İlker Yasin ağzını neden bozdu?
Abone olTecrübeli spiker İlker Yasin ile eski hakem Ahmet Çakar'ı az daha karakolluk edecek olan kavga nasıl başladı? Efendiliğiyle tanınan İlker Yasin ağzını neden bozdu?
İlker Yasin, Boxer dergisine verdiği röportajda Ahmet Çakar'la
ilgili ağır eleştiriler de bulundu. Yasin, Çakar için; "Telegol'e
gettikten sonra orada kafayı üşüttü. Psikolojik destek alması
gerekiyor."
Spor yazarları ve yorumcuları hangi takımı tuttuklarını
açık açık sölüyor. En objektif olduğu düşünülen programlardan 90
Dakika'nın yorumcusu Hıncal Uluç Galatasaraylı, Haşmet Babaoğlu
Beşiktaşlı, Kenan Onuk da Fenerbahçeli. Spikerler için durum farklı
mı? Takımlarının rengini söylemeleri hâlâ mahsurlu bulunuyor
mu?
- Eğer biri bir takımı tutuyorsa belli etmemesi mümkün değil. Halit
Kıvanç'ın ve Orhan Ayhan' ın Fenerbahçeli, Ercan Taner'in
Beşiktaşlı, Levent Özçelik'in ve Ümit Aktan'ın Galatasaraylı olduğu
biliniyorsa şimdiki spikerlerin de tuttuğu takımlar bellidir. Ama
bu sizin kötü spiker olduğunuzu göstermez. Örneğin ben bir
Fenerbahçe - Galatasaray maçı anlatırken Fenerbahçe seyircisi "Bu
adam Galatasaraylı, maç anlattırmayın buna " derken Galatasaray
seyircisi de "Bu adam Fenerbahçeli, maç anlattırmayın buna "
diyorsa, demek ki ben başarılı bir spikerim. Yapmış olduğum anlatım
itibariyle iki tarafı da memnun edemediğime göre taraf değilim.
Anlatıcı kesinlikle futbolun tarafında olmalıdır.
- Ama bazı maçlarda bu taraf tutma olayını abartan
spikerler oluyor...
- Spiker daima iyi oynayan takımı tutarmış gibi görünür. Çünkü bir
spikerin isteyebileceği en iyi şey aksiyondur, gol pozisyonudur,
kalecinin zor bir topu çıkarmasıdır veya topun direkten dönmesidir.
Sıcak bir örnek vereyim. Fenerbahçe - Galatasaray kupa maçını
Galatasaray 5 - 1 kazandı. Galatasaray beş gol attı ama Fenerbahçe
16 net gol pozisyonu yakaladı. Ve bu karşılaşmada daha aktif
oynayan taraf Fenerbahçe'ydi. Galatasaray seyircisi takımının 5 - 1
kazandığı bir maçta spikerin Fenerbahçe ataklarını heyecanla
anlatmasından ötürü irrite olabilir. "Bu adam Fenerbahçe
ataklarında neden bu kadar bağırıyor" diyebilir. Demin de
söylediğim gibi spiker iyi oynayan takımı tutar gibi görünür. Ama
aslında tutmaz.
- Peki siz hangi takımı tutuyorsunuz?
- Bana maçı zevkle anlattırabilecek takımı tutarım.
- Biraz daha net olmanızı istesek...
- Demin söylediğimi tekrar etmek zorunda kalırım.
Kalbinizde yatan bir aslan vardır elbet.
- (Kahkahalar...) Galatasaraylı olduğumu ima ediyorsunuz. Ama ne
gariptir ki bana birçok arkadaşım Fenerbahçe'yi tutup tutmadığımı
sorar. Şu anda bir takıma karşı herhangi bir yakınlığım yok.
İnanın...
Yanılmıyorsam bir oğlunuz var. O hangi takımı
tutuyor?
- Fenerbahçeli. Ama eşim de fanatik Galatasaraylı. Buradan da size
ekmek çıkmadı galiba.
Son Ahmet Çakar olayının aslı astarı nedir?
