İlişkinizi kurtarmanın 5 yolu
Abone olAşkı bulmak ve bunu yıllarca korumak pek de kolay olmuyor. Peki ne yapmalı?
Dünyada her üç evlilikten birinin boşanmayla sonuçlandığı ve
aşkların başladığı gibi büyük bir hızla bittiği günümüzde, gerçek
aşkı bulmak ve bunu yıllarca korumak pek de kolay olmuyor. Ancak
ömür boyu mutlu bir birliktelik yaşayan veya ilişkilerini krizden
kurtarmayı başaran pek çok çift de var. Peki, onlar
hayatlarının kadınını veya erkeğini mi bulmuşlar, yoksa bildikleri
bir şeyler mi var?
Sorun 1: Boşvermişlik
Yeni bir
ilişkiye başladığımızda tüm yaratıcı yönümüzü ve dikkatimizi
sevgilimizin gönlünü hoş etmek için kullanırız: Biricik aşkımızın
bal gibi tatlı sohbetini saatlerce dinler, parmaklarımızla ensesini
hafifçe okşadığımızda saçlarının nasıl şekil aldığı gibi en ufak
detayları bile zihnimize kazırız. Ve ona en sevdiği yemeği
hazırlayabilmek için hiç sızlanmadan mutfakta saatlerce zaman
geçiririz. Ancak bir gün fark ederiz ki artık ilişkimize emek
harcamayı çoktan unutuvermişiz..
STRATEJİ 1
KÜÇÜK JESTLERLE ŞAŞIRTIN
Şimdi partnerinize hangi sevgi dolu jestlerle sürpriz
yapabileceğiniz üzerine odaklanın. Örneğin sabah uyandığında
kahvesini yatağına götürebilir, banyo yaparken sırtını
keseleyebilir veya mesai saatinde "Şu an seni istiyorum" şeklinde
davetkâr bir mesaj çekebilirsiniz. Bir önerimiz daha var: Artık
partnerinize "canım", "aşkım" gibi genel bir ifadeyle değil, adıyla
seslenin ve onun dikkatini çekinceye dek bekleyin. Ardından,
gözlerinin içine 3 saniye boyunca sevgiyle bakın. Ve hiçbir şey
söylemeden dudaklarından hafifçe öpün. Bu önerilerimizi sık sık
tekrarlarsanız, emin olun ki sevgiliniz iş çıkısında soluğu hemen
sizin yanınızda alacaktır.
Sorun 2: Kısır
konuşmalar
Çocukluğunuz, üniversite hayatınız, gelecekle ilgili hayalleriniz
ve daha pek çok konu… Birbirinizle sohbet etmeye doyamadığınız için
kimi zaman sabaha kadar uykusuz kalır, yatağa girince bile
konuşmaktan kendinizi alıkoyamazdınız. Peki ya şimdi? Günlük
iletişiminiz artık sadece şu cümlelerle sınırlı kalıyor, değil mi?
"Günün nasıl geçti?" - "Her zamanki gibi yoğun" - "Benim de aynı
şekilde. Yemekten sonra evi süpürmek için bana yardım eder misin?"
- "Of çok yorgunum, başka bir gün yapsak?" Rutin, bir o kadar da
monoton olan bu tarz konuşmalar haliyle aşk hayatınızın da tüm
renklerini silip süpürüyor!
STRATEJİ 2
SOHBET EDİN
Tıpkı ilk günlerdeki gibi, sohbet etmek için
birbirinize düzenli olarak zaman ayırın. Bunun için her hafta
mükemmel bir sofra hazırlamanız da gerekmiyor, akşam yemek yerken
birbirinize 15 dakika zaman ayırmanız bile yeterli aslında. Çeşitli
bahaneler yaratarak bu yoldan sapmamaya dikkat edin ve ilişkinizin
televizyon karşısında rutinleşmesine de izin vermeyin. Eski
günlerdeki gibi doyurucu bir sohbet için size bir önerimiz var:
İlişkiye yeni başladığınız dönemlerde, çevrenizde gördüğünüz ilginç
şeyler veya hobilerinizle ilgili sevgilinizin ne düşündüğü
konusunda eminiz ki kafa yorardınız. O halde şimdi de ilişkinize
aynı özenle yaklaşın ve sevgilinizin ilgisini çekebilecek konuları
tekrar dikkatle gözlemleyin. Ve sohbet sırasında bu konulara
ağırlık vererek, eşinizin sohbetten keyif almasını sağlayın.
Sorun 3: Tutku azalıyor
Benzer sosyal ve kültürel aktivitelere katıldığınız biriyle aynı
yastığa baş koymanız hiç kuşkusuz çok keyifli bir şey. Yapılan
araştırmalara göre de; yaşam alışkanlıkları ve kişilikleri
birbirine benzeyen çiftler daha mutlu oluyor. Ancak ilişkinin
başlangıcında çok hoşumuza giden bu konfor, hızla "tutku"nun
kaybolmasına yol açabiliyor. Çünkü insanlar ilişkilerinde heyecan
arıyor ve uzun süreli birlikteliklerde sıkılma noktasına
gelebiliyor. Yani, partnerinizle her zaman burun buruna olmanın
size ve ilişkinize pek de yararı olmuyor. Zaten uzmanlar da
"Farklılığın olmadığı bir ilişki, durgunlaşmaya mahkûmdur"
diyor.
