İmralı Ligi'nin lideri Öcalanmış!
Abone olBurusa İnönü değil İmralı. Bir yanda Öcalan'ın takımı öteki yanda diğer ekip. İşte İmralı Ligi'nin puan durumu...
Ertuğrul Özkök'ü ziyaret eden terör örgütü lideri
Abdullah Öcalan'ın avukatları İmralı'da olan biteni aktardı. Özkök
'off the record bölümünü yazmadım' dese de record bölümler bile
başlı başına çok ilginç...
Özkök'ün bugünkü köşe yazısının başlığı okura 'hadi beni
oku' dercesine adeta göz kırpıyordu: İmralı'da maçı kim
kazanıyor?
Sözkonusu maç olunca akıllara karşılaşmada oynayan taraflar
geldi.
Bunu tahmin etmek hiç de zor değildi: Öcalan ve
ötekiler...
Şimdi Özkök'ü okumanın zamanı geldi:
DÜN Abdullah Öcalan’ın avukatları ziyaretime geldi.
Onlardan aldığım bilgiler ışığında size biraz İmralı’daki hayattan
görüntüler aktarayım.
DÜN Abdullah Öcalan'ın avukatları ziyaretime geldi.
Onlardan aldığım bilgiler ışığında size biraz İmralı'daki hayattan
görüntüler aktarayım.
Öcalan'ın hayatındaki yenilik, aynı binaya nakledilen 5 başka
mahkûmla birlikte yaşamaya başlaması.
Bu mahkûmlardan üçü 30'lu yaşlannda. İkisi ise 50-55 yaşlan
arasında.
Dördü PKK, biri TİKKO davalarından ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezasına çarptmlmışlar.
Hepsi ayn hücrelerde kalıyor.
Pazartesi, çarşamba, cuma günleri öğleden evvel birer saat bir
araya gelebiliyorlar.
Salı ve cuma günleri birer saat birlikte spor yapma imkânlan
var.
Genellikle voleybol ve futbol oynuyorlar.
Avukatlannın dediğine göre, "Maçlan hep Öcalan'ın takımı
kazanıyor."
HANGİ GAZETELERİ OKUYOR
Öteki 4 mahkûmun televizyon seyretme imkânı var.
10-12 kanalı izleyebiliyorlar.
Ancak Öcalan'a henüz televizyon verilmemiş. Sadece radyo dinleme
hakkı var.
Öcalan "Taraf", "Hürriyet", "Milliyet", "Radikal" gazetelerini
düzenli okuyormuş.
Öteki mahkûmlar da öteki gazeteleri okuyormuş. Haftada üç gün bir
araya gelince, birbirlerine öteki gazetelerde yazılanlarla ilgili
bilgi aktarıyorlarmış.
Avukatian ile görüşmeleri bir salonda masa etrafında
yapılıyormuş.
Masanın etrafında bir de devlet yetkilisi bulunuyormuş.
Konuşma sesli olarak kayda alınıyormuş. Avukatlann önüne de not
almalan için bir kâğıt konuyormuş.
Ancak tuttukları notları dışan çıkaramıyorlarmış.
Bu notlar bir ay sonra kendilerine iade ediliyormuş.
Görüşmelere katılan resmi görevli ise her defasında 8-10 sayfa not
tutuyormuş.
DEVLET ADINA KİM GÖRÜŞÜYOR
Meselenin en can alıcı noktasına gelince.
"Devlet"in Öcalan'la görüştüğü artık resmen biliniyor.
Ama "Devlet" adına kimler görüşüyor? Eskiden olduğu gibi sadece MİT
mi?
Öcalan bu konuda avukatlanna çok açık bilgi vermiyormuş. Ancak
onlann edindiği izlenim şu: "Devlet adına karma bir ekip
görüşmelere katılıyor." Bunlann içinde asker de var mı?
Onlann edindiği izlenime bakılırsa "Evet var".
Bu görüşmeler düzenli olarak sürdürülüyor.
Peki Öcalan gerçekten ne istiyor?
Ben onun adına yazılanlara bakıyorum, doğrusu ne istediğini tam
olarak anlayamıyorum.
ÖCALAN MASAYA NE
KOYDU?
OKUMAK İÇİN İKİNCİ SAYFAYA
GEÇİNİZ
Avukatları isteklerini şöyle sıralıyor: B Hakikatleri araştırma
komisyonu kurulsun.
Parlamento banş karan alsın.
Demokratik özerklik konusu masaya konsun.
Bunlann hepsi genel konular.
Öcalan geçen yıl bir "demokratik açılım" planı açıklayacağını
duyurmuş ama bunu açıklamamıştı.
167 SAYFALIK BELGE NE OLDU
Avukatlarından biri buna şu cevabı verdi: "Aslında 167 sayfalık bir
plan yaptı. Bunu devlete verdi. Ancak bize verilmedi. AİHM (Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi) bu metnin kasım ayına kadar kendisine
iletilmesini istemişti. Ancak Türkiye metni oraya da göndermedi.
Bize gelen bilgiye göre, Türkiye ocak ayma kadar süre istemiş.
Galiba 5 Ocak'tan önce gönderecekmiş." Devlet bunu niye
açıklamıyor?
Avukatlarının ortak görüşü şu: "Herhalde devlet bu planı, kendisi
açısından kabul edilemez buldu." Dikkat ettiyseniz, bütün
konuşmalarda hep "devlet" kavramı geçiyor.
AK Parti hükümetinden hiç söz edilmiyor.
Anladığım kadarı ile AK Parti bu konuda işi soyut bir "devlet"
kavramı üzerine yıkıp, kendisi sorumluluk almıyor.
Benim görüşüm de şu: Bu konuda siyasi bir liderlik cesareti
gösterilmezse sorun nasıl çözülecek?
Hele hele geçmişte "devlet" adına iş yapan insanlann bugün
mahkemelerde süründüğü göz önüne alınırsa, kim bunun altına elini
koyabilir?
TÜRKİYE MESELESİNİ KONUŞ MESAJI
Avukatlannın ağzından işittiğim en önemli söz ise şu oldu: "Öcalan,
sorunun çözüm sürecinde, Türkiye'nin hassasiyetinin dikkate
alınması gerektiğini" söylüyormuş.
Demokratik özerklik meselesinin de etnik temelde bir çözüm olarak
sunulmaması gerektiğini ısrarla söylüyormuş.
Hatta BDP'li milletvekillerinin Meclis'te Türkiye'nin genel
meselelerinde de söz alıp görüşlerini aktarmalannı istiyormuş.
Onlar açıkça söylemediler ama aldığım hava şu: "Habur olayının iyi
yönetilmediğini düşünüyorlar." Öteki meseleler de Habur gibi iyi
yönetilmezse Kürt sorununun yanında bir "Türk sorunu"nun da
çıkabileceğinden endişe duyuyorlar.
HAZİRAN ÖNCESİ NE OLABİLİR
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim.
Avukatian, haziran ayına kadar sürecek "eylemsizlik" kararının iyi
değerlendirilmesi için gazetecilerle görüşüyorlar.
Görüştükleri gazetecilerin adlannı Öcalan mı verdi, kendileri mi
belirledi sormadım.
Onlar da seçim sürecinde bazı şeylerin yapılamayacağını
biliyorlar.
Ama mesela "Hakikatlerin araştırılması kurulunun" hemen
oluşturulabileceğini düşünüyorlar.
Öcalan'ın avukatian ile yaptığım görüşmenin zabıtları bunlar.
Bir de off the record bölümü var ki, çok ilginç. Ama onu
yazamıyorum.