İlk 100de iki Türk şirketi
Abone olDeloitte “Avrupa İnşaat Liderleri 2008” raporunu yayınladı. En büyük 100 şirket arasında 2 Türk şirketi var.
Deloitte’un hazırladığı “Avrupa İnşaat Liderleri 2008” adlı
raporda, Avrupa’nın en büyük 100 halka açık inşaat şirketinin
yöneticileriyle yapılan görüşmelerden hareketle, sektörün
sorunları, küresel krizin etkileri ve potansiyel fırsatlar
değerlendirildi. Raporda ciroları itibarı ile Avrupa’nın en büyük
100 inşaat şirketi de sıralandı. Listede Türkiye’den ENKA 21. ,
Tefken ise 99. sırada yer aldı.
15 Ocak 2009, İstanbul –Deloitte, Avrupa’nın en büyük 100 halka
açık inşaat firmasının katılımıyla yapılan araştırmadan elde ettiği
verilerle hazırladığı “Avrupa İnşaat Liderleri 2008” raporunu
yayınladı. Raporda inşaat sektöründeki sorunlar, küresel krizin
etkileri, riskler ve olası gelişmeler kapsamlı bir şekilde analiz
edildi. Rapora göre, küresel mali kriz nedeniyle kredilerde yaşanan
ciddi daralma sektör için önemli bir sorun ve risk oluşturuyor.
Ancak yaşanan tüm güçlükler ve olumsuzluklara rağmen Çin ve
Hindistan ile diğer gelişmekte olan ülkelerde alt yapı
yatırımlarının devam etmesi Avrupa inşaat sektörü için fırsat
yaratıyor.
Raporda Avrupa’nın en büyük 100 inşaat ve taahhüt firması
cirolarına göre sıralandı. Bu yılki listede Fransız VINCI, yaklaşık
26 milyar Euro’luk cirosuyla ilk sırada yer aldı. İkinci sırada
18,9 milyar Euro ile, yine bir Fransız firması olan Bouygues SA;
üçüncü sırada ise Alman Hochtief AG 16,7 milyar Euro’yu bulan
cirosu ile yer aldı. Deloitte araştırmasında Enka İnşaat, 3,1
milyar Euro’luk cirosuyla 21. sırada, Tekfen İnşaat ise de 577
milyon Euro ile 99. sırada listede kendilerine yer buldu.
Risklerle birlikte fırsatlar da var
“Avrupa İnşaat Liderleri 2008” raporunun sonuçlarını değerlendiren
Deloitte Türkiye Danışmanlık Ortağı ve Gayrimenkul ve İnşaat
Endüstri Lideri Cem Sezgin şunları söyledi:
“Krizle birlikte likiditenin daralması sektör için ciddi bir risk
oluşturuyor. Ön ödemeler zamanında yapılmıyor, müşteriler ve
taşeron firmaların mali durumları bozuluyor, finansman ve
sigortaların maliyeti yükseliyor. Buna karşılık hükümetlerin
durgunluğu engellemek için alt yapı projelerine daha fazla kaynak
ayırmaya başlamaları bu riski biraz dengeliyor. Özellikle global
enerji ağının ve yatırımlarının şekillenmesine yönelik endüstriyel
taahhüt projelerinin çok da fazla sekteye uğramaması bekleniyor.
İnşaat ve yapı sektörlerindeki canlanmanın aslında tüm ekonomi için
iyileşme sinyalleri olacağının herkes farkında. Diğer bir olumlu
nokta ise başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan
ülkelerde altyapı yatırımlarının devam etmesi. Bu da sektör için
ciddi bir fırsat oluşturuyor. En büyük 100 inşaat ve taahhüt
firması sıralamasında bu yıl ülkemizden de iki firmanın yer alması
bizi mutlu etti.”
Kar marjı düşük sektör
Avrupa inşaat ve taahhüt sektörüne yön veren ilk 100 firmanın 75’i,
2007’de gelirlerini artırmaya devam etti. Kurum başına ortalama
gelir artışı yaklaşık 288 milyon Euro olarak gerçekleşti. Liste
birincisi Fransız VINCI ise, 2007 yılını 4 milyar Euro gibi rekor
bir gelir artışıyla kapatma başarısı gösterdi. Firmaların
karlılıkları ise ortalama yüzde 4,6 oldu. Bir önceki yıl ortalama
karlılık % 5,1 seviyesinde gerçekleşmişti.Zaten çok yüksek olmayan
kar marjlarındaki bu %10’luk düşüş, yaşanan rekabet ve sektörün
geçirdiği zor dönemlerin belki de en net göstergesi.
