Herkes onu bu fotoğrafla hatırlıyor. Devrimin ve sosyalizmin öncüsü olarak bilinen Che Guevara'nın bu pozu, 20. yüzyılın sembolü ve dünya üzerindeki en ünlü fotoğraf. Başkaldırıyla, devrimle ve değişimle özdeşleşen Che Guevara, kimilerine göre imkansızı isteyen bir hayalci, kimilerine göre ise idealleri uğruna her şeyden vazgeçen bir realist... "Gerçekçi olalım, imkansızı isteyelim" sözünün sahibi, Arjantinli idealist doktor, fotoğrafçı, devrimci, asker, devlet adamı Che Guevara... Yüzyılın en önemli devrimlerinden sayılan Küba devriminin baş aktörlerinden Che Guevara, tam 82 yıl önce bugün doğdu. Ölümünün üzerinden 43 sene geçmesine rağmen, o hala idealleri ve sözleri ile birçok insanın idolü... Dünyaya hakim olan emperyalist ve kapitalist rejime karşı çıkarak, kimilerine göre cesur; kimilerine göre ise mantıksız olan yeni bir düzen kurdu, Fidel Kastro'nun öncü komutanı Che. Halen komünist rejimle yönetilen ve kapitalizme meydan okuyan Küba'nın bugünlere gelmesinde en etkili isimlerden biri ve birçok insan için bir ikon o... Guevara'yı en iyi anlatan söz belki de "Dizlerimin üstünde yaşamaktansa, ayaklarımın üstünde ölmeyi tercih ederim," sözü. Çünkü gerçek mesleği doktorluk olan bu devrimcinin hayatı çocukluğundan itibaren başlayan yılmaz mücadelelerle dolu. Arjantin'in Rosario şehrinde devrimci bir ailenin çocuğu olarak doğan Che, iki yaşından itibaren astım hastalığı ile boğuştu. Yağmur ormanlarında geçen gerilla hayatında başına dert olan hastalık, onu hiçbir zaman yıldırmadı. Hayatı birçok filme konu oldu, sözleri şarkılara ilham verdi Guevara'nın. "Hasta siempre" isimli sözü ve müzigi Carlos Pueblaya ait şarkı onun anısına yazıldı. Sonsuza dek anlamına gelen "hasta siempre" şarkısı devrimle özdeşleşti. "Devrim aşkıyla yanan yüreğin/ götürür yeni bir hedefe seni/ orda bekler hep birileri/ kurtarsın diye güçlü ellerin; yolundayız hiç durmadan/ birleşmiş seni izliyoruz/ Fidel'le birlikte bak söylüyoruz: sonsuza dek ey kumandan!" sözleri ile sosyalist ve devrimci ruhun marşı haline gelmiştir bu şarkı. 2004 yapımı "Motosiklet Günlükleri" filmi ise, tıp öğrenimine ara verip Latin Amerika'da çıktığı uzun yolculukları ve maceracı ruhunu anlatır. Eski arkadaşı biyokimyager Alberto Granado'nun önerisi üzerine çıktığı bu yolculuk sırasında kitlelerin yoksulluğunu, ezilmişliğini, baskıyı ve güçsüzlükleri yakından gözlemler. Marksizm’den etkilenen Guevara, Latin Amerika’daki ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin tek çözümünün devrim olduğu sonucuna varır. Yolculukları, Latin Amerika’ya ayrı uluslardan oluşan bir karma yapı olarak değil de kurtuluşu ancak kıta çapında bir strateji ile gerçekleşebilecek tek bir vücut olarak bakmasını sağlar. Sınırları olmayan ve tek bir ‘’mestizo’’ (Avrupalı ve yerli melezi) kültür ile bağlanmış birleşik İber-Amerika kurabilmeyi hayal etmeye başladı. Bu düşünce, sonraki devrimci eylemlerinde öne çıkacaktı. Bir yıldan fazla bir süre dolaştıktan sonra Arjantin’e döner dönmez, Güney ve Orta Amerika’da kaldığı yerden gezilerine devam edebilmek için tıp öğrenimini hızla bitirdi. Daha sonra bir arkadaşıyla birlikte Arbenz hükümetine destek olmak için Guatemala'ya gitti ve burada evlendi. 1954'te Arbenz hükümetinin ABD destekli bir darbeyle düşmesiyle birlikte Meksika'ya gitti. 