İlim Yayma Ödülleri Akademik Tanıtım Toplantısı İstanbul'da gerçekleştirildi
Abone olİlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin, "Uluslararası sistem dedikleri sistem tamamen çökmüş vaziyette. Geldiğimiz nokta itibarıyla ne BM, ne savaş suçlarını düzenleyen anlaşmalar hiçbir anlam ifade etmez hale gelmiş durumda." dedi.
Beşiktaş'taki Four Seasons Hotel'de düzenlenen İlim Yayma
Ödülleri Akademik Tanıtım Toplantısı'na, İlim Yayma Vakfı Mütevelli
Heyeti Başkanı Erdoğan'ın yanı sıra Vakfın Başkanı Yusuf Tülün ile
Akademi Danışma Kurulu Başkanı Prof.Dr. Fatih Savaşan katıldı.
Toplantıda konuşan Erdoğan, İlim Yayma Ödülleri'nin 3'üncüsünün 16 Aralık Cumartesi günü düzenlenecek törenle sahiplerine kavuşacağını söyledi.
"Büyük Ödül", "Sosyal Bilimler" ile "Mühendislik, Doğa ve Sağlık Bilimleri" olmak üzere toplam 3 kategoride ödül verileceğini aktaran Erdoğan, vakfın 50'nci yılı olması münasebetiyle İlim Yayma Vakfı 50. Yıl Özel Ödülü'nün ise Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar'a verileceğini aktardı.
"Büyük ödül sahibine 150 tam altın verilecek"
Erdoğan, video ile törene bağlanacak olan Sancar'ın ödülünün TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal'a takdim edileceğini belirterek, "Büyük Ödül" sahibine 150 tam altın, diğer iki ödül sahibine ise 50'şer tam altın verileceğini ifade etti.
İlim Yayma Ödülleri'nin amacının Türkiye'de yapılan başarılı üst
düzey akademik çalışmaların teşvik edilmesi olduğunu aktaran
Erdoğan, "Amaç, yeni nesillerin akademik kariyerleri, araştırmacı
olmayı, bilim insanı olmayı profesör ve akademisyen olmayı kariyer
planlamalarına almalarını teşvik etmek. Bu yönüyle Türkiye'nin en
parlak beyinlerinin, zekalarının sadece geçim amaçlı değil aynı
zamanda topluma katkı amaçlı kariyerler düşünmelerini amaçlıyoruz."
diye konuştu.
Erdoğan, İsrail'in, Filistin ve Gazze'yi bir soykırıma tabi tuttuğunu vurgulayarak, "İşgal edilmiş topraklarda yaşamak yetmedi. Dönem dönem bu kıyımlara başlayan İsrail'in insanlığın vicdanında açtığı yaralar onarılamaz noktaya geldi. Uluslararası sistem dedikleri sistem tamamen çökmüş vaziyette. Geldiğimiz nokta itibarıyla ne BM ne savaş suçlarını düzenleyen anlaşmalar hiçbir anlam ifade etmez hale gelmiş durumda." ifadelerini kullandı.
ABD'nin, BM Güvenlik Konseyi'nde ateşkese ilişkin kararı tek başına veto etmesinin bütün bu suçların doğrudan ortağı olduğunu kabul etmesi anlamına geldiğini anlatan Erdoğan, "Artık kendi kurallarını dahi çiğneyerek, kongre onayı olmadan vermemesi gereken mühimmatı da İsrail'e verme kararı almıştır. Bunun da bu şekilde tespit edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.
"Öğretmenlerimizin desteklendiği bir sürece ihtiyacımız var"
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, ödüllerin sayısı ve ödül miktarının artırılmasına yönelik çalışmaların olup olmadığına yönelik soruya, bunun destekçilerin desteklerinin artması ve imkanların artmasına bağlı bir süreç olduğunu dile getirerek, "Ödülün itibarının ve teşvik gücünün miktar ile de ilişkisi elbette var. Ödüllerin sayısının artmasıyla ilgili de sadece uluslararası yönünü güçlendirmeye yönelik olabilir. Şu anda bu üç temel ödülümüzü daha da güçlendirerek devam etmeyi önceliyoruz." cevabını verdi.
