İlk adli bilim köşe yazarı geliyor
Abone olÖzkök, gelecek haftadan itibaren Hürriyet'te Türkiye'nin ilk kez adli bilim köşe yazarını tanıttı. Gelecek hafta Hürriyet'le yazacak olan yazarla Özkök röportaj bile yaptı
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, gazetenin Pazar ekinde Hürriyet'in yeni yazarını tanıttı. Gelecek haftadan itibaren yazmaya başlayacak olan Sevil Atasoy'u Türkiye'nin ilk bilim köşe yazarı olarak tanıtan Özkök'ün Hürriyet Pazar'da yayınlanan röportajı...
Ertuğrul ÖZKÖK / Hürriyet PAZAR
‘En çok parmak izi yanlışı yapıyorlar. Elinizde eldiven var. Bir suç işlediniz. Fakat o sırada tuvalet ihtiyacı hissettiniz. İnsanlar orada eldivenini çıkarıyor. Türk katiller bir de silahı yok etmeye çalışıyor.’
Adli bilimler, cinayetlerin ve öteki tür suçların çözülmesini sağlayan faaliyetlerin tümüne verilen isim. Bir katilin bulunması, tecavüzcünün ortaya çıkarılması veya bir banka soyguncusunun yakalanması hep bu faaliyet alanına giriyor. Sevil Atasoy, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nün eski müdürü. Gelecek haftadan itibaren Hürriyet’te çeşitli suç olaylarının tahlilini yapacak. Yani Türkiye’nin ilk adli bilim köşe yazarı olacak.
TÜRKİYE’NİN İLK ADLİ BİLİM KÖŞE YAZARI GELİYOR
Sevil Atasoy’la ilk defa Kenya’ya gitmek için aşı olurken tanıştık. 40 kişilik bir grup içinde 10 gün boyunca Kenya’yı gezdik. Bu süre içinde bol bol ‘Forensic Sciences’dan (adli bilimlerden) söz ettik.
Adli bilimler, cinayetlerin ve öteki tür suçların çözülmesini sağlayan faaliyetlerin tümüne verilen isim.
Bir katilin bulunması, tecavüzcünün ortaya çıkarılması veya bir banka soyguncusunun yakalanması hep bu faaliyet alanına giriyor.
Sevil Atasoy, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nün eski müdürü. Gelecek haftadan itibaren Hürriyet’te çeşitli suç olaylarının tahlilini yapacak. Yani Türkiye’nin ilk adli bilim köşe yazarı olacak.
Bugün Atasoy’la yaptığım ilginç bir sohbeti aktarıyorum.
Bu söyleşiyi niye ben yaptım? Tamamen kendi merakım yüzünden.
E.Ö.
Adli tıpta çok büyük gelişmeler var. Katiller eskisine göre daha mı kolay bulunuyor? Kusursuz cinayet dönemi kapanıyor mu?
-Kusursuz cinayet dönemi kapanmaz. Yani insan zekası her zaman karşısındakini öldürmek için mutlaka ilginç bazı şeyler bulacaktır. Biz genel olarak yeraltı dünyasının yerüstü dünyasından daha ileride olduğunu kabul ederiz. Ciddi gelişmeler oldu evet. Ama sadece DNA değil, pek çok alanda fizikten matematiğe, jeolojiden biyolojinin en uç noktalarına kadar birçok dal kendisini suçla mücadelenin içerisinde buldu.
Bir zamanlar adli tabip deyince aklımıza otopsi yapan doktor gelirdi. Adli tıp uzmanının temel eğitimi nedir? Ekonomist midir, doktor mudur?
- Sizin bahsettiğiniz ‘Forensic sciences’ denen meslek, fizik, kimya, biyoloji gibi temel dallardan gelen insanların katkısıyla gelişti. Otopsi asırlardır yapılan ve çok iyi yapılan bir şey. Şimdi artık sadece ölüm olaylarında değil, cinayet ve yaralama dışındaki suçların aydınlatılması için birçok başka dal birdenbire destek vermeye başladı.
DEDEKTİF ÖNCE CESEDE Mİ BAKAR
Bir adli bilimci en çok nerede çalışır? Morgda mı, yoksa başka bir yerde mi?
