Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Seçimin ilk günü, ortada henüz yeterli kadar belge yokken
yazdığım yazıda oy hırsızlığının benim için önemli olmadığını
söylemiş, "Bundan sonra sonuçlar değişse bile benim için
bir kıymeti harbîyesi yoktur" demiştim.
Şimdi ise, "Bu seçimlerde, Cumhuriyet tarihinin en büyük oy
hırsızlığı yaşanmış. Sandıklar adeta yağmalanmıştır"
diyorum.
Bakınız...
AK Parti'nin yaptığı itirazlar sonucu İstanbul'da bahsi edilen
sandıkların henüz yüzde 4'ü açıldı ve Binali Yıldırım ile Ekrem
İmamoğlu arasındaki fark 28 binden 20 bine düştü.
Burada Ekrem İmamoglu'na düşen neydi biliyor musunuz?
"Ben, bir tek haram oy, çalıntı oy istemiyorum. Bileğimin
hakkıyla geleceksem eyvallah ama ben 5 yıl boyunca şaibeli bir
seçimle anılmak istemiyorum" demekti.
"Mazbatamı verin" demek yerine, bayram şekeri
almış çocuklar gibi Anıtkabir'e koşup deftere "Atam ben
Belediye Başkanı oldum" diye yazmak yerine,
"Ortaya konan delillere kimse itiraz edemediğine göre, bu
işi Yüksek Seçim Kurulu'na havale ediyorum. Yüksek Seçim Kurumu ne
karar verirse başım gözüm üstüne" diyerek çok daha
kaliteli bir duruş sergileyebilirdi.
Belki seçimi yine kazanacak belki kaybedecekti ama bu sözleriyle
değil İstanbul'daki 16 milyonun, Türkiye'deki 82 milyonun takdirini
kazanacaktı.
Yine de kınamamak gerek. Siyaset sahnesinde yeni olan insan ister
istemez böyle hatalar yapacaktır.
İşin bu noktasını geçelim.
Bilmem hatırlar mısınız seçimden yaklaşık 20 gün önce gerek köşe
yazılarımda gerekse televizyon ekranlarında bir tehlikeye dikkat
çekmiştim.
"Cumhur İttifakı'nın seçimlerden yenilgiyle çıktığını
varsayalım. Seçim sonrası Donald Trump Venezuela'ya yaptığını
Türkiye'ye yapar mı? Mesela, 'Ben Recep Tayyip Erdoğan'ı
değil, Kemal Kılıçdaroğlu'nu tanıyorum' der mi ve Avrupa
ülkeleri de bu söylemi sahiplenir mi?" diye sormuştum.
Cumhur İttifakı aldığı oy oranıyla Trump'a bunu söyletmedi ancak,
Amerika'dan dün bu yazdıklarımla birebir örtüşen başka bir açıklama
geldi.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, "Seçim sonuçlarına yönelik
itirazları gördük ama siz yine de meşru sonuçların kabul
edin" diyerek Türkiye'ye adeta ayar vermeye çalıştı.
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama Binali Yıldırım dün bu duruma
özellikle dikkat çekti.
"Dış ülkelerden tebrik almak, telefon etmek, bu milletin
sinirini bozuyor. Bu milletin sinirini bozmaya kimsenin hakkı
yoktur. Burayı Venezuela gibi göstermek isteyenlere karşı tek
yumruk oluruz. Türk halkının moralini bozmayın"
dedi.
Önümüzdeki günlerde yeni ve farklı şeyler duyacağız, buna emin
olabilirsiniz. Zaten televizyonların canlı yayınına çıkan CHP'li
isimleri dikkatle dinlediğinizde asıl amaçlarının ne olduğunu çok
rahat anlayabilirsiniz.
Hepsi tek ağız gibi konuşuyor, "Başkanlık sisteminden
vazgeçip, parlamenter sisteme geri dönmek için her şeyi
yapacağız" açıklaması yapıyor.
İlk günden itibaren Erdoğan'dan veya Cumhur İttifakı'ndan bağımsız
olarak, "Bu seçim Türkiye'nin kader seçimidir, beka
seçimidir. Yerel seçim gibi görünebilir ama bu genel seçimden daha
önemli bir seçimdir" dedim. O dönemde, "Ne alakası
var kardeşim? Altı üstü belediye başkanlarını ve muhtarları
seçeceğiz" şimdi bir hayli şaşkın!
