Herkes bir şeyler söylüyor
hakkında…
Kimi yere göğe
sığdıramıyor, kimi yerin yedi kat dibine sokuyor…
Avrupa Futbol Şampiyonası
başladığından beri herkes teknik direktör, herkes takımda kimler
yer almalı, kim kadroya dâhil edilmemeli biliyor, bir tek Fatih
Terim bilmiyor!
Maç kaybetmenin tek
sorumlusu olarak o gösteriliyor, hedef tahtası
yapılıyor…
Tamam, o teknik direktör
ama sahada 11 futbolcu var. Kimse bunu düşünmüyor…
Çek maçının 75. dakikasına
kadar herkes ona, “bitti artık imparatorluğun” diye bağırıp
çağırırken, oyun taktiği, oyunculara aşıladığı kazanma azmi ve
tabii ki oyuncuları sayesinde küllerinden yeniden
doğuyor…
Yeniden “imparator”
oluyor…
O, maç sırasında, diğer
teknik direktörlere benzemiyor…
Sahanın kenarında en az
futbolcular kadar kilometre yapıyor, en az onlar kadar ter
döküyor…
Galibiyet sonrası ne
sevincini saklıyor, ne de gözyaşlarını…
Hata sonrası sinirini
saklamadığı gibi…
Son maç…
Maç kötü başlıyor, meşin
yuvarlak tam iki kez Volkan"ı geçiyor…
Herkes Fatih Terim"e
söyleniyor da söyleniyor…
Ve sonra sahaya, hocaları
Fatih Terim olan "Çılgın Türkler"in takım ruhu giriyor…
Goller arka arkaya
atılıyor, galibiyet geliyor…
Ertesi günün, Fatih
Hoca"yı 12 den vuracak, manşetleri hafızalarda hazırlanırken birden
tam tersi manşetler yazılmaya başlanıyor kafalarda…
—Zaten, önceki maçlar
sonrasında yine teknik direktörlüğe soyunan herkes Fatih Terim"e
yükleniyor.-
E Fatih Hoca da tüm
bunlara haklı olarak sinirleniyor…
O da basın toplantısında
konunun muhataplarına şöyle cevap veriyor:
“ Ben bu işi biliyorum. Bu
yüzden siz orada oturuyorsunuz, ben burada.”
Karışmayın işime demeye
getiriyor…
E haklı adam…
Karışmayın…
Kimse durup dururken
“imparator” olmuyor…