Her yerden hastalık fışkırıyor.
Toplumsal olarak sorun yaşıyoruz.
Sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik anlamda daha “elit” olan kesimden
egolar akıyor.
Egolar göklerde akıllar yerlerde...
Özellikle statü sağlamsa, ego herkese hükmediyor.
Sesin çok çıkıyor. Bu orta doğu insan modelini görmekten
gözlerimiz kanıyor. Sahip olduklarına şükretmek yerine bunları
göstermek gereğini hissedenlerle doldu taştı bu toplum.
Kimsenin yanlışına yanlış denilmiyor, denilemiyor. Hemen çığlık
çılığa “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz, sizinle
avukatlarımız görüşecek" tehditleri
duyuluyor.
Laf da söylenmiyor bu kafalara ...
Hukuk sistemi bunların egoları şişsin diye mi var? Bu tavan
egolular hiç ilgisi alakası olmayan bir zamanda ve yerde
birdenbire…
Garajındaki pahalı ve spor arabalarını anlatıp,
göstermekten,
Dünya markası ayakkabı, çanta, giysi ve baş örtüsünün etiketini
karşısındakinin gözüne sokmaktan geri durmuyor,
Bankadaki dövizlerini konuşuyor,
Yedi yıldızlı otellerde tatilinin görüntülerini, gittikleri
ultra lüks restoranların sliplerini paylaşıyor.
Hatta hiç çalışmadan zenginlik saltanatını yaşayan bu kesite
birileri dur demeli. İnsanlar çalışmalarının, ürettiklerinin
karşılında hayat standartlarını oluşturup yükseltebiliyorsa bu
başarıdır emektir. Ortaya konulan emek karşılında tabi ki hayat
standardı da doğru oranda yükselmeli. Bu sadece takdir edilir.
İçimizdeki bazı
"küçük insanlar" egosundan, kibrinden
dolayı bu gösterişli halleri ortaya koyuyor. Azıcık dönüp
kendilerine bakmalılar. Çünkü kibir ve ego kişiyi önce mükemmel
hissettirir, sonra da sonunu getirir. Celladı olur.
31 Mart seçimlerinden sonra ultra lüks araçlarının videolarını
çekip “bizim için fark etmez, sizin için demiştik
İmamoğlu’na oy vermeyin diye. Hep birlikte iner otobüsü itersiniz.
Biz zaten kullanmıyoruz” ifadeleri kabul edilemez. Sadece
toplumda antipati yaratır, gruplaşmayı tetikler.
Protokol, saygı, nezaket ve görgü kurallarına uymayan
siyasetçiler, eşleri ve çocukları toplum karşısında imaj kaybına
uğrarlar. İtibar kaybederler.
İtibar kazanmak yılları alırken, itibar kaybetmek sadece
dakikalarla sınırlıdır.
Siyasetçilerin etrafındaki danışmanları gerçekleri
söylemek yerine ver coşkuyu yöntemini kullandıklarında siyasetçiler
her geçen gün daha da kontrolü kaybeder hale geliyor.
Siyasetçileri en çok doğru sandıkları yanlışlar ve yanlış
yaptıklarında “yaptığınız yanlış” diyemeyen danışmanlar
bitirir.
Yüksek sosyal statüyle şımarmış kişileri konu etmek istemezdim
ama o kadar göze batar oldu ki…
Liyakat eksik olduğu için; yüksek mevki, makam, para baş
döndürüyor.
Bu bir viral hastalık...
Bütün kesimlere yayılıyor. Toplumu içten içe çürütüyor...
Üzücü olan; toplumu değiştirecek enerjiye, güce, eğitime
sahip gençler statü, mevki, makam, para odaklı bir
hayat anlayışına kurban ediliyor.
O nedenle söyleyecek sözüm yok.