Seçimden önce bu konuda çata çat tartıştığımız ve bir türlü ikna
edemediğim bir arkadaş aradı dün.
"HDP'li birinin 'Kobani düşmedi ama İstanbul ve
Ankara düştü' şeklindeki mesajını okudum. Yunanistan'dan
gelen "Ayasofya'nın intikamını aldık" haberlerini
gördüm. İsrail'den gelen açıklamalara bakıyor, kahroluyorum.
Amerika'dan gelen tehdit mesajlarını izledikçe kendime lanet
okuyorum. Evimden cenaze çıksa bu kadar üzülmezdim"
dedi.
Ona söylediğimi size de söyleyeyim.
Bu iş belediye başkanıyla, muhtarla bitmeyecek, Erdoğan'ı almanın
bir yolunu buldular ve alıncaya kadar durmayacaklar.
Biliyorum, buna da inanmayacaksınız. Onun için siz şimdi az ötede
oynayın ve bu ülkenin bir liderini daha kurban vermemesi adına
verilecek şerefli mücadeleyi bize bırakın!
Cumhuriyet tarihinin en büyük seçim hırsızlığına geri dönecek
olursak...
Seçimlerin üzerinden dört gün geçti. YSK itirazları kabul etti, oy
sayımları yeniden yapılıyor. Kaydırılan oylar sahiplerine geri iade
ediliyor falan ama bu işin bir ayağı eksik bırakılıyor.
Altını çizerek söylüyorum, bu bir hata değil, birilerinin kurmak
istediği büyük tuzaktır. Bu tuzağı kurmak isteyenler tek tek ortaya
çıkarılmadıkça kimsenin gönlü rahat etmeyecek.
Bu şaibeyi sandığa bulaştıranların bulunması zor değil. Sandık
başkanları ile sandıklarda görevli olan personelin ve sonuçları
hileli şekilde YSK sistemine kaydeden görevlinin takibe alınması
gerekiyor.
HTS dediğimiz telefon trafik bilgileri sayesinde kimlerle
konuştukları, telefon baz bilgilerini sayesinde kimlerle nerede
buluştukları, Plaka Tanıma Sistemi sayesinde nereye seyahat
ettikleri, gittikleri yerlerdeki kamera kayıtları irtibat
kurdukları ortak kişilerin tespiti ve ortak mekanların tespiti çok
rahatlıkla yapılabilir.
Ayrıca internet yazışmalarına, sosyal medya paylaşımlarına ve mail
yazışmalarına da bir an önce ulaşılması gerekiyor. Aksi takdirde bu
iş sadece seçim hilesi olarak kalacak ve sandık darbesiyle
Türkiye'ye tuzak kurmak isteyenler, milleti sokağa dökmek
isteyenler cezasız kalacak.
Doğu ve Güneydoğu'dan, "HDP son seçimlerde oy kaydırma gibi
hileleri yapıyordu ama siz yeni uyandınız" sesleri
yükseliyor. "Kürdistan'da kazanacağız, Batı'da Cumhur
İttifakı'na kaybettireceğiz" diye emin bir dille
konuşanların bu hilede payının olduğu aşikâr.
Bu konunun da tüm teknik detaylarıyla incelenmesi ve irdelenmesi
gerekiyor.
Ha; bu arada, aklıma gelmişken...
Ekrem İmamoğlu Anıtkabir ziyaretinden önce ve sonra bazı
ziyaretlerde bulundu. Önce Kılıçdaroğlu, sonra Mansur Yavaş ve daha
sonra Meral Akşener'i ziyaret eden İmamoğlu bir adresi atladı
farkında mısınız?
"Ekrem İmamoğlu kazandığında bizim sayemizde kazandığını
bilecek ve bizi yok sayamayacak, ona göre davranacak"
diyen HDP'li eş genel başkanı Sezai Temelli'yi niye ziyaret etmedi
acaba?
Sezai Temelli’nin medyanın önünde, “Bizim sayemizde
kazandın ve şimdi bizi yok sayamazsın, gereğini
yapacaksın” demesinden mi korktu acaba?
Ne dersiniz?