- Şimdi burada çok ciddi bir ayırım yapmak lazım. Adli tıp yani hekimlerin içinde bulunduğu bölüm bunun bir parçasıdır. Bunun dışında diğer pek çok mesleğin de burada katkısı vardır. Filmlerde, dizilerde gördüğünüz olayların büyük bölümü esasen hekim olmayanların yaptığı işlerdir. Bütün bu olaylarda esas liderliği yapan bugünün polis kimya laboratuvarları ya da jandarma kimya laboratuvarlarıdır ve bunların içerisinde hekimler yoktur. Orada otopsi yapılmaz.
Bir olay yeri incelemesi yapan kişi önce neye bakar? Cesede mi bakar? Yani bunun pilotlar gibi bir Check-list’i (Kontrol listesi) var mıdır?
-Evet var. Burada önemli olan bir olayın aydınlatılabilmesi için esas can damarı hadisenin, olay yeri incelemesi olduğunu bilmek gerekir. Önce delilleri koruyacak insanlar vardır. Sonra oraya intikal eden o dedelilleri oradan toplayacak olan insanlar gelir ve onlar hiçbir zaman tek kişi olmaz. Başında bir lider vardır ve bu bir takımdır. Olayın biçimine göre farklı meslekten insanlardan oluşan bir takımdır.
BİZİM İÇİN KAN KADAR DETERJAN DA ÖNEMLİDİR
Peki neye bakarlar en önce bunlar?
- Gittiğiniz yerde bir ceset bile bulunmayabilir. Öldürmüştür ama alıp götürmüştür, mesela başka bir yere atmıştır. Evde hiçbir şey bulamayabilirsiniz ama halının mesela belli bir yerinin daha fazla deterjan koktuğunu fark edebilirsiniz.
Deterjanın ne alakası var?
-Halının bir kısmı özel olarak temizlenmişse, orada saklanmak istenen bir delil var demektir. Bu sadece eğitimle değil, içgüdü ile de bulunabilecek bir şeydir.
Cinayet işleyen bir insan bütün delilleri yok edebilir mi?
- Olabilir tabii. Faili meçhul çok olay var. Haksız yere cezaevinde yatan insanlar var.
Faili meçhul sayısı çok mu?
- Yavaş yavaş azaldı. Bu azalmanın nedeni tabii ki kamuoyunun giderek daha fazla bilgilenmesi, basının buna daha fazla merak sarması ve insanların gerçekten failin bulunması için hep birlikte düşünmeye başlaması.
TÜRK KATİLLER EN ÇOK HANGİ DELİLİ BIRAKIR
Türkiye’de cinayet işleyen insanların en çok bıraktıkları delil nedir? Yani Türk katiller en fazla hangi yanlışı yaparlar?
-Hálá parmak izidir.
Türk katiller bu kadar aptal mı? Filmlerde bu kadar sahne var. Hiç mi ders almıyorlar?
-Bakın mesela bir yere girdiniz. Elinizde eldiven var. Bir suç işlediniz. Fakat o sırada tuvalete girme ihtiyacı hissettiniz. İnsanlar orada eldivenini çıkarıyor.
Türk katiller en fazla neyi yok etmeye çalışırlar?
-Silahı. Çünkü silah olmayınca en önemli delil de gidiyor.
Yabancı filmlerde katillerin daha çok cesedi ortadan kaldırmaya çalıştığını görüyoruz. Mesela Arka Pencere filminde. Veya halıya sarılıp göle atılan cesetler.
- Bunlar Türkiye’de de oluyor. Dünyanın her yerinde çok ilginç suçlar işleniyor. Ama olay sadece adam öldürme suçu değil. Mesela ırza geçme olayları var. Uyuşturucu suçları var. Ama tabii cinayetler insana daha cazip geliyor.
TÜRKİYE’DE NİYE SERİ KATİL YOK
Türkiye’de niye seri katil çıkmıyor?
- Mutlaka vardır. Evvelden DNA gibi araçlar olmadığı için cinayetler arasında ilişki kurulamıyordu. Artık DNA bankaları kuruluyor. Bundan böyle birçok cinayet aydınlatılacak. Faili meçhuller arasında seri cinayetler de çıkacak.
Romanlarda ve filmlerde seri cinayetlerde hep ortak bazı motifler görürüz. Mesela çocukluğunda yaşadığı bir travmadan kadınlara düşman olur vesaire. Bunlar gerçek mi?
