İmar Bankası'nda son durum
Abone olBankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu İkinci Başkanı Ahmet Şirin İmar Bankası hakkındaki son durumu anlattı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) İkinci Başkanı
Ahmet Şirin, İmar Bankası'nda, sektörde daha önce karşılaşılmayan
çok büyük ölçekli bir organize yolsuzluk olayıyla karşılaşıldığını
bildirdi. LDP İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in İmar Bankasıyla
ilgili olarak Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif
Şener'e yönelttiği soru önergesinin yanıtında, BDKK ve Sermaye
Piyasası Kurulundan (SPK) gelen yazılara yer verildi. BDDK İkinci
Başkanı ve yanıtın hazırlandığı dönemde Başkanvekili olan Ahmet
Şirin, ''İmar Bankası'nın Fon'a intikali ile birlikte bankacılık
sektöründe daha önce karşılaşılmayan çok büyük ölçekli bir organize
yolsuzluk olayı ile karşılaşılmıştır'' dedi. Banka bilgi işlem
sisteminin resmi mercileri yanıltmaya yönelik olarak Uzan Grubu
şirketlerinden Merkez Yatırım ve Ticaret A.Ş. tarafından organize
bir şekilde yönetildiğini ve bu suretle banka işlemlerinin kayıt
dışı bırakıldığını kaydeden Şirin, Banka sahip ve eski
yöneticilerinin gerçek mevduat rakamlarını kamu otoritesinden
gizledikleri ve fiili mevduat ile resmi kayıtlara yansıtılan
mevduat arasındaki farkı zimmetlerine geçirdikleri, izinsiz ve
açığa devlet iç borçlanma senedi satışı gerçekleştirdikleri, kamu
otoritesine yanıltıcı bilgi verdikleri, vergi kaçırmaya yönelik
işlemlere başvurdukları, banka müşterileri ile kamunun zararına
fiil ve eylemler gerçekleştirdiklerinin anlaşıldığını ifade etti.
Şirin, şu bilgileri verdi: ''Banka'nın hak ve yükümlülüklerinin bir
dökümü olan resmi banka bilançolarına ve alt kayıtlara ulaşılması
mümkün olmamıştır. Böyle bir ortamda tasarruf sahiplerinin
haklarının korunması ve Fon tarafından sigorta kapsamında olan
mevduatın doğru olarak tespit edilmesi ve ödenmesine yönelik
çalışmalar öncelikli olarak başlatılmış, yapılan tespitler
doğrultusunda suç duyuruları ivedilikle yapılmış, ilgili tüm
bakanlık ve kuruluşlarla bilgi ve belge paylaşımı hızla yerine
getirilmiştir. Diğer taraftan banka hakim ortakları, eski
yöneticileri, banka eski çalışanları, bunların eş ve çocukları ile
Uzan Grubu adına hareket eden halihazırda 490 gerçek ve tüzel kişi
hakkında ihtiyati tedbir kararı alınmış ve icra edilmiştir.''
Şirin, İmar Bankası ve hakim hissedarların malvarlıklarının tespiti
çalışmalarının da Emniyet Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı, Adalet
Bakanlığı gibi kamunun diğer organlarının da sürdürmekte oldukları
çalışmalarla koordineli olarak yürütüldüğünü vurguladı. ''HAK KAYBI
MEYDANA GELMEYECEK'' Banka tarafından yetkili mercilere beyan
edilen sigortaya tabi tasarruf mevduatı tutarı ile Fon tarafından
tespit edilen mevduat tutarı arasında bir fark bulunması halinde bu
farkın takip ve tahsiline Fon tarafından karar verilebileceğini de
anımsatan Şirin, imtiyazlı kamu alacağı olan sigortaya tabi
tasarruf mevduatı tutarı ile Fon tarafından tespit edilen tasarruf
mevduatı tutarı arasındaki fark nispetinde konulan tedbirin, farkın
kesinleşmesi ile ilgililerden tahsilinin yürütülmesinde herhangi
bir hak kaybının meydana gelmesinin sözkonusu olmayacağını
belirtti. Şirin, Fon'un, Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki
Kanun hükümleri uyarınca takip başlatarak herhangi bir hak kaybına
sebebiyet vermeden kanun kapsamında alınan tedbir kararları ile el
konulan mal varlıkları üzerinden kamu alacağını tahsil edeceğini de