Konut firmaları hariç tutulduğunda inşaat sektöründe kar
marjlarının yüzde 2 ila 5 gibi düşük oranlarda gerçekleştiği
biliniyor. Bu nedenle inşaat sektöründeki maliyet yönetimi kritik
bir önem kazanıyor.
Son yıllarda inşaat sektörünün tedarik zinciri yönetiminde ciddi
başarılar elde ettikleri vurgulanan raporda şirketlerin iyi bir
tedarik zinciri yönetimi ile maliyetlerini azalttığı ve
karlılıklarını artırmaya çalıştıkları ifade ediliyor. Deloitte’un
Avrupa İnşaat Liderleri 2008 raporunda tedarik zinciri yönetiminin
aynı zamanda sözleşmelerden kaynaklanabilecek hataları da önleyerek
önemli maliyet kayıplarını başından engellediğine işaret
ediyor.
Gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı
yatırımları
İnşaat sektörü için özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki kamu
altyapı yatırımları önemli bir potansiyel ve fırsat anlamına
geliyor.
Deloitte’un Avrupa İnşaat Liderleri 2008 raporuna göre önümüzdeki
10 yılda dünya altyapı yatırım projelerinin %70’i Çin ve
Hindistan’da gerçekleşecek. Küresel ekonominin yeni yıldızı Çin tek
başına bu projelerin %60’ını gerçekleştirme aday görünürken,
altyapı yatırım projelerinin %10’u Hindistan’da hayata geçecek.
Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer almaları ve en
kalabalık iki ülkesi olmalarının yanı sıra bu iki ülke muazzam
büyüklükteki coğrafyaları ve buna denk düşen altyapı yatırım
harcamalarıyla inşaat sektörünün iştahını kabartmaya devam
edecek.
Büyük altyapı inşaat projelerinde Hindistan ve Çin’i, Rusya ve
Brezilya izliyor. Ekonomik büyüme potansiyelleriyle öne çıkan ve
içinde Türkiye’nin de yer aldığı 11 ülke ise hava alanı, karayolu,
elektrik ve haberleşme gibi altyapı yatırımları açısından inşaat
sektörüne fırsat sunan en dinamik pazarlar arasında yer alıyor.
Türkiye’de inşaat 2007’de hız kesmedi
İnşaat sektöründe ülke performanslarına da yer veren Deloitte
raporunda dünyanın en büyük 17. ekonomisine sahip olan Türkiye’nin
2007 yılında % 4,5 oranında büyüdüğü vurgulanırken, ülkede yaşanan
inşaat patlamasının 2007 yılı itibarıyla bir yavaşlama sürecine
girdiği ifade ediliyor. Rapora göre 2007 yılının üçüncü çeyreğinde
sanayideki %5,4’lük büyümeye karşın küresel mortgage krizinin de
etkileriyle yılın son çeyreğinde sanayideki büyüme % 0,5 düzeyinde
gerçekleşti. Buna rağmen hızlı nufus artışı ve depreme dayanıklı
konut ihtiyacı, 2007 yılında da inşaat sektörünün performansını
artırmaya devam etti. 2006 yılında 20 milyar Euro’luk inşaat hacmi,
2007’de 24 milyar olarak gerçekleşti.
2007 yılında Türkiye’de gündemin genel seçimler gibi bazı politik
gelişmelere odaklanması, 2006 yılında %10,4 olarak gerçekleşen kamu
harcamalarındaki artış oranının 2007’de %5,2’ye kadar gerilemesi,
özel sektörde ise harcamaların bir önceki yıla göre %20,3’ten
radikal bir şekilde %6,3’e düşmesi, olumsuz etkilerini inşaat
sektöründe de gösterdi.
Likiditenin azalması ve borç maliyetlerinin artmasının yanı sıra
büyük kamu projelerinin ertelenmesine karşın kamu yönetimin
yap-işlet-devret modelinin yaygınlaşması için yasal düzenlemeleri
yapması ve yabancı şirketlere kamu projelerinde çalışma olanağı
tanıması olumlu gelişmeler olarak nitelendiriliyor.