-Hayır her zaman böyle değil. Zaten öyle olduğu zaman aydınlatılması daha kolay oluyor. Ama mesela Belçika’da çocukları öldüren Mark Dutroux olayını alın. Erişkin bir erkeği de öldürdüğünü biliyoruz. Arada başka bir erişkin daha var.
O niye öldürülmüş?
- Olayları ortaya çıkaracak birisi olabilir. Dolayısıyla onun ortadan kaldırılması gerekmiştir. Başka bir yerde bir ana-kızdır ama annesi başka bir yerde kızı başka bir yerde ölü bulunur. Yani ille de hepsinin aynı özellikleri taşıması gerekmez.
SERİ KATİL KÜÇÜK SUÇLARLA BAŞLAR
Seri katil olayı öteki cinayetlerden daha mı önemlidir?
-Şu anda tüm dünya polislerinin tek bir hedefi var. Seri cinayeti önlemek. Yani ikinci, üçüncü kişinin öldürülmesini önlemek.
Neden bu kadar önemli?
- Artık şu gerçeği biliyoruz. Bir kere suç işleyenin yeniden suç işleme ihtimali, daha önce suç işlememiş kişiye oranla çok daha yüksektir. Katiller suç işlemeye adam öldürmekle başlamıyor. Daha önce başka kriminal kayıtları var. Küçük suçlar var. Evveli var. Bu evveli fark edebildiğiniz ve onu önleyebildiğiniz takdirde siz zaten insanların kaybedilmesini engellemeye başlarsınız.
Bu söylediğiniz çok önemli. Demek ki genel af çok tehlikeli ve zararlı bir şey.
-Tabii ki. Nitekim benim örnek olarak verdiğim Dutroux şartlı tahliyeden çıkmıştı. Ve çıktıktan sonra da öldürmeye başlamıştı. Çıkmamış olsaydı bunların hiçbirini yapamayacaktı.
Peki seri katillikle ülkenin gelişmişlik düzeyi arasında bir ilişki var mı?
- Hayır, yok. Yani Rusya’dan Güney Afrika’ya, Amerika’dan Japonya’ya Avustralya’ya kadar çok örnek var. Hiçbir ülke yok ki seri katil çıkmamış olsun.
YUMURTA İKİZİNİ DNA AYIRAMAZ AMA PARMAK İZİ AYIRIR
Bir adli bilimci olarak bir dosyayı kapatırken ne hissedersiniz? İçiniz her zaman rahat mıdır?
-Şöyle: Bugün için elimizdeki en güvenilir delil DNA delilleridir. DNA delillerinde bile eğer elinizdeki materyal taze bir kan örneği değilse, mesela 30 yıllık, 40 yıllık bir kemikten yola çıkıyorsanız, hiçbir zaman istenen 99,999.. gibi yüksek bir orana varamazsınız. Orada mutlaka bir hata payı olur.
Yani DNA’nın bile çözemediği vakalar mı var?
- Var tabii. Eğer bu kimse bir akraba evliliğinden geliyorsa ya da bir ikizi varsa siz odur dediğiniz anda aslında hata yapıyorsunuz demektir. Çünkü DNA bile ikizleri tefrik edemiyor.
Yani tek yumurta ikizleri cinayet işlerse bunu ispatlamak mümkün değil mi?
- O durumda parmak izine bakarsınız. Çünkü tek yumurta ikizlerinin dahi parmak izleri birbirinden farklıdır. Bunun dışında şu anda elimizde tek yumurta ikizini ayırt edecek teknolojik bir araç yok..
POLİS Mİ BECERİKSİZ KATİLLER Mİ ZEKİ
Türkiye’de faili meçhul cinayet oranı nedir?
-Bilmiyorum ama en son yayınlanan istatistikler var. Çok ciddi bir rakam olduğu ortada.
Peki Türk polisi ve adli tıbbı mı yetersiz, yoksa katiller mi çok becerikli ve zeki?
- Ne yazık ki, Türkiye’nin her noktasında aynı kalitede servis veremiyoruz. Yani İstanbul’da meydana gelen bir olayla, periferide olan bir olaya aynı ölçüde uzmanlaşmış ekipler gönderemiyorsunuz. Ama bu sadece bizim için değil Amerika için de geçerli
Yeterli delil bulamayınca üzülüyor musunuz?