Erdoğan, sosyal medyanın etkisiyle memnuniyetsiz bir kuşağın oluştuğunu, eğitimle bu kuşağa yönelik neler yapılması gerektiğine yönelik bir soru üzerine, şunları söyledi:
"Çocuklarımızın yetiştiği ortam ev ve okul ortamı. Bunların yanına gelen bir de sosyal medya ortamı var. Bunlar içerisinde zehirleyici olanı büyük ölçüde sosyal medya ortamı olduğunu görüyoruz. Sosyal medyadan okula, eve doğru yayılan ve anne babaların adeta çaresiz kaldığı bir süreci yaşıyoruz. Bu bir vaka. Bir yandan anne babaların desteklendiği projelere, bir yandan da öğretmenlerimizin desteklendiği bir sürece ihtiyacımız var."
Erdoğan, sosyal medyanın, kitlelerin manipüle edilmesi, büyük firmaların ürünlerini satmak için kullandıkları bir alan, zaman zaman da ülkelerin, toplumları ve dünyayı manipüle etmek için kullandıkları bir araç haline geldiğini aktardı.
Daha iyi nesiller yetiştirmenin, kısa yolu olan ve çok kolay bir çözümü olan bir mesele olmadığını belirten Erdoğan, toplumsal bir duyarlılığın oluşmasının önemine değindi.
"Ödüle hak kazanan çalışmalar kapsamlı şekilde incelendi"
Erdoğan, "eğitim" dendiği zaman meselenin sadece sloganlarla sosyal medyada öne çıkan iki üç noktayla konuşulmaması gerektiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Sadece sınav sistemiydi, şuydu buydu değil. Bu işin kıymetli olduğunu iyi bilen insanın varlığının dünya için çok daha kritik olduğunun önemsenmesi lazım. Konuşulan şeylerin bunlar olması lazım. Bu genç profili oluşturan sadece sosyal medya değil yani. Anne babaların da katkısı var, öğretmenlerin de katkısı var. Gönül istiyor çocuğumuzun sınıfına giren her bir öğretmen, yaptığı işin ne kadar hassas, ne kadar ince, ne kadar kritik olduğunun farkında sınıfa girsin. İnanıyorum ki öğretmenlerimiz pasiften aktife geçse, aktive edilebilse sosyal medya sorunumuz da kalmaz. O çocuklar neyin doğru neyin yanlış olduğunu çok daha iyi anlar. Biz de İlim Yayma olarak önümüzdeki dönemde öğretmenlerimize yönelik çalışmaları arttırmak istiyoruz."
"Bilim adamlarımıza fırsat tanımak istiyoruz"
Erdoğan, ödüle hak kazanan isimlerin çalışmalarının çok kapsamlı bir şekilde incelendiğini, her ödül dalındaki son 3 adayın çalışmalarının Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) başkanlarına da gönderilerek yorumlarının istendiğini anlattı.
İlim Yayma Vakfı Başkanı Yusuf Tülün de güzel insan yetiştirme sevdasına girenlerin İlim Yayma Cemiyetini kurduklarını anlatarak, "Gençlerin elinden tutmaya çalışıyoruz. İlim Yayma Ödülleri'yle de bilim adamlarımıza fırsat tanımak istiyoruz. Onları tanımak ve tanıtmak istiyoruz. İlim Yayma Ödülleri'nin 3'üncüsündeyiz. 4. ve 5'incisi geldiğinde, uluslararası alana çıktığımızda bütün dünyaya güzelliklerimizi tanıtmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
İlim Yayma Vakfı Akademi Danışma Kurulu Başkanı Prof.Dr. Fatih Savaşan ise "Türkiye'nin akademi ödülleri" diye yola çıkan bu ödülün, Türkiye'de bilim adamlarının değerlendirildiği, bilimsel çalışmaların kıymet gördüğü ekosisteme katkısı olacağını söyledi.