İlker Başbuğ'dan müthiş açıklamalar
Abone olHükümet 2007 yılında İlker Başbuğ'a 'askeri olarak PKK’ya son verebilir misiniz' sorusunu sordu mu?
TESEV raporunda yer alan iddiayı soran Şükrü Elekdağ'a
Başbuğ "böyle bir sorunun muhatabı olmadım..." diye cevap
verdi.
CHP eski milletvekili Şükrü Elekdağ'ın emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile yaptığı söyleşi yankı uyandırdı. Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila, bugünkü köşesinde o söyleşinden bazı bölümler aktardı.
BÖYLE BİR SORUYA MUHATAP OLMADIM
Kuzey Irak operasyonuna engel yok |
Başbuğ'a göre, Irak'a yapılacak bir operasyona Amerika'nın
karşı çıkması söz konusu değil: "Şartlar el veriyorsa ABD'nin buna karşı çıkması söz konusu değil. Önemli olan, operasyon sonrasında bölgede köklü bir çözüme ulaşmak için ne kadar zaman kalacağınız. Maksimum hedefe ulaşmak için Irak'ın kuzeyinde güvenli bölgeyi tam kontrol ederek uzun süreler kalmak durumundasınız." |
Elekdağ’ın Başbuğ’a sorduğu sorulardan biri, TESEV raporunda yer
alan bir iddia ile ilgili. Elekdağ, şöyle soruyor:
“TESEV’in yayınladığı ‘Dağdan İniş-PKK Nasıl Silah Bırakır?’
başlıklı raporda, üst düzey devlet yetkililerine atfen 2007 yılında
siyasi iktidar tarafından ‘askeri otoriteye, askeri olarak
PKK’ya son verebilir misiniz’ sorusunun iletildiği ve bu
soruya kesin olumlu karşılık alınamadığı belirtilmektedir. Bu doğru
mu? Hükümet tarafından Genelkurmay’a böyle bir soru soruldu
mu?”
Başbuğ: “Ben o dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı olarak
böyle bir sorunun muhatabı olmadım...”
Elekdağ devam ediyor:
“Hükümetten böyle bir soru gelmiş ve ona yanıt verilmiş
olsaydı, Kara Kuvvetleri Komutanı olarak bundan muhakkak bilgi
sahibi olurdunuz, değil mi?”
Başbuğ: “Evet...”
ÖZERKLİK İLANI
Elekdağ, DTK’nın özerklik ilanı konusunda Başbuğ’a şu soruyu
soruyor:
“Son zamanlarda önemli gelişmeler oldu. 14 Temmuz’da DTK,
Diyarbakır’da özerklik ilan etti. PKK Silvan ve birbirini peş peşe
izleyen terör eylemleriyle hükümete meydan okudu, bu arada Irak
Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Barzani’nin yayın organı Peyemmed
ajansı, Türkiye, Irak, İran ve Suriye’deki dört Kürdistan
bölgesinin tek bayrak olarak Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin
bayrağını kullanmaları ve büyük Kürdistan’ı kurmak için harekete
geçmeleri hususunda çağrıda bulundu. Bu gelişmeleri nasıl
değerlendiriyorsunuz?”
Başbuğ: “Tabii örgütü yönetenler konjonktüre bağlı olarak
hedeflerini bazen modifiye ediyorlar. Nitekim özellikle 1991
sonrasında örgüt liderinin konuşmalarına bakarsanız, birinci ve
ikinci adımı telaffuz ettiğini, üçüncüsü gibi bir hedeflerinin
olmadığını görürsünüz. 1999’dan sonraki özellikle 1997’deki
sürece baktığımız zaman yeni bir kavram olan demokratik özerkliği
ortaya attığı görülüyor. O da karman çorman, net olan bir şey
değil. Dikkatli olmak durumundasınız. Ortada parti programında
deklare edilen
Başbuğ'a göre yapılan
hatalar |
Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ'a göre, Türkiye terörle mücadelede başarılı bir ülke ancak bazı dönemlerde taktik hataları yapıldı. Bu hatalar arasında Doğu ve Güneydoğu bölgesinde olağanüstü hal ilan edilmesi, Öcalan'ın yakalanmasının ardından pasif duruma geçen örgüte 1999'da Kuzey Irak üzerinden saldırı yapılmaması ve 1 Mart tezkeresinin meclisten geçmemesi de var. |
konular var, bir de konjonktürel şartlara göre değişen
konuşmalar var. Hangisine inanacağız? Bugün bazıları çıkıp
‘bizim bölünme gibi bir amacımız yok diyor’ ama ertesi gün aynı
gruptan bir başkası, ‘bunlar olmazsa bölünme de düşünülebilir’
diyor. Barzani de bazen, ‘bağımsız Kürt devleti kurmak gibi şu anda
bir düşüncemiz yok’ diyor. Ama bu, konjonktürel şartlar oluşursa
böyle bir hedeflerinin olmadığı anlamına gelmiyor. Dolayısıyla
olaya şöyle bakmak lazım; Türkiye bir ulus devlet yapısı içinde
sıkı sıkıya bağlı kalmalıdır.”
PKK SİLAH DAYATABİLİR Mİ?
Başbuğ devam ediyor:
“Bu silah zoruyla Türkiye’ye dayatılabilir mi? Bu soruya cevabım
şöyle: Bu ülke İstiklal Savaşı mücadelesi verdi. Ben Türk halkının,
milletinin, devletinin, silahlı kuvvetlerin -bütün arzumuz tabii
kanlı çatışma ortamına Türkiye’nin sürüklenmemesi- bunu kabul
edeceğini düşünemiyorum. PKK, ben silah zoruyla bunu size
kabul ettireceğim, diyecek, siz de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olarak bunu kabul edeceksiniz!.. Hele TSK üniformasını giyen
birisinin böyle bir şeyi kabul etmesini hayal edemiyorum, devleti
yönetenlerin de böyle bir şeyi kabul etmesini
düşünemiyorum. Liberal demokrasi içinde olaya bakalım,
diye düşünüyorum.”