- Tabii ki. Artık böyle bir şeyin olmaması gerekir.
Anladığım kadarıyla siz hálá parmak izi taraftarısınız.
-Önemli diyorum. Çünkü biz artık parmak izinden de DNA analizi yapabiliyoruz. Parmak izinden o kimsenin beslenme biçimini öğrenebiliyoruz. Yani sadece kimliği değil o kimsenin hayatıyla ilgili bilgi de alıyoruz.
NEHİRDEKİ BAŞSIZ CESET NASIL ÇÖZÜLDÜ
Ama bildiğimiz otopsi hálá çok önemli bir şey değil mi?
- Evet çok önemli.
Çarpıcı bir örnek verebilir misiniz?
- Londra’da nehirden 6-7 yaşlarında bir çocuk cesedi çıkarmışlardı. Kafası yok, kolları yok, bacakları yok. Sadece torso var. Biliyor musunuz kim olduğu nasıl bulundu?
Otopsiyle mi?
- Hayır, çünkü otopsiden bir şey çıkmadı. Kemiklerindeki strosyum analizinden, bu çocuğun Batı Afrika’da beslendiği anlaşıldı. Yani oradan gelen bir göçmen olduğu anlaşıldı. Akciğer ve midesindeki polenlerinden çok kısa bir süreliğine Londra’da kaldığı öğrenildi. Midesindeki yiyecek kalıntılarından, bitki kalıntılarından yakın bir geçmişte Afrika’da bulunduğu belirlendi. Böylelikle Batı Afrika’dan İngiltere’ye insan kaçakçılığı yapan bir çete ortaya çıkarıldı. İpuçları artık bir insanın vücudundaki kalıntılardan, iliğinden, kemiğinden, saçından tırnağından çıkarılıyor. Mesele sadece nasıl öldüğü meselesi değildir. Belli ki kafası kolları kesilirse bir insan ölür. Ama mühim olan bunu kimin yaptığını bulabilmektir.
Bugüne kadar rastladığınız mükemmele yakın cinayet olayı var mı?
-Türkiye için söyleyemem.
Dünyada var mı böyle örnekler?
-Mükemmel cinayet değil ama mükemmel çözüm olayı var. Mesela Almanya’da bir modacı öldürülmüştü. Evinde ölü bulunmuştu. Boğazında telefon kablosu vardı. Boğularak öldürülmüştü. Hiçbir görgü tanığı ve delil olmadığı halde 8 saat içinde katili buldular. Kablonun üzerindeki ter izinden DNA örneği aldılar. DNA bankasında bulunan bir fail olduğu için hemen buldular. Eminim ki 10 seneye kadar Avrupa’nın tek bir tane büyük kriminal kimya laboratuvarı olacak ve öbürlerinin hepsi zaten daha uzmanlaşacak.
BABALIK TAYİNİNDE ÇOK HATA YAPILIYOR
Yerdeki veya gövdedeki kan kuruduktan sonra grubunu tespit etmek çok zorlaşıyormuş, doğru mu?
- Evet çok büyük bir problemdir. Geçmiş yıllarda sadece olay yerindeki kanın kime ait olduğunu aradığımız ve sadece kan grubu yapmasını bildiğimiz ve başka bir şey bilmediğimiz günlerde eminim ki çok insan fail olmadığı halde katil denilerek ceza görmüştür.
Ya babalık tayinleri?
-Babalık tayinlerinde çok hatalar yapıldığına eminim.
Kan hangi bakımlardan bilgi kaynağıdır sizin için?
- Sadece kan grubu ve kimlik için kullanmayız. Beslenme biçimi vardır. Zehirlenmeyse, nasıl bir zehir aldığı öğrenilebilir. Bir genetik hastalığı olup olmadığını bulabilirsiniz, kimin ailesinden geldiğini, beş kuşak önceki birinin mesela o sülaleden gelip gelmediğini, hatta daha da ileri giderek efendim işte, dünyanın başka neresindeki insanlarla akraba olabileceği gibi bilgilere ulaşırsınız. Yani bir damla kandan bir roman yazmak mümkün artık.
Peki DNA tetkiki pahalı bir şey midir?
