Ramazan ayında aç, susuz, bitap düşmüş halde evine giden adamın
biri, bir Hristiyanı lokantada tıkınırken görünce, "Ah be
kardeş, dininin kıymetini bil" demiş..
Din ulemalarını Yaşar Nuri Öztürkk, Cübbeli Ahmet Hoca Adnan Oktar
ve Zekeriya Beyaz'dan seçen ülkenin dinini böyle yapay yaşamasından
daha normal ne olabilir ki?
Biri, nikahlı karısı tarafından sekreteriyle yatakta aşne fişne
yaparken basılır yüzü kızarmaz.. Beriki otel odasında porno film
izlerken yakalanınca "Konu üzerine dini fetvalar vermek
adına izledim" diyebilecek kadar pişkin davranır...
Bir diğerinin alelade bir evde bir kadınla seks yaparken çekilen
kaseti olduğu iddia edilir. En moda deyimle "Montaj efendim
montaj" der ama bu iddiayı en çıplak haliyle
televizyonlarda gazetelerde bağıra bağıra anlatanlar hakkında dava
açmaya yüreği yetmez, bana iftira attılar demez, diyemez..
Her Ramazan ayında ortaya çıkarlar. Amaçları dini fetva vermek
değil. Gündemden düşünce, olabildiğince ahlaksız ve hayasız
yorumlar yaparak tekrar isimlerinden bahsettirmeye çabalarlar..
Hatırlayın...
Bunlardan biri geçen yıllarda, "Evet, iftarınızı karınıza
veya kocanıza oral seks yaparak açabilirsiniz. Caizdir..."
demedi mi?
Şu aralar TV'den TV'ye koşturan, sayfadan sayfaya zıplayan
"İslam'da teravih namazı yoktur", "İmsak vakitleri
yanlıştır" diyen diğer ulemamız (!) Yaşar
Nuri Öztürk geçmişte:
- Mirac ruhani bir olaydır. Peygamberin gökyüzüne
çıkarıldığı iddiası yalandır..
- Kur'anda kadere inanın diye bir şey yoktur.
- Kur'anı ve hadisleri Sahabiler yazmıştır..
- Ölüler için Kur'an okunmaz.
- Camilerdeki Muhammed v.s.nin ismi yazılı tablolar tevhid
inancına ters düşer.
- Resulullah, tek bir hadisin bile yazılmasına izin
vermemiştir.
- Kur'anın hiçbir âyeti nesh edilmemiştir.
- Kur'ana abdestsiz, gusülsüz el sürülür ve okunur.
- Allaha ve ahirete inanan ve barışa yönelik hizmetler
sergileyen herkes, ister yahudi, ister hıristiyan olsun cennete
girecektir.
- Namaz kılarken kıbleye yönelme şartı yoktur.
- Oruç kefareti diye bir şey yoktur.
- Kadın hayz halinde yani özel günlerinde, namaz kılar, oruç
tutar, Kur'an okur, hatta Kabe'yi tavaf edebilir.
demedi mi?
Camide karşısına kayıt cihazı koyup Cem Yılmazvari espriler yapan
diğer zat, Fatih Altaylı'nın programında jet-ski ve kadınlar
arasında bir bağlantı kurarak sorduğu soruya "Ben helal
olan her şeye binerim" diyerek, kadını cinsellik anında
bir binek hayvanı gibi gördüğünü itiraf etmedi mi?
Ha tabi bir de Adnan Oktar var..
TV ekranlarında, karşısına oturttuğu mankenlere, bayan sanatçılara,
okuduğu ayet arasında, "ooo koca kedim benim.. Kavrulmuş
fındık gibisin..", "Sizin için için roman
yazılır" diyerek aleni bir şekilde asılan ulemamız..
Ne yazık ki, cami yüzü görmeyen, Ramazan ayında inadına kendini
alkole vuran, mensubu olduğu dinin dejenere olması için çabalayan
güruh işte böylelerinin sözlerini artık ayet diyerek gözümüze
sokuyor.. "Modern din böyle bir şey. Siz yobazsınız, siz
bağnazsınız. Gericiler sizi" diyerek inançlı kesimi müthiş
bir baskı altına almayı başarabiliyor.
Ne yazık ki, bu ülkenin dini konularda fetva vermesi gereken tek
resmi kurumu Diyanet bu baskıların karşısında aciz, pısırık bir
şekilde durup, "ehem-öhöm, kem-küm" demekten başka
bir işe yaramıyor..
Kimse çıkıp da bunlara, "Bu işler gazeteciler önünde
şaklabanlık yaparak değil, bilimsel makale yazarak çözülür. Adının
önüne Prof. Dr. unvanı yazmak kolay da, o ünvanın hakkını vermek
zor. Bir yandan ben bilim adamıyım diyeceksin, diğer yandan kamera
önlerinde dans edeceksin. Be adam senin neren doğru ki bana doğruyu
gösterme hevesindesin?" demiyor, diyemiyor..
Dünya açlıktan kırılıyor. Sefalet, kuraklık ve savaş tüm İslam
ülkelerini tek tek tarihe gömüyor. Minik bedenler 7 milyar insanın
naklen izlediği canlı yayınlarda birer ikişer can verip gidiyor. Bu
uçkur delisi profların birinin ağzından, bir yardım çığlığı duyuyor
musunuz?
Bakın yukarıdaki sözlere, tekrar tekrar okuyun ve İslam-Müslümanlar
bunların umurunda mı değil mi? bir karar verin Allah aşkına.. Yüce
Yaradanının milenyum çağı elçileri gibi davranan bu ekran
delilerinin bırakın inanç adına, insanlık adına size ne kattığını
şöyle bir düşünün..
Bir rehber mi arıyorsunuz? Vicdanınıza ve yüreğinize bakın..
Sevgiden büyük rehber var mı?
Allah'ı, dininizi ve/veya insanları nasıl seviyorsanız sevin.
Hepimiz çocuğumuzu, kadınımızı, atamızı, babamızı, sokak
hayvanlarını bir başka bir başka tarz, bir başka inanç, bir başka
aşkla sevmiyor muyuz?
Sevginin kalıbı olur mu?