İmam hatip alerjisi…

İmam hatip alerjisi…

Yavuz Oğhan yavuz@internethaber.com

Yine karnımızdan konuşuyoruz.  Eğitim sistemine yeni düzen getirmek isteyenlerin de, bu düzene karşı çıkanların da akıllarında imam hatip liseleri var ama savunmaların da eleştirilerinde gerekçeleri farklı.

Bir kere dördüncü sınıfı bitiren bir öğrencinin hangi alana yönlendirileceği meselesi tam bir komedi. Öğretmenlerin, her hangi bir öğrenci için öğrencinin velisine “bu çocuktan olsa olsa tornacı olur” diyerek meslek önerdiklerini düşünebiliyor musunuz? Ya da 11 yaşında bir çocuk için “doktor” olacak öngörüsünde bulunabildiklerini?

Bu durumda velilerin vereceği tepkiyi hesaplayabiliyor musunuz?

Dördüncü sınıfı bitiren bir çocuğun ne olacağına öğretmen karar veremez, çocuk da bu kararda söz sahibi olamaz, geriye bir tek veliler kalıyor. Bu bir Türkiye gerçeğidir, veliler de meslek seçiminden çok çocuğun alacağı eğitim ile ilgileneceklerdir. Kötü alışkanlıklardan uzak, disiplinli, dine imana yakın ya da uzak kriterlerine göre karar vereceklerdir.

Bu kriterler göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’deki hassasiyetler de düşünülürse , ilkokulun ikinci kademesinde bütün meslek derslerinden fazla, “imam hatip” müfredatına uygun derslerin konulacağını  tahmin edebiliriz.

Zaten tartışmanın temelinde de, kimse söylemese de bu gerçek yatıyor.

İmam hatipler meslek okulu mudur?

İmam hatip okulları kurulduğundan beri eğitim sisteminin en çok tartışılan başlığı. Kimi zaman çocukların, özellikle kız çocuklarının okula gönderilmesi için bir avantaj olarak sunuldu, kimi zaman laik sistemin düşmanı olarak gösterildi. 28 Şubat’ta imam hatiplerin ilk bölümleri kapatıldı. Getirilen yeni düzendeyse beşinci sınıftan itibaren imam hatip sistemi yeniden uygulanabilecek. Ama buradaki asıl soru “imam hatip okulları” meslek lisesi midir, değil midir sorusu…

Geçmişte yöneticiler, talim terbiye kurulları da dahil, birçok kez bu soruyu sordular. Ortaya aslında ortak bir kanaat de çıktı.

1.İmam hatip okulları bir meslek okulu değildir.

2.Veliler çocuklarını imam hatip okullarına meslek öğrensin diye değil kötü alışkanlıklardan korunsun, din iman öğrensin diye gönderiyorlar.

Bu tespitler yapıldıktan sonra çözüm önerileri de ortaya kondu. İmam hatipler kapatılsın, yerine sayıları sınırlı din liseleri kurulsun. Ortaya çıkacak din eğitimi eksikliği ise, müfredata yerleştirilecek ve seçmeli hale getirilecek yeni din dersleri ile kapatılsın.

Böylece bir taşla iki kuş vurulacaktı. Hem imam hatip tartışması sonlandırılacak hem de zorunlu din dersi uygulamasına son verilecekti.

Ancak o zaman bu çözüme iktidar partisi cesaret edemedi. Dengeler de yeni sistemi koymak için uygun değildi. Ama bugün daha uygun bir atmosfer var.

Tartışmanın merkezine imam hatipleri yerleştirmek yerine din eğitimini konuşmak çözümü kolaylaştıracaktır. Belki o zaman din ile ilgili gerçek meslek okullarını kurmak da mümkün olacaktır.

Ama yeter ki insanlar karınlarından konuşmayı bıraksınlar.

Dertlerini açık açık söyleyebilsinler.

Konuşanlar da “sen kendi işine bak” sözleriyle terslenmesinler…