IMF’ye karşı Dünya Bankası ve TÜSİAD
Abone olTÜSİAD ile Dünya Bankası’nın büyümeyi istikrarın önüne koyan yaklaşımları ile MF’yi önümüzdeki günlerde zorlayacağa benziyor.
Dünya Bankası’nın temsilcisinin , IMF’nin Türkiye programı
çerçevesinde düzenlenen 2003 Bütçesini eleştirmesi ve kredi ile
desteklemeyeceklerini bildirmesi, birçok kişinin ezberini bozdu...
Ne demek oluyordu bu? IMF ile Dünya Bankası, bu ikiz kardeş, nasıl
görüş ayrılığına düşüyorlardı? Hayatı siyah-beyaz darlığı ve
sığlığında algılayanlar tahlili yapıştırdı: ABD, tezkere için bu
kez de Dünya Bankası’nı sopa gibi kullanıyordu. DB, yoksulluğu
bahane ederek kredi vermem demişti!… Maksat bahane bulmak değil mi?
Yarın da kaşının üstünde gözün var, der, kredi kullandırmaz!… Ne
kadar kolay, değil mi? Böylece tahlil edersin ve rahatlarsın!..
Keşke o kadar kolay ve basit olsaydı sosyal olguları anlamak.
Komplo teorileri ile herşeyi bir güzel anlar ve hallederdik… Tabii
ki, IMF ve DB ikiz kardeş ve tabii ki ABD’nin herkesten çok bu
kuruluşlar üstünde etkisi var. Ama, bu, onları istediği zaman bir
sopa gibi kullandığı anlamını taşımaz. Bu kullanma da bir yere
kadardır. Hele ki bu son tartışmada, içine düşülen görüş
ayrılığının nedeni başka yerlerde gizlidir. O nedeni anlamak için
bu iki kuruluşun misyonlarını ve sonra da Türkiye ekonomisinde
varılan son durağı iyi tahlil etmek gerek. IMF VE DB’NIN MİSYONU
IMF, misyon olarak ülkelerin ödemeler dengesi problemi ve
istikrarla ilgilenir. Açıkları daraltır, dengeye getirtir,
borçların sürdürülebilir olması için kemer sıktırır. Bununla ilgili
standart reçeteleri vardır. Büyümeymiş, işsizlikmiş, gelir
uçurumuymuş, bunları umursamaz.. Aslolan dengeyi bulmaktır… Dünya
Bankası ise, misyon olarak dünya kapitalizminin uluslararası
çerçevede yeniden üretimi ile ilgilidir. Büyüme, sektörel
uzmanlaşma, bölüşüm gibi konular DB’nin ilgi alanındadır. Bir
benzetme yapmak gerekirse, IMF, gereğinde ineği bir deri bir kemik
bırakacak ve sütten kesecek kadar, istikrar istikrar diye
bastırırken, Dünya Bankası, ineği süt verir halde tutmaya çaba
gösterir. Bu konuda çatışmaları da ilk değildir. Türkiye
ekonomisinin vardığı nokta malum. IMF, sıktıkça sıkıyor; ‘borçları
çevirebilmek için, faiz dışı fazlanızı milli gelirin yüzde 6.5’ine
çıkaracak kadar kemer sıkın’ diye tutturuyor ve bunu da uzattıkça
uzatıyor. Ama bu politika, ineği bir deri bir kemik bıraktığı gibi,
isyan noktasına yaklaştırıyor. İşte burada devreye DB giriyor ve
‘bu kadar uzun boylu değil, bu inek süt veremez duruma geldikten
sonra, ne yapayım istikrarı’ diyor... CHHIBBER, REUTERS’A KONUŞTU
Reuters’e bir açıklama yapan Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay
Chhibber, Meclis’te görüşülmekte olan 2003 yılı bütçe tasarısını,
‘çiftçilerle orta sınıfa zarar vereceği ve büyümeyi olumsuz
etkileyeceği’ gerekçesiyle, desteklemeyeceklerini söylemiş. IMF
Heyeti ise özellikle faiz dışı fazla (FDF) hedefinin
gerçekleşmesini garantiye alan bütçeye onay vermişti. Bilindiği
gibi özellikle faiz dışı fazla hedefinin gerçekleşmesi konusundaki
uzun tartışmalardan sonra hükümet, 15.8 katrilyonluk bir kemer
sıkma paketi açıklamış, bu paketi içeren bütçe de IMF’nin desteğini
almıştı. Büyümeyi kulak ardı eden IMF politikası, bölüşüm
ilişkilerini de tehlikeli boyutlara itiyor ve DB, misyonu gereği
“bu kadar da değil diyor ve büyümeden yana tavır koyuyor. Hatta
isim vererek AKP’yi eleştiriyor, şöyle şeyler yazıyor Temsilci, “Bu
destekleyebileceğimiz bir bütçe değil. Şaşırtıcı olan, sosyal
adalet programı olan AKP’nin böyle bir bütçe ile gelmesi. 31 Mart’a
kadar anlaşamazsak, 1 milyar 375 milyon dolarlık kredi tehlikeye
girer.” TÜSİAD DB DOĞRULTUSUNDA... Bu arada bir ilginç gelişme daha
oluyor. TÜSİAD da DB doğrultusunda tavır geliştirmeye başlıyor.
