İlker Başbuğ isyan etti
Abone olİlker Başbuğ kendisi hakkında verilen kararın çelişkili olması için isyan etti.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker
Başbuğ, bir mahkemenin kendisini “terör örgütü
yöneticisi” olduğuna hükmederken, başka bir mahkemenin
kendisine “terör örgütü lideri” denilmesini
hakaret suçu olarak kabul etmesini “Yaşanılan olaylar
karşısında, insanların akıl sağlığını koruyabilmeleri gerçekten çok
zor” ifadesi ile değerlendirdi. Başbuğ, “Adalet bir
ülkenin her şeyidir. Adaletin olmadığı bir yerde, diğer şeylerin
var olmasının hiçbir anlamı yoktur. Bu hafta, Türk Yargısının
kendisini test tarihi olarak tarihte yerini alacaktır” dedi.
Ergenekon davasında “hükümeti devirmeye teşebbüs”
iddiasıyla müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay
Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, kendisine “terör
örgütü lideri” diyen vatandaşın hakaret suçundan ceza
almasını yazılı açıklama ile değerlendirdi. Türkiye’de inanılmaz
olaylar yaşandığını belirten Başbuğ, “Yaşanılan olaylar
karşısında, insanların akıl sağlığını koruyabilmeleri gerçekten çok
zor” dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ile terör örgütü
yöneticisi suçlaması ile açılan kamu davasının düşmediğini ifade
eden Başbuğ, mahkemenin kararının gerekçesinin belli olmamasını
eleştirdi.
Başbuğ “Mahkemenin karar vermesinin üzerinden iki ay geçti. Daha ne
kadar ay geçecek bilmiyoruz. Burası Türkiye! İnsanların haksız ve
gereksiz yere cezaevlerinde tutulmasının ne mahsuru olabilir ki!
Herhalde, hakimler önce karar verdiler, şimdi de verdikleri bu
kararın gerekçelerini yazmak üzere yoğun şekilde meşguller! İşin
ilginç yönü, savcılar mütalaalarında, terör örgütünün varlığına ve
terör örgütü yöneticileri ile üyelerinin varlığını ileri sürdükleri
bir örgüte nasıl yönetici veya üye olduklarına ilişkin ortaya somut
deliller koyamadılar. Duruşma tutanakları, savunmalar ve mütalaa
ortada iken, Mahkeme kovuşturma esnasında ortaya konulamayan somut
delillere, gerekçeli kararda nasıl gösterecektir? Büyük bir
olasılıkla, gerekçeli karar savcıların hazırladığı mütalaaya
dayandırılacaktır” dedi.
ADALETİN OLMADIĞI BİR YERDE, DİĞER ŞEYLERİN VAR OLMASININ HİÇBİR ANLAMI YOKTUR
Savcıların mütalaada, “genel örgüt tanımı” ile
Ergenekon Terör Örgütü’nün var olduğunu kabul
ettiklerini anımsatan Başbuğ, mütalaada örgüt içinde yer
aldıklarını iddia ettikleri kişiler arasında inandırıcı, kabul
edilebilecek hiç bir somut bağın ortaya konmadığını ifade etti.
‘Ergenekon Terör Örgütü vardır ve bu kişilerde bu örgüte
mensuplardır’ denmesinin, sadece bir varsayım olduğunu ve
hukukta varsayımların yerinin bulunmadığını kaydeden Başbuğ, “Terör
örgütlerinin var olup olmadığının ortaya çıkartılması mahkemelerin
işi midir, yoksa devletin istihbarat birimlerinin mi? Devletin
istihbarat birimlerinden hiçbirisi Ergenekon Terör Örgütü diye bir
örgütü tespit ettik, böyle bir örgütü biliyoruz şeklinde mahkemeye
bilgi sunmadı. Bütün bu yaşananlar yetmezken, Türkiye’de bir sulh
ceza mahkemesi, Yalova 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 23 Ocak 2012 günü,
oturduğu apartmanın duyuru panosuna el yazısı ile
‘Ergenekon ve PKK Terör Örgütü lideri Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Emekli İlker Başbuğ’ diye yazan kişinin TCK’nun
125. Maddesi uyarınca ‘hakaret’ suçunu işlediğine karar verdi.
Verdiği hükmün açıklanmasının da geri bırakılmasına yer olmadığına
da ayrıca karar verdi” dedi.
Ağır ceza mahkemesinin, Genelkurmay Başkanı’nın “terör örgütü
yöneticisi” olduğuna karar verirken, sulh ceza mahkemesinin ise
aynı Genelkurmay Başkanına “terör örgütü lideri” denilmesini
hakaret suçu olarak kabul ettiğine dikkat çeken Başbuğ, “Bugün
ülkemizin içinde bulunduğu durum, hepimizin içinde bulunduğu
durumdan daha önemli görünse de artık burası Türkiye demeyin.
Adalet bir ülkenin her şeyidir. Adaletin olmadığı bir yerde, diğer
şeylerin var olmasının hiçbir anlamı yoktur. Bu hafta, Türk
Yargısının kendisini test tarihi olarak tarihte yerini alacaktır”
değerlendirmesinde bulundu.