İlginç bir İslamcı tipi
Abone olAyasofya tartışmalarında İslamcıları suçlayan Mehmet Şevket Eygi, Ahmet Hakan'ın gündeminde. İki farklı Eygi tablosu çizen Hakan yazarın şehirli tarafını sevdi.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket
Eygi'nin politik tarafını beğenmiyor. Ancak gündelik hayatını ise
tutuyor. Yazar İlginç bir İslamcı tipi: Mehmet Şevket
Eygi adlı yazısında Eygi'nin iki farklı yönünü ortaya
koydu.
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
KÖKTENCİDİR ama devrimci değildir.
Radikal takılanlara...
İçtihat kapısını açmaya çalışanlara...
Yeniyetme ve hayta İslamcılara...
Solla flört eden dindar gençlere...
Artistik şiirler yazan mücahitlere...
Tahammül edemez.
Ona göre her şey eskide olup bitmiştir:
Yazılması gereken kitaplar yazılmıştır, içtihat tamamlanmıştır,
yeşil sarıklı ulu hocalar son sözü söylemiştir.
Ve şimdi yapılması gereken şudur:
O kitaplar okunmalıdır... O içtihatlara uyulmalıdır... O yeşil
sarıklı ulu hocaların izinden gidilmelidir...
Sıkı bir anti-komünisttir.
Dinsiz imansız komünistlere karşı ‘ehli kitap’ Amerika’nın yanında
saf tutmak gerektiğine inanır.
Bu ‘çocuksu’ ama tehlikeli inancı yüzünden muhafazakár insanları,
Amerikan 6. Filosu’nu taşlayan solcuların üzerine sürmüştür ve hálá
utanç içinde andığımız ‘Kanlı Pazar’ın ortaya çıkmasına neden
olmuştur.
İşin en kötüsü şudur:
Bugün hálá ‘Dinsiz komünistler ülkemizi ele geçirecekti, tabii ki
ehli kitap Amerika’nın yanında saf tutmalıydık’ diye
düşünmektedir.
Bu arada ‘misyonerlik faaliyetleri’ne de göz açtırılmaması
gerektiğine inanır.
Yani misyoner avcılarındandır.
Misyonerlik faaliyetlerini, ‘Müslüman mahallesinde salyangoz
satmak’ olarak nitelendirir.
Ama kendisine ‘Hıristiyan mahallesinde satılan şerbet’ konusu
hatırlatıldığında susar.
Bir de şu var:
Yalçın Küçük’ün İslami kesimdeki temsilcisi gibidir.
Yani her taşın arkasında Yahudi arar, Sabetaycı yapılanmanın çok
yakında ülkeyi ele geçireceğini düşünür ve kendisini kim Sabetaycı,
kim değil araştırmasına vurur.
***
Nasıl?
Donuk, tatsız, ilerlemeye kapalı, tek tipçi, yanlış bilinçli,
takıntılı, tehlikeli, toleranssız, farklı yaklaşımlara kapalı bir
tip değil midir bu?
Evet, öyle...
Ama gelin görün ki:
Politik olarak kendisinden fersah fersah uzak durduğumuz Mehmet
Şevket Eygi, aynı zamanda İslami kesimin ‘yaramaz’ bir ‘gündelik
hayat teorisyeni’ olarak da belirir.
Ne yalan söyleyelim:
Politik açıdan alabildiğine ‘tatsız’ bir adam olan Eygi, işte bu
alanda acayip sevimlidir.
Paradan başka bir şeyi gözü görmeyen yeni zengin Müslümanların
görgüsüzlüğünü onun kadar açık sözlü bir şekilde kimse
yazamadı.
Bir ‘Şehirli Müslüman’ tipi ortaya çıkarmak için didindi,
didiniyor...
Bu uğurda neler yazmadı ki?
Çayın nasıl içileceğinden tutun da ‘giyim zevki’nin önemine...
Randevuya zamanında gitmenin anlamından, ev dekorasyonunun
inceliklerine...
Konuşma adabından iyi ama sade yaşamanın sırlarına....
Yani ‘şehir dini’nin istediği ‘şehirli dindar’ tipinin ortaya
çıkması için elinden geleni yaptı.
Aşağılamadı ama hayli sert olmayı da bildi.
***
Bütün bunlar nereden mi çıktı?
Geçen gün yazdığı bir yazıdan...
Bir sergiyi gezmek için Ayasofya’ya giden Eygi, bakın orada kendi
kendine neler düşünmüş:
‘Bu binayı tekrar Müslümanlara verseler, bizimkiler ne yapacak?
Elektrikli matkaplarla o canım mozaikleri, renkli mermerleri paldır
küldür delecekler ve korkunç-iğrenç hoparlörler takacaklar...
Ayasofya’nın giriş kısmının zemininde 1500 senelik mermerler var.
Yer yer çatlamış, aşınmış... İster misiniz bazı aklıevveller
bunları söktürüp yerlerine adi Marmara adası mermerleri koymaya
kalksınlar. Yaparlar mı yaparlar...’
Ne diyorsunuz?
Haklı değil mi?
O halde hep birlikte haykıralım:
Yaşasın gündelik hayat teorisyeni olarak Mehmet Şevket Eygi...
Ve bizden uzak olsun onun politik ve dini görüşleri...