IMF’den seçim uyarısı
Abone olIMF, yetkililerin istikrar programına sıkı bir şekilde sarılmaları gerektiğini bildirdi.
IMF, Türkiye’de piyasaya güvenin korunmasını ve ekonomik
gelişmeyi sağlamaya yardımcı olması için yetkililerin istikrar
programına sıkı bir şekilde sarılmaları gerektiğini bildirdi. IMF
seçim yılında maliye politikasının disiplinli bir şekilde
uygulanmasının piyasa güveninin desteklenmesi açısından kritik
önemde olduğunu belirtti. IMF’nin Beşinci Gözden Geçirme sonrasında
hazırladığı, Niyet Mektubu dahil gözden geçirme sürecinde yapılan
tüm görüşmelerin, verilen taahhütlerin, öngörü ve tavsiyelerin yer
aldığı uzman raporu açıklandı. 96 sayfalık raporda hükümet ve
ekonomi bürokrasisi için ‘Yetkililerin iddialı istikrar
programlarına sıkı bir şekilde sarılmaları, piyasa güveninin
korunmasına ve ekonomik gelişmeye yardımcı olması açısından
kritiktir’ denildi. Bu öneri raporda üç başlık altında şöyle
açıldı:
SINIRLI HARCAMAYA GİDİLMELİ
“Maliye politikasının disiplinli bir şekilde uygulanması, bir seçim
yılında piyasa güvenini desteklemek için kritik önem taşımaktadır.
Bu aynı zamanda enflasyonun, reel faiz oranlarının ve cari işlem
açığının düşürülmesine de yardımcı olacaktır. Bu amaçla, sınırlı
harcamaya gidilmesi ve geçici vergi kesintilerinden sakınmak
önemlidir. Sıkı para politikası ve piyasalarla etkin bir şekilde
bağlantı kurulması, enflasyonun orta vadeli hedefler açısından geri
çekilmesi açısından yaşamsaldır. Özellikle enflasyon hakkında
gelecekteki olası ‘kötü haberler’ faiz oranlarını
sıçratacaktır.”
SİYASİ GERGİNLİKLERİN ETKİSİ
IMF Beşinci Gözden Geçirme Uzman Raporu’nda Türkiye’de yaşanan
cumhurbaşkanlığı krizi ve ekonomide yol açtığı gelişmelere isim
vermeden değinildi. Raporda şöyle denildi: “Yükselen ekonomik ve
siyasi gerginlikler, Türkiye’yi piyasa duyarlılığında ani
yükselişlere maruz bırakmaktadır. Enflasyon ve cari işlemler, her
ikisinin de gelecek yıl daha iyi hale gelmesi umulsa bile, olumsuz
görünüm arzetmiştir. Harcama artışları ve kamuda cömert ücret
artışı bu anlamda yararsız olmuştur. Yüksek cari işlem açığı, devam
eden yüksek borç oranı, bono ve para piyasalarında yerleşik
olmayanlar tarafından yapılan büyük ‘sıcak para’ yatırımları ve
daha az teşvik edici siyasi ortam, Türkiye’yi sermaye girişlerinin
aniden durması itibarıyla hassas hale getirir.”