IMF Türkiye'yi kutladı
Abone olIMF'nin merakla beklenen raporu açıklandı. Kuruluş, ekonominin on yıllardır yaşanan en iyi düzeyde olduğunu belirtti, cari açık ve borç düzeyinin risklerine dikkat çekti.
IMF mevzuatının 4. maddesi çerçevesinde bütün üye ülkelere
uygulandığı gibi Türkiye'nin genel ekonomik durumunun IMF İcra
Direktörleri Kurulu'nca 30 Temmuz tarihinde ele alınmasının
ardından hazırlanan rapor, Fon tarafından yayınlandı. Raporda, Türk
hükümetinin uyguladığı mali politikalar ve enflasyonun düşürülmesi
çabaları övülerek, bu yılki yüzde 12'lik enflasyon hedefine
ulaşılmasının ve büyüme oranının yüzde 5'i aşmasının beklendiği
vurgulandı. Ankara'nın sıkı mali politikaları sayesinde faiz dışı
bütçe fazlası hedefinin aşıldığına dikkat çekilirken, Türkiye'nin
cari açık konusunu yakından izlemesi tavsiye edildi. Raporun bu
bölümünde ''IMF İcra Direktörleri, hükümeti, yurt içi talebin güçlü
olmaya devam etmesi durumunda mali politikayı daha sıkılaştırmaya
hazır olmaya ve en azından cari açığa ilişkin görünümün istikrara
kavuşmasına kadar bu yılki mali performans fazlasını tasarruf
etmeye davet ettiler'' denildi. Raporun borçlara ilişkin bölümünde
de ''kamu borcunun boyutu, vade süresinin kısalığı ve yüksek döviz
oranı Türkiye'yi döviz ve faiz şoklarına açık hale getirmektedir''
ifadesi kullanıldı. Raporda, kamu harcamalarında büyük artışa
gidilmemesi, sosyal güvenlik ve vergi reformlarının tamamlanması
çağrısında bulunuldu. Raporda, orta vadede Türk yetkililerin
önündeki en zorlu meselenin, sürdürülebilir büyüme ve düşük
enflasyon hedefine yönelik politikaların uygulanması olduğu
belirtilirken, ''Ancak mecliste güçlü bir çoğunluğa sahip olması ve
3 yıl daha seçimlere ihtiyaç olmamasından dolayı hükümetin önünde
zorlu yapısal reformları uygulamak için görülmemiş bir fırsat
bulunuyor'' denildi. ETKİLİ TOPARLANMA Raporun giriş bölümünde,
2000 ve 2001 yılı krizlerinin yıkıcı etkilerine işaret edildikten
sonra, bunların ardından sağlanan güçlü çabalar sayesinde hızlı ve
etkili bir toparlanma elde edildiği kaydedilerek, ''2003 yılında
yüzde 6'yı aşan yüksek faiz dışı bütçe fazlası, kamu borcunun
sürdürülebilir ve azalan bir yönde tutulmasına katkıda bulundu.
Borcun GSMH'ye oranı 2003'te yüzde 70'e indi ve piyasalarda
Türkiye'nin borcuna ilişkin riskler önemli ölçüde azaldı. Dalgalı
kur rejimine bağlı olarak sıkı bir para politikasına bağlı
kalınması, Merkez Bankası'nın güvenilirliğinin tesisine yardım etti
ve güvenin yeniden sağlanmasıyla birlikte, reel faiz oranlarında
dramatik bir düşüş elde edilmesini hızlandırdı. Bu ortamda GSYH
2002'de yüzde 8 ve 2003'te yüzde 6 oranında büyüdü. 2004'te de bu
büyümenin en az yüzde 5 olması tahmin ediliyor. Aynı zamanda on
yıllardır en düşük orana inen enflasyon, bu yılki yüzde 12'lik
hedefi tutturma yönünde ilerliyor'' ifadeleri kullanıldı. RİSKLER
IMF'nin dördüncü madde çerçevesinde yayınladığı değerlendirme
raporunda, bütün bu olumlu gelişmelere karşın Türk ekonomisinin
halen bazı risklerle karşı karşıya olduğu belirtilerek, şöyle
denildi: ''Yurt içi talep hızla artmaya başladı ve sonuç olarak
cari açık genişliyor. Kamu borçlarının yüksek boyutu, vadelerin
kısalığı ve döviz kompozisyonu ayrıca önemli bir zafiyet kaynağı.
Orta vadede hükümetin esas sınavı, sürdürülebilir büyüme ve düşük
enflasyon hedeflerine ulaşılmasını sağlayacak politikaların
uygulanmasıdır. Hükümetin mecliste güçlü bir çoğunluğa sahip olması
ve 3 yıl daha yeni seçimlere gerek bulunmaması bu başarıya ulaşmak
için gereken zorlu yapısal reformların uygulanması için görülmemiş
bir fırsat yaratıyor'' denildi. Raporun, İcra Direktörleri
Kurulu'nun değerlendirmesi başlıklı bölümünde de şu ifadelere yer
verildi: ''İcra Direktörleri Kurulu, makro ekonomik koşulların on
yıllardır en iyi olduğu bir ortamda hükümeti, bu çarpıcı ekonomik
performans için kutluyor. Direktörler, hükümetin enflasyonun
indirilmesi ve hızlı borç düşürülmesi yönündeki stratejisinin de
çarpıcı sonuçlar verdiğine işaret etmekten özellikle memnuniyet
duydu. Sürdürülebilir ve hızlı bir büyüme sağlanırken, enflasyon da
dramatik bir şekilde tek haneli rakamlara indirildi. Yüksek faiz
dışı bütçe fazlaları, kamu borcu oranının düşmesine ve piyasa
güveninin yükselmesine yardım ederken reel faiz oranlarında büyük
bir düşüş de sağlandı. Türk Lirası'nda on yıllardır süren değer
kaybı durdurulurken şoklara karşı dayanıklılık büyük ölçüde
arttı.'' ASGARİ ÜCRETLERDEKİ ARTIŞ Raporda bu başarılara karşın
risklerin sürdüğüne işaret edilerek, borç durumunun Türkiye'yi
döviz ve faiz şoklarına açık hale getirdiği belirtildi. Raporda,
''Ayrıca bugüne kadar elde edilen başarıların sürdürülmesi ve güçlü
orta vadeli büyüme sağlanması için mali düzenlemelerin kalitesi
ilerletilmeli ve yapısal reform adımları hızlandırılmalı'' denildi.