1956'da Meksika'da Fidel Castro'yla tanıştı ve Küba devrimine katılmaya karar verdi. "Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi..." sözünü işte tam da Küba devrimi için Fidel Castro ile birlikte savaşırken söyledi. 1956'nın Aralık ayında Che, Fidel ve 83 arkadaşıyla birlikte Küba'ya gitti ve Sierra'larda gerilla savaşı başladı. Gerilla birliği içerisinde gerek politik, gerek askeri yetkinliğiyle öne çıktı ve önemli sorumluluklar üstlendi. Küba devriminin başarıya ulaşması için sonsuz emek verdi Che. DEVRİM ZAFERLE SONUÇLANDI Aralık 1958'de Che'nin komutanlığını yaptığı gerilla birliği Las Villas'a yürüdü. Burada Kübalı diktatör Batista ordusunu yenerek Santa Clara'ya gitti. 2 Ocak 1959'da gerilla birliklerinin Havana'ya girmesiyle devrim zaferle sonuçlandı. Devrimden kısa bir süre sonra Küba vatandaşlığına kabul edildi. Devrimden sonra da dış siyasetten, ekonomiye, Maliye'den, Sanayi Bakanlığı'na çeşitli üst düzey görevlerde bulundu. Avrupa, Asya, Afrika ülkelerini kapsayan bir gezi yaparak onlardan maddi-manevi destek aldı. ABD emperyalizminin Küba'ya uygulamaya çalıştığı ambargoyu etkisizleştirdi. 1965 yılına kadar Küba'daki görevlerini sürdürdü. ‘65'in Eylül'ünde Küba'daki tüm görevlerinden ve Küba vatandaşlığından ayrıldığını bildirdi. Vietnam, Kongo, Latin Amerika ülkelerinin çeşitli yerlerini dolaştı. Guevara'nın Küba'dan ayrıldığı bu dönemde kayboluşuyla ilgili olarak soru işaretleri ve yapılan spekülasyonlar arttı. Tüm bunların baskısıyla Castro, 16 Haziran 1965'te yaptığı açıklamada Guevara'nın bilgisi dışında nerede olduğu konusunda yorum yapılamayacağını söyledi. Aynı yılın 3 Ekim'inde Castro, Guevara'nın kendisine yazdığı tarihsiz mektubu açıkladı. Mektupta Guevara, Küba devrimine bağlı olduğunu ancak yabancı topraklarda savaşmak için Küba'dan ayrılma niyetini bildiriyordu. Dünyadaki diğer ulusların kendisini devrim için savaşmak üzere çağırdıklarını belirten Guevara, ayrıca hükümet, parti ve ordu içindeki tüm görevlerinden istifa ettiğini ve Küba vatandaşlığından vazgeçtiğini de mektubuna eklemişti. "VUR KORKAK HERİF" "Vur, korkak herif, sonuçta sadece bir adam öldüreceksin." işte ölmeden önce katiline söyledi bu sözleri cesur devrimci. 1966 yılında Bolivya'ya gittiği sırada öldürüldü Che. Bir köyde halka açık bir konuşma yaptıktan sonra, köy muhtarının birliği ihbar etmesiyle 8 Ekim 1967'de El Yuro'da yüzlerce asker tarafından çevrildi. Bacaklarından yaralanan Che tutsak düştü. Higueras köyünün okuluna götürüldü ve sorguya çekildi. Hiçbir soruya cevap vermedi. Ve 9 Ekim'de Bolivya Cumhurbaşkanı'nın emriyle katledildi. Guevara'yı ve Bolivya'daki faaliyetlerini yakın takibe alan kişi Félix Rodríguez adındaki CIA ajanıydı. Rodriguez, Guevara'nın saatini ve diğer kişisel eşyalarını almıştı ve sonraki yıllarda bunları röportaj yaptığı gazetecilere gösterdi. Bu eşyaların bir kısmı halen CIA'de sergilenmektedir. Guevara'nın öldüğünü 15 Ekim'de tüm Küba'ya duyuran Fidel Castro, ülkesinde üç günlük yas ilan etti. 7 yılında Guevara'nın elleri olmayan cesedinden kalan kemikler bir uçak pistinin altından kazılarak çıkarıldı, DNA testiyle kimliği tespit edilerek Küba'ya geri getirildi. 17 Ekim 1997'de cesedinden kalanlar, Bolivya'daki harekatta birlikte savaştığı 6 askerle birlikte, Küba Devrimi'ni gerçekleştirdiği Santa Clara'da özel olarak hazırlanmış anıt mezara askeri törenle gömüldü.