İlk parti nasıl kapatıldı?
Abone olKapanan ilk parti Ata'nın silah arkadaşları tarafından kurulmuştu. Onun kapatılma sebebi neydi dersiniz?
Cumhuriyet tarihi boyunca 26 parti kapatıldı. Kapısına
kilit vurulan ilk partiyi ise Atatürk'ün silah
arkadaşları kurmuştu: Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası...
Kurucuları arasında milli mücadelenin sembol isimlerinden
Kazım Karabekir Paşa da vardı. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası,
tüzüğünde yer alan 'Dine saygılıyız' ifadesinden dolayı siyasi
arenanın dışına itildi.
TABİİ GİDERDİM, O MUSTAFA KEMAL |
Timsal Karabekir'in anlattığına göre Mustafa Kemal, vefatına
yakın aralarındaki soğukluğu gidermek ve helalleşmek için ikinci
kez çağırtır Paşa'yı. Ancak bu bilgiyi Kazım Karabekir'e
ulaştırmazlar. Timsal Hanım, Paşa'nın o olaya ilişkin düşüncelerini
şöyle aktarıyor: 'Ablalarım babama sormuşlar 'Haberin
olsaydı gider miydin?' diye. O 'Tabii giderdim. O
Mustafa Kemal'di.' diye cevap vermiş. Birileri
Mustafa Kemal'le babamın arasına girdi. Görüşmelerine engel
oldular.' |
Haziran 1926'da Atatürk'e karşı tertip edilen ve tarihe 'İzmir Suikastı' olarak geçen olayın ardından Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bir yılını bile dolduramadan siyasi ömrünü tamamlarken, Atatürk'ün silah arkadaşları Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Fethi Okyar ve Ali Fuat Cebesoy azmettirici oldukları gerekçesiyle tutuklandı. Kazım Karabekir ve arkadaşları, er ve erbaşların yoğun protestoları altında yargılandı. Dava sonucunda aklandılar.
'İSMET ÇAYA ÇAĞIRIYOR'
Ancak dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün, silah arkadaşı Kazım Karabekir'i tutuklamak için başvurduğu yöntem, Karabekir ailesini derinden etkilemiş. Karabekir'in halen hayatta olan kızlarından Timsal Karabekir Yıldıran, babasının 'İsmet çaya çağırıyor' denilerek gece yarısı evinden alınıp götürüldüğünü belirtiyor. Bu söz Karabekir ailesi için korku ve endişenin parolası olmuş yıllarca.
ATATÜRK DE GECE ÇAĞIRINCA
Zaman gazetesine konşan Timsal Hanım, bu ruh halini 'Bizim evde
'İsmet çaya çağırıyor' lafı korku demekti.' ifadesiyle anlatıyor.
Olaydan yıllar sonra Mustafa Kemal'in barışmak için babasını
çağırdığını anlatan Timsal Hanım, ancak davet yine gece geldiği
için annesi İclal Hanım'ın izin vermediğini vurguluyor:
'Annem 'İsmet çaya çağırıyor' sözünü hatırlatmış babama.
'Paşam geç oldu. Gece gitmeyin.' demiş.'
DİNE SAYGILIYIZ İFADESİ NEDENİYLE KAPANDI
Şeyh Sait İsyanı'nın ne kadar karmaşık olduğunun
yıllar sonra bile tam anlaşılamadığını vurgulayan Timsal
Karabekir, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın tüzüğünde yer alan
'Dine saygılıyız' ifadesinden dolayı kapatılmasını bir türlü
anlayamamış: 'Laik devlet hepimizin, ancak dine saygısız
bir parti de olamaz diye düşünüyorum. Müslüman bir ülkede bundan
daha doğal ne olabilir? Üstelik de ilk özel parti denemesinde.
Kapatmayı bu ifadeye dayandırdılar. 'Siz bu isyana
kucak açtınız' denildi. Gerçekten talihsiz ve çok haksız bir
suçlamaydı.'
SUİKASTİ PLANLAYANLA TOKALAŞINCA
Timsal Hanım, babasının İzmir Suikastı'yla
ilişkilendirilmesini ise 'Ayrı bir üzüntü ve dehşet vesikası'
olarak görüyor. Paşa'nın suçlandığı olay ise bir hayli
ilginç: 'Babam, suikastı düzenlediği gerekçesiyle idam edilen Ziya
Hurşit'in ağabeyi Faik Günday Bey'le TBMM'nin çıkışında karşılaşıp
tokalaşıyor. Faik Bey eğilip babamın elini öpmek istiyor. İki
dakikalık bir sohbeti oluyor. Bunun karşılığında 'Sen
suikastın planlayıcısının ağabeyiyle görüştün bu işte senin de
parmağın var' deniliyor.'
POLİSLER BAHÇEMİZDE YATIP KALKARDI
Timsal Hanım, babasının, İzmir Suikastı'ndan aklanmasına rağmen
mutlu bir hayat süremediğini söylüyor. Vatana yaptığı onca
hizmetten sonra bir doktora verecek parası olmadan emekli
edildiğini iç çekerek anlatıyor. Ama asıl ağırlarına giden,
gözaltında yaşamak olmuş: 'Asıl üzücü olan, uzun yıllar bugün müze
olan evinde göz hapsinde kaldı. Bahçede polisler yatıyordu. Karşı
evi polisler kiralamış, oradan evimizi gözetliyorlardı.'
ZATEN EVE KADAR GELECEKSİN, TAŞI BAKALIM
Paşa ve ailesini takip sırasında gülünç olaylar da yaşanmış.
Timsal Hanım, trajikomik olayları şöyle anlatıyor: 'Babam, annem ve
ablalarım Cafer Tayyar Paşa'nın oğlunun sünnetine gidiyorlar.
Tramvay değiştirmeleri gerekiyor. Ancak peşlerinde olan hafiyeler
durumun farkına varamıyor. Babam hemen vatmana haber veriyor,
'Evladım içeride beni takip edenler vardı,
gelsinler.' diyor. Annem çok kızıyor, 'Paşam madem
atlatmışız, niçin çağırdın?' diyor. Babam, 'Olur mu hiç
İclal, ekmek paralarını kaybederler.' diye cevaplıyor.
Yine annemler alışverişten eve dönüşte ellerinde paketlerle
istasyona gelmişler. Annem arkadaki hafiyeye 'Gel bakalım
oğlum. Zaten eve kadar geleceksiniz, paketleri taşıyın
bari' demiş.'