IMF ile üç seçenek

Abone ol

Babacan, kendileri için asıl önemli konunun iç borçlar ve bunlar üzerindeki reel faizler olduğunu söyledi.

ARTIK SERBEST KUR REJİMİNE ALIŞALIM

Devlet Bakanı Ali Babacan, cari açıkla ilgili soruyu yanıtlarken, cari açığın yüzde 3 olarak belirlendiğini, bu yüzde 3'ün de finanse edilebilir olduğu ve bir risk teşkil etmediğini herkesin kabul ettiğine dikkati çekti. Babacan 'bu yüzde 3'ün tutmayacağı, daha yüksek bir rakamda gerçekleşeceği' yönünde beklenti oluşması halinde, o zaman da kur'un kendiliğinden hareketlenmesi gerektiğini söyledi. Babacan, şöyle dedi: ''Risk nedir biliyor musunuz?. Eğer cari açık büyüyorsa ve kur da düşmeye devam ediyorsa o zaman korkmaya başlamak lazım. Artık Türkiye ekonomisinin parametreleri oldukça şeffaf. Artık herkes neyin, nereye gittiğini gayet iyi biliyor. Ekonomi yönetiminde hangi noktada nasıl müdahale olur, hangi noktada nasıl müdahale olmaz bu çok açık. Buralarda temel değişiklikler olmaz. Serbest kur rejiminde temel değişiklikler olmaz. Tabii ki aşırı oynaklıklarda Merkez Bankası'nın müdahale hakkı mahfuzdur.'' Babacan, ''(Kur artıyor acaba bir kriz mi olur), böyle bir şey yok'' diye konuştu.

KUR RİSKİ ALMAYIN

Kurun artıp ineceğini ve dalgalanacağını belirten Babacan, serbest kur rejiminde devalüasyon olmayacağına ilişkin yaygın inancın da yanlış olduğunu söyledi. Şu anda ekonomiye bir müdahale olmadığı için devalüasyon olmayacağını belirten Bakan Babacan, kur ve Türk lirasının değer kaybedip kazanmasının, piyasa dengeleri içinde gerçekleştiğini bildirdi. Babacan, şöyle devam etti: 'Çok istikrarlı ekonomilerde bile, kurlar iner çıkar. Bu, doğal dalgalanmalardır. Önemli olan bu dalgalanmanın getireceği risklerden korunmaktır. Kur riski almamaktır. Müdahale edilecek noktalar sınırlı ve belli. Onun dışında bir müdahale kimse beklemesin.''

Devlet Bakanı Ali Babacan ilk defa kendi yönetimleri sırasında IMF ile yapılan bir anlaşmanın zamanında tamamlandığını, bundan sonra IMF ile hangi kurallar ve çerçeve içinde çalışacaklarının ise henüz belli olmadığını kaydetti. Babacan, CNNTürk'te katıldığı programda, IMF ile ilgili soruları yanıtlarken, IMF ile ilişkilerin nasıl düzenleneceğinin henüz belli olmadığını ve bu konudaki çalışmaların devam ettiğini belirterek, ''Biz net borç ödeyicisi olmak istiyoruz'' dedi. Babacan, IMF ile ilişkilerin nasıl yürütüleceğine ilişkin üç format olduğunu anlatırken, bunları ''program sonrası izleme, ihtiyati stand-by ile mevcut stand-by'' olarak özetledi.

Babacan, içerde ve dışarda nasıl şoklar yaşanırsa yaşansın, Türkiye ekomisinin rotasının ve gideceği yönün belli olacağını kaydetti. Babacan, 2004 yılı için finansman programını açıkladıklarını, bu programdan herhangi bir ciddi sapma olmadığını, programdaki borç döndürme rasyosunun yüzde 84 olduğunu kaydetti. Geçen yılın ortalamasının yüzde 93, bir önceki yılın yüzde 100'ün üzerinde olduğunu anlatan Babacan, bu yılın son 9 aylık dönemindeki Hazine'nin finansman yapısının ise önceki dönemlere göre oldukça rahat olduğunu kaydetti.

