor:
"(...)Boğaz’ın kuzeyindeki av alanının Paşabahçe
Feneri’nden Çubuklu’ya kadar genişletilmesini dün
yazmıştım. Bugün İstanbullu balıkçılar bu konudaki sorunlarını AB
Komiseri Stefan Füle’ye iletme fırsatı bulacak.
Komiser’in bizim sularımızdaki balıklarla ne alakası var
diyeceksiniz... Türkiye, AB’ye tam üyelik sürecinin 13’üncü faslını
yani 'Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı'nı temmuzda
açtı. Balıkçılıkla ilgili konular da bu faslın içinde.
Balıkçıların tartıştığı acil başlıklar şöyle:
1- 2006’da AB Komisyonu’na Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün
kurulacağı konusunda söz verildi ama hâlâ tık yok... (Kurum,
1995’te 'yük oluyor' diye kaldırılmış, o tarihten itibaren de sular
talan edilmişti.)
2- 1380 sayılı su ürünleri kanunu bir an evvel Meclis’ten geçmeli.
İnsiyatif Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nda olmasına rağmen adım
atılmıyor.
3- Marmara’daki gırgır teknelerine boy standartı getirilmesi...
Boğaz’daki avlanma alanının genişletilmesi yerine, Boğaz’ın tamamen
gırgır ve trole kapatılması.
Anlayacağınız denizlerimizle ilgili acilen yetkili ve işlevsel bir
kuruma, harfiyen uygulanacak bir kanuna ihtiyacımız var. Tekrar
söylüyorum, hep söyleyeceğim: Bu vahşet sürerse
çocuklarınız balıkları ancak akvaryumda
görecek.