- Bir aile içerisinde olmaması gereken şeyler oldu. Ahmet Çakar
"Haber alma ve soru sorma özgürlüğüm kısıtlandı" diye beni
Gazeteciler Cemiyeti'ne şikayet etti. Fakat Ahmet Çakar'ın haber
alma hakkı, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.
Gazeteciyiz diye " Herkese küfreder, tahkir eder, ağzına geleni
söyler sonra özür dileriz" mantığında olamayız. "Burası senin
babanın çiftiği mi ulan!"
- Okumayanlar ve yaşananları bilmeyenler için o günü kısaca
bir kez daha anlatır mısınız?
- Galatasaray - Fenerbahçe Türkiye Kupası final maçını ben
sunacaktım. Milli Takımlar Teknik Direktörü Ersun Yanal'ı maç
yayınına davet ettim. Ersun Yanal "Ben Galatasaray maçlarına
gitmiyorum. Çünkü Hakan Şükür'ü Milli Takım'a almadığım için
Galatasaray seyircisi tepki gösteriyor" dedi. Ben de Ersun Yanal'a
bu konuda soru sormayacağımızın garantisini verdim. Ayrıca bunu
sormak için de bir neden yoktu. Zaten adam haftalardır Hakan'ı
neden Milli Takım'a almadığını açıklıyor. Ama doğru ama yanlış. Biz
de sorsak aynı cevapları verecekti yani. Ben adama söz vermişim
"Hakan konusu açılmayacak" diye. Ahmet Çakar da benim yanımda
çalışan bir eleman. Maaşını Kanal D'den alıyor. Kendisinden bu
konunun açılmamasını ve Hakan'ı neden Milli Takım'a almadığı
sorusunu yöneltmemesini rica ettim . Bu soruyu ba şka zaman soramaz
mı? Açar telefonu sorar, köşesinde yazar. Ama onun derdi toplumu
aydınlatmak değil, şovunu yapmak. Zaten canlı yayında "Hakan'ı
nasıl buldunuz" diye sordu. Ersun Yanal da cevap verdi. Ama ben o
sorudan sonra Ahmet Çakar'ın kötü niyetli olduğunu anladım ve
reklama girdim.
- Reklam arasında da kıyamet koptu galiba.
Altı dakika reklam süremiz vardı. Dedim ki "Ahmet biz hocamızı
buraya davet ederken Hakan muhabbetine girmeyeceğimizi söyledim.
Soruyu sordun bundan sonra uzatma"dedim. Birden ayağa fırladı ve
"Nasıl sormam ya. Habercilik yapmıyorsunu " diye bağırmaya başladı.
Reklam devam ederken Ersun Yanal 'a "sen git" dedim. Ahmet yine
bağırarak "Nasıl gider, bir yere gidemez. Eğer giderse soruma cevap
vermemek için kaçtığını açıklayacağım" dedi. Ondan sonra benim de
nevrim döndü ve "Burası senin babanın çiftiği mi ulan" dedim. Israr
edince, dışarıya çıkmasını istedim. Baktım çıkmıyor, güvenlik
görevlilerine "Alın dışarı çıkarın bunu " dedim. Adam resmen benim
canlı yayınımı sabote ediyor. Ne soracakmış? "Hakan'ı Milli Takım'
a alacak mısın? "Ne olacak? Türkiye konuşacak. "Ahmet Çakar soru
sordu" diyecek. Vay be! Bu işler bu kadar ucuz değil kardeşim. 30
yıldır yayıncılık yapıyoruz.
Maçtan bir gün önce Ahmet Çakar'a Hakan konusunun
açılmamasını istediğinizi ve nedenini söylediniz mi?
- Ahmet Çakar''a önceden bilgi vermek zorunda değilim. Format zaten
belli. İnsanların görevleri vardır. Stat içinde röportajları Kadir
Çetinçalı yapar, sunumu ben yaparım, soruları ben sorarım. Ahmet
Çakar'ın oraya geliş nedeni sadece yorum yapmaktır. Kimseye soru
sormaz. Benim ona sorduğum sorulara cevap verir. Orada kişisel
kaprisleri, çıkarları ve artistlik için bulunmuyor.