FAİZ DIŞI FAZLA

Babacan, ''şu veya bu sebeple bütçede daha fazla faiz dışı fazla sağlanması gündeme gelirse, bu artışı sağlayacak bütçe esnekliği kaldı mı'' sorusuna karşılık ise bu konuda ellerinde fazla bir marj bulunmadığını söyledi. Ancak şu andaki gelişmelerin, illa faiz dışı fazla ile bütçe disiplini konusunda daha farklı bir uygulama yapmalarını gerektirecek değişmeler olmadığına dikkati çeken Babacan, bunların, zaten ekonomik program içerisinde yaşanan dalgalanmalar olduğunu kaydetti.

ÖNEMLİ OLAN İÇ BORÇ

''Dış borçlanmada maliyetlerde birkaç puanlık artış, Türkiye'nin borç yapısını derinden, kökünden etkileyecek bir şey değildir'' diyen Babacan, kendileri için asıl önemli konunun iç borçlar ve bunlar üzerindeki reel faizler olduğunu söyledi. Babacan, bu reel faizlerin üzerinde bile ciddi marjlar bulunduğunu kaydetti.

İMAR BANKASI

Bakan Babacan, İmar Bankası ile ilgili soru üzerine de, devletin tüm ilgili organlarının bu işin üzerine yoğun şekilde gittiğini belirtirken, ''yazık, günah, 6 milyar dolarlık bir yük üstlenmiş durumdayız'' dedi.

Ekonominin gerçeklerini bizden öğrendiler

Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, 'IMF, Türkiye gerçeklerini, ekonominin gerçeklerini, bizim iktidarımızda öğrendi. O bakımdan bu yılın sonunda yeni bir stand-by anlaşmasına gerek kalmadan daha sağlıklı bir ekonomik döneme ulaşmış olacağız'' dedi.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen '2. Ulusal Girişimcilik Kongresi''ne katılan Coşkun, burada yaptığı konuşmada ekonomideki iyileşmeleri dile getirdi. Coşkun, ''Ben şu yönden mutluyum ki IMF'ye ülke gerçeklerini anlatabildik. Bugün uyguladığımız program IMF'nin tavsiyelerinin ülke gerçeklerine uydurulmuş hükümetin programıdır' diye konuştu. Coşkun, dış ticaret açığı ve dolar kurundaki artışla ilgili sorular üzerine de şunları söyledi:

'Ekonomi, izlediğimiz politika sayesinde kendi dengelerini kurdu. Şu anda dış ticaret açığından dolayı cari dengelerde tehlikeli bir durum yoktur. Kaldı ki önümüz turist mevsimi. Turizm gelirleri sayesinde bu dengeler kurulacaktır. Şu anda da Merkez Bankası rezervleri dolayısıyla bir endişe yoktur.''

YENİ TEŞVİK VİZESİ

Kişi başına yıllık ortalama geliri 1500 doların altında olan illere bazı teşvikler getirdiklerini anlatan Coşkun, bu teşvikleri, bütün sanayiye uygulamayı arzu ettiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

'Organize Sanayi Bölgeleri Yasası'nı çağdaş bir hale getiriyoruz. Başbakanlık'a sevk edildi. Bazı bölgeleri endüstri bölgesi ilan ederek, Bakanlar Kurulu kararıyla yeni teşvikler getireceğiz. Bunlar olduğu zaman saniyiciye bu teşvikli 36 ilin dışında yeni yatırımlar için bedelsiz arsa tahsisi başta olmak üzere yeni teşvikler getirmiş olacağız.''

GİRİŞİMCİLİK DESTEKLENMELİ

Toplantıda konuşan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez ''İşsizlik sorununun sağlıklı ve kalıcı tek bir çözüm vardır, girişimi desteklemek'' derken, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de büyümenin liderliğini, artık özel sektörün üstlenmesi gerektiğini vurguladı.

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu ise girişimciliğin, gelişimin tetikçisi ve rekabete dayalı ekonominin en önemli unsuru olduğunu kaydetti.
Günün Önemli Haberleri