STRATEJİ 3
ÖZEL ALANLAR YARATIN
Hayallerinizi ve hedeflerinizi tekrar gözden geçirin. İlişkiniz
için daha iyi olabilir düşüncesiyle hiç hedeflerinizden
vazgeçtiğiniz oldu mu? Şimdi, isteklerinizi gerçekleştirebilmeniz
için hala fırsatınız var mı? Eğer yanıtınız "evet" ise hemen
kolları sıvayın ve sadece kendinize özel zamanlar yaratın. Sizin
tek başınıza yapmak isteyeceğiniz çok şey olmalı; belki Aikido veya
dans kursuna gitmek, arkadaşlarla buluşmak, hatta belki de tatile
çıkmak gibi. Birbirinizden bir şeyler öğrenmek ve konuşabileceğiniz
yeni konular bulmak ilişkinizi monotonluktan kurtaracaktır. Üstelik
birbirinize duyacağınız özlem de ilişkinizi yeniden alevlendirir.
Tabii ki aynı özgürlüğü eşinize de tanımalısınız. Onun da yalnız
yapmaktan zevk alabileceği pek çok hobisi olabilir. Burada önemli
olan dengeyi koruyabilmek: Ne sürekli birlikte; ne de sürekli
ayrı!
Sorun 4: "Seni seviyorum"
demiyor!
Sevgiliniz size en son ne zaman "seni seviyorum" dedi. Nedense
artık bu cümleyi kurmaya pek de yanaşmıyor. Siz de haliyle "Yoksa
artık beni sevmiyor mu?" diye endişeleniyorsunuz. Partneriniz sizi
büyük bir olasılıkla hala aynı yoğunlukta seviyor ama artık bunu
size aktarmayı ihmal ediyor. Ayrıca her insanın aşkını ifade
etmekte kendine özgü bir dil kullandığını da unutmayalım. Örneğin
sevgiliniz mp3 çalarınıza müzik kaydetmeyi bir sevgi göstergesi
olarak görüyor olabilir. Aklınızda bulunsun, birlikte zaman
geçirmek, sorumlulukları yerine getirmek, şefkatli kelimeler sarf
etmek ve hediye almak da sevginin en önemli göstergelerinden.
STRATEJİ 4
AŞKIN GİZLİ DİLİNİ KULLANIN
Eşinizin ve sizin aşkın hangi gizli dilini kullandığınızı ortaya
çıkarın. Ve bu dili sık sık kullanmaya başlayın. Keyifli bir sohbet
anında karşılıklı olarak şu cümleleri de tamamlamaya çalışın:
"…dediğinde beni sevdiğini hissediyorum", "…. yapmadığında
rahatsızlık duyuyorum. Eğer partnerinizin ihtiyaçlarını ve
isteklerini bilirseniz, onun duygularına daha kolay karşılık
verebilirsiniz. Tabii aynı şekilde sevgiliniz de... Böylece arzu
edildiğinizi ve sevildiğinizi hissedersiniz.
Sorun 5: Heyacansız seks
"Sabaha kadar seviştiğimiz o ateşli geceler artık mazide kaldı.
Şimdi sadece birkaç dakika, üstelik rutin bir görevi yerine getirir
gibi heyecandan uzak sevişiyoruz." Cinsel terapistler ilişkilerinin
monotonlaştığından yakınan çiftlerden bu tarz cümleleri sıkça
duyuyorlar. Uzmanlara göre yatak odasında kara bulutların
dolaşmasının nedeni, cinsel isteksizlik değil, eşler arasındaki
özel iletişimin artık kaybolmaya yüz tutması. Bir başka deyişle
eşlerin yatak dışında artık birbirlerine açılmamaları ve bedensel
olarak yakınlık kurmamalarından kaynaklanıyor.
STRATEJİ 5
YATAK ODANIZI RENKLENDİRİN
Size mutlaka uç şeyler yaşayın demiyoruz ama unutmayın ki seks
mekanı her zaman yatak odanız olmak zorunda değil; bir sinemada
veya sahil kenarında eşinizle küçük kaçamaklar yaparak cinsel
yaşantınızı renklendirebilirsiniz. Ayrıca eşinizle, cinsel
yaşantınızın dışında başka paylaşımlar olmasına da özen gösterin;
güven, sevgi, saygı ve dayanışma gibi... Oyun parkında çocuklar
gibi oynayabilir, salıncaklara da binebilirsiniz. Bu tür
davranışlar birbirinize açılmanızı sağlar ve sizi özgür kılar.
Fazla beklenti içinde
olmayın
Sevdiğiniz erkekten fazla şey beklemek aşktaki en büyük hatalardan
biri. Nedense isteklerimizi kelimelere dökmeden anlamasını ve
yerine getirmesini isteriz. "Beni seviyorsa bunu anlamalı"
gibi anlamsız düşüncelere kapılırız. Unutmayalım ki, erkekler pek
çok şey yapabilirler ama buna beyin okumak dahil değil.
Üstelik her istediğimizi yapmak gibi bir
zorunlulukları da yoktur.