’’IMF’ye 5 milyar dolar verebiliriz’’
Abone olKalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin IMF’ye olan kredi borcunun bugün sıfırlanmasına ilişkin, "IMF’den borç alan değil IMF’ye kaynak ...
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin IMF’ye olan kredi
borcunun bugün sıfırlanmasına ilişkin, "IMF’den borç alan değil
IMF’ye kaynak kullandıran bir ülke haline gelmiş durumdayız. Bundan
sonraki süreçte IMF’ye 5 milyar dolarlık bir kaynak sunmamız söz
konusu" dedi.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Sheraton Otel’de düzenlenen ’İSEDAK
İzleme Komitesi 29. Toplantısı’na katıldı. Yılmaz, yaptığı
konuşmada, Türkiye’nin IMF’ye olan kredi borcunun bugün
sıfırlanmasına ilişkin, "Ekonomik olarak tarihi bir günün
yaşanıyor. IMF’ye olan borcumuzun son taksitini bugün ödemiş
bulunuyoruz. Türkiye, uzun yıllardır IMF’yle ilişki içindeydi ama
bundan sonra bu ilişkisini farklı bir şekilde devam ettirecek.
IMF’den borç alan değil IMF’ye kaynak kullandıran bir ülke haline
gelmiş durumdayız. Bundan sonraki süreçte IMF’ye 5 milyar dolarlık
bir kaynak sunmamız söz konusu. Ayrıca karar alma süreçlerinde de
daha etkili bir şekilde yer alacağız" dedi.
Etkilerini dünya çapında hissettiren küresel krizin ardından dünya
ekonomisinin nispeten bir toparlanma eğilimine girdiğine dikkati
çeken Yılmaz, gelişmiş ülkelerin düşük büyüme performansının Avrupa
bölgesinde sürmekte olan finansal riskler ve dünyanın değişik
bölgelerinde cereyan eden afetlerin küresel belirsizlik ortamının
sürmesine neden olduğunu ifade etti. Yılmaz, tüm bunlara rağmen son
yıllarda gelişmekte olan ülkelerin, özellikle yükselen ekonomilerin
küresel ekonomideki payındaki artış eğiliminin devam ettiğini
bildirdi.
"GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER, DÜNYA EKONOMİSİNİN ’İTİCİ GÜCÜ’ OLMA
YOLUNDA HIZLA İLERLEMEKTEDİR"
Dünya ekonomisinde gelişmekte olan ülkelerin paylarının her geçen
yıl arttığını anlatan Yılmaz, "Bu bağlamda, 2001 ve 2011 yılları
arasında gelişmiş ekonomiler Gayri Safi Yurtiçi Hasıla oranlarını
yaklaşık olarak ikiye katlamışken, gelişmekte olan ülkeler bu oranı
takriben dört katına çıkarmışlardır. Dünya ekonomisindeki bu eksen
kayması doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının dağılımını da
etkilemiştir. UNCTAD’ın verilerine göre, 2007 yılı itibariyle
gelişmekte olan ekonomiler dünyadaki toplam doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarının yaklaşık olarak yüzde 29’unu çekerken, bu
oran 2011 yılında yüzde 45 civarına çıkmıştır. Gelişmekte olan
ülkeler dünya ekonomisinin itici gücü olma yolunda hızla
ilerlemektedir. Bununla birlikte, gelişmekte olan ülkeler grubu iç
dinamikler açısından oldukça heterojen bir yapıya sahiptir. Önemli
sayıda gelişmekte olan ülke, bilhassa en az gelişmiş ülkeler,
ağırlıklı olarak hammadde veya sınırlı sayıda tarım ürününe dayanan
ihracatları ile kırılgan bir yapı arz etmekte olup ekonomik
etkinlik, fakirlikle mücadele ve gıda güvenliği gibi önemli
alanlarda istenen ivmeyi henüz yakalayamamışlardır" diye
konuştu.
İSEDAK ülkelerinin grup olarak dünya yüz ölçümünün 6’da 1’ini ve
nüfusunun 5’te 1’ini oluşturmasına rağmen, ulaşılan ticaret
hacminin potansiyeli yansıtmaktan henüz uzak olduğunu söyleyen
Yılmaz, bununla birlikte, 1999 ile 2008 arasındaki dönemde İSEDAK
ülkelerinde ortalama ticaret artışının, dünya ortalamalarından daha
yüksek düzeylerde gerçekleştiğini dile getirdi.
(İHA)