İnsan gibi yaşamak lazım, din var diye ahlakı bir kenara
bırakmadan….
Geçmişine saygı, geleceğine güvenle bakabilmek, çoğunluğun
değil adaletin terazisinde yaşamak, iyi günde kötü günde varlıkta
yoklukta hastalıkta sağlıkta sırtını dayamaktır büyük devlet.
Eğitimini, güvenliğini ille de sağlığını emanet ettiğin emin
eldir,
İşte bu ülke gönlümüzün efendisi, memleketlerin en değerlisi
Ülkesi olmalı insanın her metrekaresinde ayak izlerini
gezdirebildiği, çiğdemin sarısını karlar içinde görebilmeli,
üşümeli ama donmayacağını da bilmeli, evlenmeli ülkesiyle gelecek
birliği olmalı onunla atmalı kalbi. Bir köşesinde varsa bir yara
canı acımalı, milletiyle birlikte uyanıp aynı güzel rüyalara
dalmalı
Ülkesi de:
Kendini var eden evlatlarına adil davranmalı, uzağı yakını
olmamalı şefkatli elini açtı mı tümünü kapsamalı kimseyi dışarda
bırakmamalı.
Ama bu böyle olmuyor,
Mazlumlar, bahtsızlar sanki görünmezlik pelerini takmışlar kimse
onları görmüyor. Koca bir ilçe, onlarca köyün ahalisi her gün
zehirleniyor.
Onu sadece bilen yaşayan yine onlar
Düşen ateş hep düştüğü yerde kalıyor, suratlar soluk,
gözlerde korku, birçoğunun aklından gecen soru: ben nerde yanlış
yaptım.
Kanserli canlardan kimsenin haberi yok, hasta olanlar bile
saklıyor derdini, sevdiklerinden gizliyor Gerçekle yüzleşmek zor
olsa gerek.
Yalnız kalınca, zorda olunca en yakınındakine sarılırsın,
Onlarda öyle yapıyor. Eşini kardeşini alan onkoloji
servislerinde umut dileniyor, umut olsun diye kendi yalanlarına
sarılıyorlar
Özellikle erkekler
Evet, erkek olan yaklaşık 40 lı yaşlarda akciğer zarı
kanseri teşhislerini nefislerine yedirmeye çalışıyorlar
Her gün yeni vakalar ortaya çıkıyor, aynı aileden kardeşler aynı
hastalığın adından korkuyor
Uykusuz gecelerinin sorumlusunu arıyorlar.
Sivas Yıldızeli ilçesine bağlı bazı köylerinde aynı hastalık kol
geziyor. Orada yaşasın yaşamasın. Bir şekilde o köylerde bir gün
bile geçirdiysen, duvarında kireçli toprak damda yaşadıysan,
ciğerlerine odanın havasını çektiysen,
Asbest denen ve akciğer kanserine neden olan illeti de içine
almış sayılıyormuşsun.
(Bu bilgiyi tedavi gören kuzenimin doktoru söylemiş)
Topraklarında kireç gazı salınımı varmış ve bu kansere neden
olurmuş, bunu Sivas’ta bir onkoloji doktoru, çaresiz hastasına
söylerken, ilk defa duyduğu bu gerçek karşısında hastanın o ana
kadar nasıl yalnız bırakıldığını düşünüyorum…
Bunu ildeki doktor biliyor. Köydeki insan bilmiyor.
Ne gerek var nasılsa ölmeden önce doktor ona söyleyecek,
Acıyan parmağı bırakın dağda kaybolan koyundan bile kendini
sorumlu tutan sözde siyasetin nasıl yalan olduğunu
anlayabilirsiniz.
Patır patır bu hastalıktan köylüler kanser olurken devlet nere
de,
Halk sağlığı denen bakanlığın müdürlüğü yıllardır bilinen bu
gerçek üzerinde en ufak bir çalışma yapmış mı?
Önleyici sağlık politikalarınız sadece sigara üstüne mi
kurulu.
Köyleri dolaşıp kerpiç duvarların kara yazgısını biraz
beyazlatmayı uman, milletin efendisi diye gazladığınız
insanları dolaştınız mı?
Anlattınız mı gerçekleri
Önlemini aldınız mı, tehlikeyi boyutlarını tespit ettiniz
mi?
Ya da yerleşim açısından zararlı bölgeler neresi?
Kaç çeşmeyi dolaşıp kurnasın dan su aldınız.
Tahlil yapıp da kapattığınız bir tane kuyu ya da gölet var
mı?
Benim bildiğim yok, Sadece bir iki doktorun kişisel çabası
var
Sonuç kocaman bir sıfır, Tespit var, Çare yok, plan yok, destek
yok.
Bu hastalık bana göre kirecin değil devletin ilgisizliğidir.
Keşke Sivas valisi Yıldızeli’nde, yıldız dağına kayak pisti
yapacağına bölgenin uygun bir yerine sanatoryum kursaydı.
Gelişmiş ülke olmak sözle olmaz, özde olur. İnsana verdiğin
değer de işin özüdür.
Gelişmiş, az gelişmiş, gelişme te olmak bizim işimiz değil
Sanırım gelişmeye niyeti olmayan bir ülkeyiz vesselam…