Ilıcalı Survivor'un bilinmeyenlerini anlattı
Abone olTelevizyon programlarıyla reyting rekorları kıran Acun Ilıcalı, Surivor yarışmasıyla ilgili ilginç ayrıntılar verdi.
Gelecek yarışmaya katılmak için 30 ünlünün beklediği “Survivor”
için konuşan Acun, "Sadist olduğum düşünülebilir. Bir dilim
ekmek bile vermiyorum çünkü yarışmacıları aç bırakmazsam ödül
oyunlarında canla başla savaşmazlar. Bir sandviç için hüngür hüngür
ağlayan ünlüler oldu" diyor.
Milliyet'in Ilıcalı, “Mustafa Topaloğlu 40 bin TL aldı” iddiasının
yanlış olduğunu söyledi. Ünlü televizyoncu Ilıcalı, Pelin Çini'ye
konuştu. İşte o röportaj:
‘Aç bırakmazsan canla başla savaşmazlar’
Oynadığınız reklamda sizin için “Türkiye’nin nabzını tutan
adam” deniyor. Kendinizi böyle tanımlıyor musunuz ve sırrınız
nedir?
Klasik bir cevap olacak ama samimiyet diyebilirim. Sunucudan
yarışmacıya kadar devam eden bir samimiyetten bahsediyorum. Dikkat
et benim yarışmacılarım gerçektir. Aksi olsa halk hemen anlar.
Yarışmacı seçme kriteriniz ne? Survivor’a katılacak
isimleri açıkladığınızda “Bunları kimse izlemez” diye diyorum ama
reyting rekoru kırıyorsunuz...
“Var Mısın, Yok Musun?”dan örnek vereyim. Başka bir yapım şirketi
olsa yarışmayı yardımlaşma programına dönüştürürdü, ihtiyacı olan
insanları çıkarırdı. Oysa bizimkinde her kesimden adam vardı.
Zengini de fakiri de. Türkiye panoraması yaratmaya çalıştım,
başarılı da oldum. “Survivor”da da ünlü seçerken kriterim şu
sorular: “Bu yarışmacı Survivor koşullarına uygun mu?”ve “Benim bu
yarışmacının kariyerine nasıl bir katkım olabilir?”
Kariyeri düşüşte ya da duraklama döneminde olan ünlülere
öncelik veriyorsunuz. Sonra bu duraklama dönemi bitiyor ve bir anda
popüler oluyorlar. Size “Abi beni de götürsene” diyen çok
oluyordur...
Mesela bir sonraki Survivor için 30 ünlü bekliyor. Aralarından
adaya götürdüklerim oldu, beklettiklerim de. Ne diyeyim, gurur
duyuyorum. Demek ki kendilerini ifade etmek için “Survivor”ı doğru
platform olarak görüyorlar. Kaldı ki ben de Acun Ilıcalı olarak bir
sezon hiç iş yapmasam kendimi hatırlatmak için adaya gitmek
isterdim.
İzlerken insanın ister istemez aklına geliyor, mesela
Mustafa Topaloğlu’na istese bir dilim ekmek dâhi verilmiyor
mu?
Geçen hafta adadayım Mustafa Topaloğlu yanıma geldi. Yüzüme
bakıyor, bir şey söyleyecek ama susuyor. Bakıştık bir süre. Gülmeye
başladım, o gülmüyor bile. Bakıyor öylece... Derken kulağıma eğildi
ve “Bittim ben!” dedi. Adamın cümle kuracak hali kalmamış. Senin
anlayacağın sadist olduğumu düşünebilirsin ama bir dilim ekmek bile
vermiyorum. Çünkü yarışmacıları aç bırakmazsan ödül oyunlarında
canla başla savaşmazlar. Bir sandviç için hüngür hüngür ağlayan
ünlüler gördüm ben.
Ünlülere yarışmaya katılmaları için çok para verdiğiniz
konuşuluyor..
Yapıyorum çünkü doğru olan bu. Sonuçta bu isimler adada
geçirdikleri zamanı İstanbul’da geçirseler belli miktarda para
kazanacaklar ve ona göre de ödemeleri devam edecek. Kabaca şöyle
bir hesap yapıyorum: Bu yarışmacı bu süreyi İstanbul’da geçirse ne
kadar kazanırdı? diyorum. Bu arada gazetelerde yanlış haberler var.
