İlk yarı siyah, ikinci yarı beyaz
Abone olBeşiktaşlı gazeteci Adnan Bostancıoğlu Beşiktaş'ın dün akşamki derbide ilk yarı kötü, ikinci yarı iyi oynadığını söylüyor.
Derbi öncesi yazdığım yazıda, Beşiktaş taraftarının maçın
sonucundan pek de umutlu olmadığını söylemiştim. Oysa Pazar günü
öğleden sonra semtte başlayan gösteriler maç saatine doğru zirve
yaptı.
Çarşı’dan Dolmabahçe’ye yürüyüşe binlerce kişi caddeyi trafiğe kapadı, ortalık tam bir miting alanına döndü. Üstelik hiç de umutsuz bir topluluk gibi görünmüyordu Beşiktaş taraftarı... Siyah beyazlıların bu yıl da takıma sahip çıkmaktan geri durmayacağı anlaşılıyor.
Yine aynı yazıda, -hemen herkes gibi- Galatasaray’ın “uzak ara” favori olduğunu da vurgulamıştım... Ama “derbilerde favorilerin tökezlemeye daha yatkın olduklarını” hatırlatarak...
Bireysel hata patlaması
Maçın ilk yarısında her ne kadar iki kez geriye düşüp beraberliği yakalayan taraf Galatasaray olsa da sahadaki oyun, Beşiktaş’ın tarihi bir hezimete uğrayabileceği izlenimi veriyordu. Maçı birlikte izlediğim Galatasaraylılar, zaman zaman takımlarını Barcelona ile kıyaslayacak kadar coşku içindeydiler. Ama anlam veremedikleri bir şey vardı: Neden hep Beşiktaş öne geçiyordu?!
Aslında ilk yarıda izlediğimiz dört golde de bireysel hatalar
(Melo’nun kendi kalesine attığı gol, Elmander’in vuruşunda Cenk’in
üzerine gelen topu altından kaçırması) ve bariz savunma yanlışları
(Beşiktaş’ın ikinci golünde Holosko’nun büyük bir dikkatsizlikle
bomboş bırakılması, Umut’un golünde ise topa beş Beşiktaş
oyuncusunun arasında vurması) etkili oldu.
Sivok-Escude olmadı
Samet Aybaba maçtan önce Galatasaray’ın kadro üstünlüğünü kabullenmiş, sahaya savunma ağırlıklı bir takım çıkarmıştı. Defansın ortasını Sivok ve Escude’den oluştururken önlerine yerleştirdiği İbrahim Toraman ve Veli ile bu hattı tahkim etmeyi planlamıştı. Lakin Sivok-Escude uyumsuzluğu (ki ilk kez yanyana oynuyorladı) daha ilk dakikalardan itibaren fena halde fire vermeye başladı. Sarı kırmızılıların birbiri ardına yarattığı gol tehlikeleri Beşiktaş’ın biraz daha geriye yaslanmasına sebep oldu. Dolayısıyla Galatasaray’ın kendine güveni arttı ve bir derbide sık rastlanmayacak ölçüde üstünlük kurdular. Düşünün ki, Beşiktaş’ın Galatasaray kalesini bulan ilk şutu atıldığında saatler 35. dakikayı gösteriyordu (Tabii Melo’nun kafasından gelen golü saymıyorum.)
Devre 2-2 bittiğinde bu maçta daha çok gol olacağı kanaati yaygındı. Galatasaraylılar ikinci yarıyı heves ve iştahla beklerken Beşiktaşlılarda belli etmemeye çalışsalar da endişeli bir bekleyiş vardı.
Terim’in hataları
Sonra... Çok enteresan bir şey oldu! Beşiktaş ikinci yarıya çok daha etkili başladı ve beş dakika içinde üçüncü golünü buldu... Artık sahada tedirgin, savruk ve bir türlü toparlanamayan bir Galatasaray ile üzerinden ilk yarıdaki ürkekliğini atmış, kendine daha güvenli ve azimli bir Beşiktaş vardı.
Peki ne olmuştu?
Bana öyle geliyor ki, Fatih Terim hata yapmıştı. Birinci hata, takıma geç katılan ve yeterince hazır olmadığı anlaşılan Melo ile oyuna başlamak... İkinci hata kendi kalesine gol atan Melo’yu ikinci yarı kulübeye çekip yerine Amrabat’ı almak.
Melo hatasını telafi etmek için ikinci yarıda ekstra bir performans sergileyebilirdi; bu şanstan yoksun kaldığı gibi yaptığı hata sebebiyle cezalandırılmış duruma düştü. Dahası, yerine giren Amrabat savunma yönü olmayan bir futbolcu olduğu için, Melo’nun savunma görevleri Selçuk’un üzerine bindi ve bu “özel oyuncu” takımının hücum organizasyonlarındaki etkinliğini kaybetti. Bu işe soyunan Emre Çolak ise Selçuk’un performansına yaklaşamadı bile... Hasılı bir kaç taşın yerinden oynaması, sahadaki görüntüyü tamamen değiştirdi.
Bir Burak Yılmaz klasiği
Maçın bitimine dakikalar kala sahneyi Burak Yılmaz aldı. Bu futbolcudan “beklenen”, zira çok sık yaptığı “numaralarından” birini daha icra etti ve Beşiktaş cezasahasında kendini yere bıraktı. (Maçtan sonra görüşüne başvurulan 10 otoriteden 9’u penaltı olmadığını söyledi.) Pozisyona 5-6 metre uzaklıktaki orta hakem Bülent Yıldırım önce yutmadı gibi görünse de 40 metre uzaktaki yan hakemin penaltı uyarısına kurban gitti.
Maç 3-3 beraberlikle sonuçlandığında Burak Yılmaz twitter’da “trending topic” oldu: “Emek hırsızı Burak!”