IMF’nin en çok üzerinde durduğu Faiz Dışı Fazla (FDF) hedefinde,
uzun yıllar yüksek oranlı hedeflerin yatırım davranışlarını
körelttiğini ve son 10 yılda özel sektör yatırımlarının büyümeye
katkısını yüzde 75 azalttığını belirten TÜSİAD Ankara Temsilcisi
Zafer Yavan, hedefin aşağı çekilmesinden başka bir seçenek
olmadığını söylüyor. Reuters’e yazdığı makalede, IMF programının
2006’ya kadar uzatılmasının, yüzde 6.5’lik FDF hedefinin korunması
ve dezenflasyona devam edilmesinin tartışıldığı şu günlerde konunun
önem kazandığını belirten TÜSİAD Temsilcisi, şu görüşleri savunmuş:
“FDF, 1-2 yıl uygulanabilen daraltıcı bir maliye politikasıdır.
Türkiye bu çerçevenin dışına çıktı. Bilinçsizce uyum programları
içine itilen siyasi otorite, faiz dışı fazla politikasına devam
etmekte, yatırımcı davranışlarında kalıcı hasarlara neden
olmaktadır.” Yavan, son 10 yıldır ortalama yıllık 5 milyar dolar
faiz dışı fazla verilmesine karşın borç stoku göstergelerinde
hiçbir düzelme olmadığına dikkat çekmiş. FDF’nin, hedef oranın çok
daha altında belirlenmesi ve bunun vergi reformu ile desteklenmesi
gerektiğini belirten Yavan, şunları savunmuş yazısında, “KDV
oranlarını yarı yarıya indirmeye kadar birçok seçenek
değerlendirilmeli. Enflasyona/dezenflasyona yönelik politika sürece
pasif olarak uyum sağlamalı. Bu seçenek dezenflasyon sürecini biraz
yavaşlatsa da başka bir seçenek yok. Büyüme perspektifi yakalamanın
başkaca bir yolu mevcut değildir. Ya stok - GSMH oranı makul bir
düzeye ininceye kadar dezenflasyonda çok aktif olunmamalı, ya da
dezenflasyon tamamlanıncaya kadar stok - GSMH oranında çok iddialı
düşüşler hedeflenmemeli...” Yavan, yüzde 5 - 6 büyüme hedefini de
‘nasıl belirlendiği belli olmayan ironik’ bir hedef olarak
değerlendirerek, buna ulaşmaya çalışmanın 2006’ya kadar büyüme
ortalamasını yüzde 2.5’e çekeceğini belirtmiş. TÜSİAD Temsilcisinin
Reuters’e bu yazıyı yönetim kurulunun bilgisi dışında yazmış olması
düşünülemeyeceğine göre, TÜSİAD ile DB’nin büyümeyi istikrarın ve
anti-enflasyonist programların önüne koyan yaklaşımlarda
yakınlaştıklarını ve IMF’yi bu konuda önümüzdeki günlerde
zorlayacaklarnı söylememiz mümkün. Kaynak : NTV MSNBC