Mesela geçen hafta “Mustafa Topaloğlu 40 bin TL aldı” diye bir şey
çıktı. Tamamen yanlış. Basın benimle ilgili rakamsal haberler
yapmayı seviyor. Show TV’den inanılmaz bir para aldığım yazıldı.
Tamam, sektörün en iyi kazanan isimleriden biriyim ama abartıldığı
gibi değil. Kaldı ki 200 kişilik bir şirketim var.
Mal varlığınızla ilgili bu kadar çok şey yazılınca illâ
para yardımı isteyenler oluyordur. Biraz “Kurtar beni Acun abi”
durumunuz var değil mi?
Evet, Türkiye’de büyük bir baskı altında yaşadığım doğru. Şimdi
sokağa çıksak yürüyemem, kameralar gelir, fotoğraf çektirmek
isteyenler, dertlerini anlatanlar. Ama inan hiç şikayetçi değilim.
Çünkü nereden geldiğini bilen bir adamım. Show TV’de muhabir olarak
göreve başladığımda bugünün zamanıyla 200 TL alıyordum. Şimdi
bulunduğum duruma bakınca da “Allah beni sınıyor” diyorum. Bakalım
şımaracak mıyım? Şımarmayacak mıyım? O yüzden de vericiyim. Mesela
geçenlerde program çıkışında bir kız yanıma geldi, fotoğraf
çektirecek sandım. Çok yorgundum, “Şimdi olmaz” dedim. Baktım ki
yüzünde garip bir ifade var. Meğer bir arkadaşı ameliyat olmazsa
sakat kalacakmış. Aldık, ilgilendik. Bir ay sonra da onun
gülümseyen fotoğrafı geldi telefonuma. Bundan daha güzel bir şey
olabilir mi?
Sizin çok trajik bir yaşam öykünüz var. Bir röportajınızda
“İçimdeki sızı hiç dinmiyor” dediğiniz anımsıyorum...
Benim hayatım tam bir Survivor. 23 yaşında evlenmiş, boşanmış, bir
kız babası, işsiz, ailesini kazada kaybetmiş, anne ve babasından
kalan tüm parayı açtığı dükkanda batırmış, üstüne kendisi de bir
kaza geçirmiş, kırılmadık kemiği kalmamış ve kazada en yakın
arkadaşını kaybetmiş biriydim. Sıfır değil eksilerdeydim yani.
Allah beni en dibe de indirdi en tepeye de çıkardı. İşte tam da bu
yüzden bugün şımaramam, değişemem. İçimdeki sızı da tabii ki
geçmedi, hiçbir zaman geçmez. Annem çok ilgili bir anneydi, oğluyla
arkadaş olanlardan. Bir gün bana “Hayır” dediğini duymadım. Babam
derken en yakın dostumdu. Sana acımı şöyle anlatayım: “Keşke bu
noktaya gelmeseydim, bugüne kadar kazandığım her şey yok olsaydı da
ben akşam annem ve babamla yemek yiyebilseydim.”
Geri geleceklerini bilsem
Yarışmanın sıkı takipçilerinden olduğum için sorularım belliydi.
“Bu ünlüler gerçekten hiç yemek yemiyor mu?” ve “Adadakiler tuvalet
ihtiyaçlarını nasıl gideriyor?” gibi klasik şeyleri merak
ediyordum. Röportaj çok neşeli geçti ama konu Ilıcalı’nın trajik
hayat hikayesine gelince durulduk. 20’li yaşlarında deyim
yerindeyse başına gelmeyen kalmamış. O günlerden bahsederken “Allah
bir yerden aldı bir yerden verdi” diyor. Susuyoruz, devam ediyor :”
Ama keşke annemi babamı almasaydı benden. Geri geleceklerini bilsem
neyim var neyim yok feda ederim”
SMS uygulaması
“Yarışmalarda SMS uygulaması yapıyorum. İnsanlar para kazandığımı
zannediyor. Oysa SMS’ten kazandığım para bir bölümün yarısını
karşılamaz. Sadece güvenilirlik için yapıyorum. Yoksa internetten
oylama yapmasını bilmez miydim?”