IMF heyetinden, MÜSİAD'a ziyaret
Abone olMÜSİAD Başkanı Ali Bayramoğlu, IMF heyetine: "Türkiye'ye yardımın büyümeyi getirecek programlarla olacağını söyledik"
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı
Ali Bayramoğlu, Uluslararası Para Fonu (IMF) heyetine, Türkiye'ye
yapılacak en büyük yardımın sürdürülebilir borçlanma yerine
sürdürülebilir büyümeyi getirecek programların uygulanmasının
gerektiğini ilettiklerini söyledi. İstanbul'a dün gelen Türkiye
Masası Şefi Rıza Moghadam başkanlığındaki IMF heyeti MÜSİAD'ı
ziyaret etti. Ziyarette IMF Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam,
Türkiye Temsilcisi Odd Per Brekk, MÜSİAD'dan Genel Başkan Ali
Bayramoğlu, Başkan Yardımcısı Dr. Ömer Bolat ve diğer MÜSİAD
üyeleri hazır bulundu. "Güvenli kur politikası" IMF heyeti toplantı
sonunda herhangi bir açıklamada bulunmazken, MÜSİAD Genel Başkanı
Ali Bayramoğlu görüşmeler konusunda basına bilgi verdi. 2001
Şubat'ında uygulamaya konulan dalgalı kurun yanlış olduğunu IMF'ye
ilettiklerini belirten Bayramoğlu, gerek sabit kur, gerekse dalgalı
kur içerisinde Türkiye ekonomisinin bu iki politikayı
kaldıramayacağını, bunların yerine alternatif olarak mutlaka faiz
ve enflasyon rakamlarını içeren, bunların ortalamasıyla güven tesis
etmiş kur politikasıyla, bunu aylık veya 3 aylık dilimlerde
belirleyecek kur belirlemeleriyle ekonomiyi rahatlatacak ve
stabilize edebilecek bir kur politikasında ısrarcı olduklarını
belirttiklerini söyledi. "Sürdürülebilir büyüme" Türkiye'de
krizleri oluşturan en önemli sebebin enflasyon değil, kur
politikalarındaki yanlışlar olduğunu ve bunu örneklemelerle IMF
heyetine aktardıklarını ifade eden Ali Bayramoğlu, "Faiz
politikalarının bu manadaki yanlışları üzerinde durduk. Özellikle
IMF'nin Türkiye'ye yapabileceği en iyi hizmetin Türkiye'nin
uluslararası kredibilitesinin sürekliliğini sağlamak ve bunun
yanında sürdürülebilir borçlanmadan çok sürdürülebilir büyümeyi
gündeme getirecek bir ekonomik modeli uygulamaya koymak olmalıdır
dedik. Bu nedenle kur politikasının Türkiye'nin başına yeni krizler
oluşturmaması için acilen yeniden değerlendirmesi gerektiğini, şu
andaki mevcut haliyle cari açıkta problem yaşayacağımızı, yeniden
Türkiye'nin kaynak ihtiyacı olacağını ve özellikle de TL ile
üreterek dövizle satan ihracatçı gibi tarıma dayalı sanayi
sektöründeki firmalarla, turizm sektörünün ciddi dar boğaza gittiği
konularının üzerinde durduk" diye konuştu. "Görüş ayrılığı" Kur
politikasının Türkiye'deki enflasyon ve krizleri oluşturan en
önemli problemlerden olduğunu ve acilen ele alınmasının
gerekliliğini IMF'ye ilettiklerini belirten Bayramoğlu, "Onların
öncelikli meselesi enflasyon. Biz ise enflasyonun Türkiye'nin
hiçbir zaman öncelikli meselesi olmadığını, bir sonuç olduğunu,
dolayısıyla bu problemler çözülmediği müddetçe enflasyonun ortadan
kaldırılamayacağı ifadesi üzerinde durduk. Belki temeldeki görüş
ayrılığımızı oluşturan ana sebeplerden biri bu olabilir" dedi.
"Bütün bunların kendilerine anlatılanlardan farklı olduğu için
muhtemelen yapılması gereken konuları biraz daha geniş ve uzun
boylu tartışılması konusunda mutabık kaldık" diyen Ali Bayramoğlu,
IMF Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam'ın MÜSİAD yetkililerinin IMF
Türkiye Temsilcisi Odd Per Brekk ile bir araya gelerek problemlerin
tartışılmasını ve IMF için bir alt yapı oluşturulması isteğini dile
getirdiğini kaydetti. "2004'ten sonra IMF'ye ihtiyaç kalır mı?"
Konuşmasının sonunda gazetecilerin sorularını da cevaplayan Ali
Bayramoğlu, bir gazetecinin "Bu ekonomik gidişle 2004'te IMF'ye
ihtiyaç kalacak mı?" şeklindeki sorusuna, "Biz kendilerine
Türkiye'de IMF'nin imajının son derece kötü olduğunu söyledik.
Kamuoyu nezdinde, işsizliğin, büyüyememenin, yatırımların
engellenmesinin müsebbibi ve benzer nitelikli bütün ne kadar
problem varsa tek müsebbibinin İMF olduğuna dair algılamanın sadece
Türkiye tarafından değil kendi yanlışları ve imajlarının
kötülüğünden de kaynaklandığını ifade ettik. Dolayısıyla temelde
kamuoyundaki algılanma hadisesini Başbakan'ın açıklamasıyla
örtüştürmek mümkün. Yani kamuoyunu rahatlatmak için IMF
ilişkilerimizi bitirirsek toplum da rahatlamış olur gibi bir netice
doğabilir. Ama Türkiye'nin büyüme trendine girdiği bir noktada
yabancı sermayeyi sistemli bir şekilde alabileceği döneme kadar IMF
ile ilişkilerini ekonomik büyüme trendine oturtacak bir ilişkiye
taşıyabilir. Biz bunu ısrarla kendilerine vurguladık. Türkiye'ye
IMF borç veren bir kurum olmaktan ve verdiği kaynakları yanlış
yerlerde kullandırmaktansa ekonomik gelişmelere yönelik
kullandırması gerektiren bir kurum olmasını arzu ettiğimizi
söyledik. 'Biz de bunu arzu ediyoruz' dediler" karşılığını verdi.
"İyi o zaman aynı şeyleri istiyorsak o zaman niçin uyuşamıyoruz"
diye soran Ali Bayramoğlu, anlaşamamada yanlış frekans ve iletişim
kopukluğunun olmasının muhtemel olduğunu kaydetti. Ali Bayramoğlu,
2004 sonu itibariyle Türkiye-IMF ilişkilerinin bitebileceği
kanaatinde olmadığını, belki hafifleyebileceğini ve rutine
dönebileceğini sözlerine ekledi.