-Şu anda DNA analizleri kriminal amaçla konuştuğumuzda ucuzdur artık. Ama ciddi cihaz yatırımı gerekir. Çünkü full otomasyonda, yani insan elinin hiç değmediği biçimde cihazlar var, aynı anda 90 küsur tahlil yapabiliyor. Ama hálá insan elinin değdiği bir ön hazırlık aşaması var. Eğer elinizdeki kansa mesele yok. Şu anda maliyet 10-12 dolara düşmüş durumda. Eğer elinizdeki örnek 1 tek saç teli veya kepekse ya da terse, spermse, karışık sperm, vajinal sperm karışımıysa, maliyet giderek artıyor. Çünkü insan emeği daha fazla oluyor.
KONDOMLA IRZA GEÇEN TECAVÜZCÜ VAR
Tecavüz olayında vajinal spermle teşhis mümkün müdür acaba?
-Her ırza geçme olayında sperm bulmak durumunda değilsiniz. Şimdilerde ırza geçmelerde kondom dahi kullanılır oldu. Evet çünkü bazı insanlar kendileri mesela AIDS olmaktan korkuyor
Yani tecavüz ederek başkasına en büyük kötülüğü yaparken kendisini koruyacak kadar aşağılık ve egoist öyle mi?
-Elbette. Dolayısıyla sperm bulmanız şart değil. O zaman başka şeyleri aramanız lazım. Bir kondomun dışından kim olduğunu, içinden kim olduğunu bulmanız mümkün... Bütün mesele onun delil olduğunu fark edebilmeniz. Oradaki çöplere filan bakacak olay yeri inceleme uzmanı lazım.
Son günlerde başka bir suç türü ortaya çıkmaya başladı. Düğünlerde havaya ateş etme dolayısıyla öldürülen insanlar. Sanırım bu adli bilimlerin özel bir inceleme konusu olacak önümüzdeki günlerde.
- Ben size kriminalistikten bahsediyorum yani delillerin kendisinden. Bir de bu insanlar neden bu işleri yapıyorlar sorusu var. Onu cevaplayan tabii kriminoloji bilimidir. Hiç kuşkusuz Türkiye’de silahla ilgili, yüzyılların oluşturduğu geleneksel bir durum var. Bundan vazgeçebilmek sadece eğitimle olabilecek bir şey. Bu yapılmadığı takdirde silah kullanımını kolay kolay engelleyebileceğinizi zannetmiyorum.
Olay yerine giden bir dedektife ne tavsiye edersiniz?
Ölü karşısında önce şunu düşünmeli. Burada bir ölü var. Ama belki burada öldürülmedi, buraya getirildi. Bundan şüphelenmesi bana yetiyor. Çünkü bunu düşünebildiği anda onun elbisesine, ayakkabısına vs. çok dikkat edecektir. Ayakkabısının altında toprak olabileceğini, o toprağın başka bir yerin toprağı olduğunun ispat edilebileceğini düşünecektir. Yani benim için önemli olan o ilk cümledir: ‘Belki burada öldürülmemiştir.’
OLAYIN ÇÖZÜLMESİNDE HANGİ BİLİM DALI DAHA ETKİLİ
Bir olayın çözülmesinde hangi bilim dalı daha etkili? Tıp mı, kimya mı yoksa fizik mi?
- Hepsi... Her olay için her birinin katılması mümkün. Bugün bir coğrafyacının bile rolü olabilir. Bir harita bilenin, bir hava durumu bilenin rolü olabilir. Mesela bir veteriner yardımcı olabilir. Avlanması yasak olan hayvanlar var. Çin’den gelen ithal ilaçlar var mesela, bunların içinde avlanması yasak olan, koruma altında olan hayvanlara ait tozlar bulunup bulunmadığını söyleyebiliyoruz. Ya da suç aleti olarak elinizde bir fildişi varsa, bu hangi bölgenin filinden gelmiştir, yapraksa hangi ağacın yaprağıdır, bu bulunabiliyor. Kimse tek başına ben bu işi bilirim diyemez, ben bu işi çözerim diyemez. Mühim olan, o olayla ilgili doğru adamları bir araya getirebilecek, yani o takımı kurabilecek beyinlerdir.
İnsan morga ilk girdiğinde ne hisseder?
Siz hiç morga girdiniz mi hayatınızda?