- Peki sizce Ahmet Çakar neden Ersun Yanal'a a ısrarla bu
soruyu sormak istedi?
- Maçtan üç gün sonra Star televizyonundaki Telegol programında
Süleyman Rodop anlattı. Maçtan önce Star'daki arkadaşlarına "Takip
edin yayın kabinini. Ersun Yanal'a bir soru soracağım, Türkiye
ayağa kalkacak. Türkiye'de olay çıkartacağım" demiş. Kimse benim
programımda yayın haklarımı elimden alamaz. Ahmet Çakar hiç alamaz.
Karısına çocuğuna söyleyemediği lafları programda söyleyemez. Orada
bir otorite var. Herkes kurallara uyacak, uymazsa çıkar gider.
Ahmet Çakar, Telegol programında sallamaya, kesmeye, hakeret etmeye
alışmış. "Hıncal abi keşke arasayd "
- Öyleyse neden Ahmet Çakar'la program
yaptınız?
- Türkiye'de ciddi bir spor yazarlığı sorunu var. En aydını Ahmet
Çakar. Elinden tuttum, televizyonculuğa ben başlattım. İlk kez '
Futbol Mahkemesi' programına çıkardım. O zamanlar düzgün bir
adamdı. Babası eski hakem, doktor Mustafa Çakar'dır. Ahmet Çakar da
üniversite bitirmiştir. Engin Verel, Ziya Şengül, Gökmen Özdenak,
Selçuk Yula gibi öğrenim düzeyi ortaokul standartlarındaki futbol
medyasına FIFA'nın top klas hakemlerinden, üstelik doktor olan bir
adamı kazandırmayı düşündüm. Futbol Mahkemesi programını
yapıyorduk. Benimle sözleşmesi vardı. Peşin para almıştı. Geldi
rica etti "Para kazanacağım abi, yardımcı ol. Sözleşmemi feshet"
dedi. Sırf para kazansın diye sözleşmeyi feshettim. Ama gittiği
Telegol programında tüm itibarını, prestijini ve daha da önemlisi
FIFA hakemi olarak şahsiyetini ciddi ölçüde kaybetti. Orada kafayı
üşüttü. Psikolojik destek alması gerekiyor. Çünkü başından çok
ciddi bir olay geçti. Birileri ona yardım etmeli. Benimle birlikte
bu psikolojiyi atlatabilir diye düşündüm ama atlatamadı.
- Ahmet Çakar'ın olaydan üç gün önce istifa ettiği
söyleniyor. Eğer öyleyse kızdığı için böyle davranmış olabilir
mi?
- Bana istifa dilekçesi gelmedi. Şu ana kadar da istifa dilekçesi
yok. Maçtan sonra kalan üç programa katılmamak için rapor aldı. Laf
dinlemiyor, huzuru bozuyor, program formatına karşı geliyor. Zaten
haziranda sözleşmesi bitiyordu, zaten uzatmayacaktık. Ahmet Çakar
da sözleşmesini uzatmayacağımızı biliyordu. Maçtan sonra "belim
ağrıyor" diye rapor aldı. Yalan tabii, gelmemek için... Kanal D
yönetimi olarak raporu kabul ettik. Yani bir istifa olayı yok.
- Hıncal Uluç, Ahmet Çakar olayından sonra Fotomaç'ta
"Kişisel olarak çok severim ama artık benim gözümde gazeteci değil"
diye yazdı sizin için. Ne diyeceksiniz?
- Hıncal Uluç kendisine aktarıldığı kadarını biliyor. "İlker nedir
bu olay" diye bana telefon açıp sorduktan sonra benim gazeteci
olmadığıma karar verse daha güzel olacak. İki tarafı da dinlemiş,
gazetecilik yapmış olacak. Böylesi kendisine daha çok yakışırdı.
Benim yerimde kendisi de olsa o soruyu Ersun Yanal'a sordurmazdı.
Bundan sonra Ahmet Çakar'la bir programda... Mümkün değil. Artık
onunla hiçbir programda yer almam.
Söyleşi: Bozkurt Işıklar
Kaynak: Boxer