CARİ AÇIK... Raporda, Cari açığa değinilirken de şu görüşlere yer
verildi: ''Kısa dönemli sınavlara ilişkin olarak İcra Direktörleri,
yurt içi talep büyümesinin olağanüstü güçlü olduğuna ve bunun cari
açığın genişlemesine katkıda bulunduğuna işaret ettiler.
Direktörler, hükümeti yurt içi talebin kısılması yönündeki
çabalarından dolayı kutladılar. Faiz dışı bütçe fazlası
hedeflerinin aşılması, belirli tüketici alımlarına yönelik vergi
teşviklerinin azaltılması ve devlet bankalarının verdiği kredilerin
kısılması sayesinde mali politika sıkı olmaya devam etti. Ancak bu
çabalara karşın İcra Direktörleri, cari açıktaki artışın dikkatle
izlenmesinin sürdürülmesine gerek gördüler. Bu çerçevede
Direktörler, yurt içi talebin güçlü olmayı sürdürmesi durumunda
mali politikaları daha da kısmaya hazır olmaya ve en azından cari
açığa ilişkin görünümün istikrar kazanmasına kadar, bu yılın mali
performans fazlasının tasarruf edilmesini önerdiler. Direktörler,
asgari ücretlerdeki tekrar edilen artışlardan üzüntü duydular,
ancak yurt içi talep baskılarının kontrol altında tutulmasına
yardım edecek şekilde hükümetin kamu sektöründeki maaşları kontrol
altında tutma yönündeki çabalarından dolayı memnuniyet duydular.''
ORTA VADELİ BEKLENTİLER Orta vadeli beklentiler ve politikalara
ilişkin olarak da raporda şöyle denildi: ''Direktörler, hükümeti,
gelecek yılın faiz dışı bütçe fazlası hedeflerinin düşürülmesi
yönündeki çağrılara karşı çıkmaya çağırdı. Çünkü bu yolla elde
edilecek yararlar, kısa vadede bile daha yüksek reel faiz oranları
yüzünden fazlasıyla kaybedilecek ve bu da büyümeyi yavaşlatacak.
Öngörülebilir orta vade çerçevesinde yüksek faiz dışı bütçe
fazlalarının sürdürülmesi, önümüzdeki yıllarda gelecek önemli
miktardaki kamu borcu ödemelerinin sağlanmasına yardım edecek ve
piyasa güveninin güçlendirilmesine katkıda bulunacak.'' Sosyal
güvenlik ve vergi alanında da reform gereğine işaret edilirken,
''reformlar, yüksek emeklilik primlerine karşın büyük bir açığa
sahip olan sosyal güvenlik sistemini ve vergi kaçırılmasıyla
mücadele edecek bir vergi idaresini kapsamalı. Cari harcamalardaki
yüksek artışlara karşı çıkılmalı. Bu yolla, kamu yatırımlarının
artırılması sağlanabilir'' denildi. Raporda, vergi reformunun
sistemi basitleştirecek ve vergi tabanını artıracak şekilde
yapılması önerildi. Borç konusunda da hükümetin planlarını birkaç
yıllık bir borç indirim planı çerçevesinde yapması tavsiye edildi.
HÜKÜMETE VE MERKEZ BANKASI'NA TEBRİK Raporda, hükümet ve Merkez
Bankası, enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesinden dolayı
tebrik edilirken ''Direktörler, enflasyonun düşük tutulması
hedefinin sağlanmasında Merkez Bankası'nın bağımsızlığının
korunmasının önemine işaret ettiler'' denildi. Finans sektöründeki
reformlar konusunda birçok başarıya imza atıldığına dikkat çekilen
raporda, bundan sonra gerçekleştirilmesi gereken reformlar arasında
yeni bir bankacılık yasasının kabulünün de yer aldığı belirtildi.
IMF raporunda, daha fazla doğrudan dış yatırım sağlanması ve yeni
işlerin ortaya çıkarılmasına yönelik olarak Direktörlerin,
hükümetin, yatırım ortamının ilerletilmesine bağlılığını
memnuniyetle karşıladığı kaydedildi. Raporun sonunda, ''Türkiye
tarihi bir fırsatla karşı karşıya. Direktörler, hükümeti,
sürdürülebilir büyüme sağlanması ve zafiyetlerin azaltılması
yönünde bu eşsiz fırsatı yakalamaya, mali, finansal ve yapısal
reformları sürdürmeye ve dolayısıyla Türkiye'yi Avrupa
ekonomileriyle tam bir uyum yönünde geri dönülmez bir yola güçlü
şekilde koymaya teşvik etti'' denildi.