-Tabii. Benim çocukluğun Sultanahmet’te Adli Tıp morgunun içerisinde geçti.
Hiç korkmaz mıydınız orada morga girdiğiniz zaman?
-Hayır, hayır..
Bir insanın ölüyle ilişkisi nasıldır? Bir meslek olarak nasıldır? Yani bizim kağıtla, bilgisayarla ilişkimiz gibi mi?
-Aynen öyle. Çok küçük yaşta bile o kadar çok etkilediğimi zannetmiyorum. Çok mutlu ve hayattan keyif alan bir insanım.
Özel bir merakınız var mıydı bu mesleğe?
-Hayır yoktu. Babam orada çalıştığı için ben de mecburen okuldan çıktığımda gidecek bir yer olmadığı için oraya gidiyordum.
BENCE O.J. SİMPSON KESİNLİKLE KATİLDİ
Bir adli bilimci olarak O. J. Simpson olayını nasıl görüyorsunuz, suçlu mu?
-Ben adli tıp uzmanı değilim, hekim değilim. Ben biyokimya profesörüyüm ve kriminalistik yapıyorum. Kriminalistik yapanların hemen tamamı fen dallarından gelen insanlardır yani laboratuvarlarda çalışan insanlar. O.J. Simpson olayında bence katil o. Ama o kadar kötü bir olay yeri incelemesi yapılmıştı ki ve o kadar dağınık ve en ufak bir kurala uymadan laboratuvar çalışmaları yapılmıştı ki bu açıkları fark edebilen bilirkişiler burada bir sorun var dediler ve davayı kazandılar. Üstelik olay yeri incelemesinin ve de labaratuvar çalışmasının kötü olduğunu söyleyen Connecticut Polisi Kriminal Daire Başkanı Henry Lee idi. Yani başka bir eyaletin kriminal şefi söylüyordu.
En pahalı DNA analizi hücre çekirdeği
Hücrenin çekirdeğinde bulunan nükleer DNA var, mitokondriyal DNA var. Sadece anneden geçen, babadan hiçbir şey alınmayan bir DNA türü var, o incelenebiliyor. Y kromozom DNA, sadece erkekten geçen bir DNA var onu da inceliyoruz. Bunlar pahalı şeyler. En zor olan eski kemiklerdir. Aktif ortamda çok yüksek ısıda ve çok rutubette kalmış olan kemiklerin tiplemesi, DNA tiplemesi şu anda en zor olan şeylerdir.
En mükkemel cinayeti tek yumurta ikizleri işleyebilir
O durumda parmak izine bakarsınız. Çünkü tek yumurta ikizlerinin dahi parmak izleri birbirinden farklıdır. Bunun dışında şu anda elimizde tek yumurta ikizini ayırt edecek teknolojik bir araç yok...
Hangi tür cinayet daha çabuk çözülür? Bıçakla işlenen mi, ateşli silahla işlenen mi, zehirlenmeyle mi, başını taşla ezmekle mi, boğmakla mı? Hangisine daha kolay teşhis konulabilir? Böyle bir yöntem var mı?
-Hayır, doğrusu hiç merakımı cezbetmedi ama....
Sapıkça bir soru olarak gözükebilir ama merak ettiğim için soruyorum..
-Bakın bir ölü gördüğünüzde zaten bunun nasıl öldürülmüş olduğunu bulmak çoğu halde mümkün. Bu bir ateşli silah mıydı, bu bir bıçak mıydı, yoksa iple boğma mıydı? Bu bir intihar mıdır, kaza mıdır, cinayet midir? Mesele bu insanı kimin öldürebileceğidir. Birisi çıkıp ‘Ben öldürdüm’ dediği zaman bile mesele çözülmüş olmuyor. Birisinin ‘Bu öldürdü gördüm’ demesi de bir şey ifade etmiyor.
PANTOLONLUYA ETEKLİ DİYEN GÖRGÜ TANIĞI VAR
Görgü tanıkları önemsiz mi?
-Elbette görgü tanığının olması çok iyi bir şey. Ama siz mutlaka delil bulmalısınız. Görgü tanıklığı muazzam yanıltan bir hadisedir. Dolayısıyla tanık ifadelerinin ne kadarına güveneceğiz ne kadarına güvenmeyeceğiz? Bizi yanıltabilir. Bakın Washington’daki sniper (keskin nişancı) olayında birçok tanık çıktı. Bir kısmı beyaz biri dedi. Kimi 45 yaş civarında dedi. Hemen hepsi tek başına dedi. Tamamen tersi çıktı. Katil siyah çıktı. Bir değil iki kişiydi. Çok gençtiler.