kaydetti. ''20 BANKANIN HİÇBİRİNDE TESPİT EDİLMEDİ'' BDDK İkinci
Başkanı Şirin, Kurum'un asli denetim organı olan ve Kurum adına
denetim yapan Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu'nun günümüze
kadar yürüttüğü banka incelemelerinde, İmar Bankası'nda tespit
edilen düzeyde kapsamlı bir kayıtdışılığa rastlanılmadığını da
bildirdi. Yazıda, şu bilgilere yer verildi: ''Bankacılık sektörünün
rehabilitasyonu çerçevesinde çeşitli şekilde sistem dışına çıkan 20
bankanın hiçbirinde mevduatın kayıtdışı bırakıldığı konusunda bir
tespit mevcut değildir. Bankalar nezdinde yürütülen incelemelerde
münferiden bazı varlıkların, yükümlülüklerin, hak ve alacakların,
taahhüt vb. gayrinakdi yükümlülüklerin kayıtdışı bırakıldığı tespit
edilmekte olup ve bu tespitler karşısında gereği yapılmak üzere
raporlar düzenlenmektedir. Bu raporlar sonucunda kayıtdışı bırakma
fiilinin ağırlığına ve/veya doğurduğu sonuçlara göre gerekli
tedbirler alınmaktadır.'' ''DAHA ETKİN BİR SİSTEM OLUŞTURULMASI''
Kayıtdışı bırakmanın cezasının bir yıldan 3 yıla kadar hapis ve 3
milyar liradan az olmamak üzere ağır para cezası ile
cezalandırıldığına da işaret eden Şirin, bankaların gözetim ve
denetimine ilişkin olarak daha etkin bir sistem oluşturulmasını
teminen, mevzuat ve BDDK gözetim ve denetim tekniklerine ilişkin
iyileştirici ve etkinliği artırıcı düzenlemeler konusunda
çalışmalar yürütüldüğü de bildirdi. Şirin, ''Ayrıca İmar
Bankası'nda yaşanan kayıtdışı uygulamaların yapılış biçimi de
dikkate alınarak yapılacak incelemelerde özellikli bilgi işlem
sistemlerine ilişkin incelemelerin gelecek dönemde ayrı bir önem
kazanacağı görülmektedir'' görüşüne yer verdi. SERMAYE PİYASASI
FAALİYETİ YAPMA YETKİSİ YOK Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Dr.
Doğan Cansızlar da konuyla ilgili yanıtında, İmar Bankası'ın 25
Ekim 1990 tarihinden itibaren SPK'nın yetki ve izni dahilinde
herhangi bir sermaye piyasası faaliyeti yapma yetkisi bulunmadığını
belirtti. Cansızlar, söz konusu tarihten itibaren sermaye piyasası
kurumu niteliği taşımayan İmar Bankası'nın denetim ve gözetiminin
Bankalar Kanunu hükümlerine göre yetkili ve görevli makamlar olan
Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yürütüldüğünü anımsattı. Kamu
menkul kıymetlerinin alıcılara aktarılması ve bedellerinin tahsili
gibi operasyonel işlemlerin Merkez Bankası tarafından yürütüldüğünü
kaydeden Cansızlar, bankaların kendilerine ve müşterilerine ait
menkul kıymetlerin Merkez Bankası nezdindeki depo hesaplarında
saklanıp izlendiğini, bankaların müşterileri ile yaptıkları repo
işlemlerine konu menkul kıymetlerin ise yine merkez Bankası
nezdinde toplu olarak ayrı bir depo hesabında takip edildiğini
belirtti. Cansızlar, bu bağlamda Merkez Bankası müfettişlerine
tanınan yetki çerçevesinde bankasının denetlenmesinin ve yetki
belgesinin olmadığının tespitinin mümkün olduğunu vurguladı. İmar
Bankası'na el konulduktan sonra BDDK'nın SPK'ya gönderdiği bilgi ve
belgelerin incelenmesi sonucu, Banka'nın Merkez Bankası'ndaki Repo
Bloke Deposunda 1999 yılında herhangi bir devlet iç borçlanma
senedinin görülmediği buna rağmen bankanın 14 Nisan 199 ile 10
eylül 1999 tarihleri arasında müşterileri ile karşılıksız repo
işlemleri yaptığının tespit edildiğini, SPK'nın 6 kasım 2003
tarihli toplantısında, sorumluluk hakkında suç duyurusu yapılması
kararı alındığını belirtti. Cansızlar, fiktif ya da yetkili
otoriteden izin alınmaksızın yapılan menkul kıymet işlemlerinin
engellenebilmesi için saklamanın müşteri ismine yapılmasının büyük
önem taşıdığını da vurguladı.