Sizin bildiğiniz bir olay var mı?
- Bir gün bir amfide savcı adaylarına ders veriyordum. Ders sırasında biri amfiye girdi ve gelip benim masamın üzerine bir zarf bırakıp gitti. Sonra salondakilere, ‘Ders sırasında dikkatinizi çeken bir olay oldu mu’ diye sordum. Herkes o kadar farklı tarifler yaptı ki.
Son zamanlarda cinayet sanıkları ile ilgili profil çıkaran bölümler kuruldu. Bunlar gerçekten bir katilin profilini çıkarabiliyor mu?
-Hayır. Profilleme yapanların doğruyu çok da bulamadıklarını görüyoruz.
Günümüzde kadınlar katillere daha fazla ilgi mi duyuyor?
Patricia Cornwell’in ünlü kahramanı Kay Scarpetta bir kadın. Siz öylesiniz. Acaba son yıllarda kadınlar cinayetlere, cesetlere, çözülmemiş olaylara daha mı düşkün oldu?
-Esasen bu olay yeni değil. Bakın ben 1980’lerde Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu’nun Kimya Dairesi başkanlığını yaparken, benle çalışanların çok büyük bir bölümü kadındı. Fakat o tarihlerde laboratuvarlar bu kadar şeffaf değildi. Yani ne olup bittiğini, kimlerin çalıştığını vs. o kadar bilmezdik. Daha sonra laboratuvarda kim var ortaya çıkmaya başladı. Türkiye’nin en ünlü adli tıp hocaları kadındır mesela. Bizden çok daha önceki kuşaklarda da kadınlar vardır. Türkiye için bu söylenemez ama bu söylediğiniz Batı için doğru. Batı’da hálá kriminal laboatuvarlarda en fazla erkekler çalışır yani kadın sayısı çok azdır.
Eskiden filmlerde gördüğümüz otopsi yapan doktorlar genellikle bıkkın, yorgun tiplerdi. Ama şimdi ‘CSI: Miami’ gibi dizilerde daha farklı bir tip gelişti. Bu gerçeği yansıtıyor mu?
-Yok, hayır. Mesela babam bir adli tıp uzmanıydı hiç de öyle içine kapalı, yalnız biri değildi.
EŞCİNSEL CİNAYETLERİ DAHA MI KOLAY ÇÖZÜLÜYOR
Eşcinsel ilişkisi bulunan cinayetler daha çabuk çözülüyor gibi izlenim var. Bu doğru mu?
-Böyle durumlarda genellikle etraftaki komşular bu ilişkiden haberdardır. Daha çok dikkati çekerler. O nedenle daha kolay ve çok tanık bulunabilir. Ama çözülemeyen nice eşcinsel cinayetleri de var.
HER SERİ KATİLİN BİR İMZASI VAR MIDIR
Her seri katilin bir imzası vardır denir, doğru mu?
-Buna ‘Modus operandi’ diyoruz. Birini öldürüyor, öldürdükten sonra aynaya diyelim rujla bir şey yazıyor. Veya oraya bir özel eşya atıyor. Biz buna katilin özel imzası diyoruz. Yani o modus operandi.
Niye böyle bir şey yapma ihtiyacı duyuyor?
-Bence kendi zekasının daha üstün olduğunu kanıtlamak istiyor. Ben bunu yaparım, bakın iz de bırakıyorum ama siz beni yine de yakalayamazsınız...
Bir tür meydan okuma...
-Evet, ama tabii bu daha çok psikiyatri biliminin izah etmesi gereken şey, benim alanım değil.
Ruh çağırarak bir cinayet çözülebilir mi?
Parapsikolojinin cinayet çözmede etkisi var mı? Telepatik duyguları kullanmak, parapsikolojik olaylarla açıklamak... Bunların gerçekten örnekleri var mı yoksa tamamen hayal ürünü şeyler mi?
- Bilemiyorum ama suçları çözmek için çok fazla araç var. Birtakım doğaüstü güçlerden medet umulduğunu ben zannetmiyorum.