İlahiyatçı yazardan hacla ilgili sarsıcı iddia!
Abone olİlahiyatçı feminist yazar, sade dekolte giyen kadınların taciz edilmedini kapalılarında aynı şekilde tacize uğradığını söyledi
Geçen hafta, ilahiyat profesörü Orhan Çeker’in tecavüz
ve açık giyinme ilişkisi üzerine yaptığı açıklamayla ilgili
Milliyetin sorularını yanıtlayan Tuksal, sadece dekolte giyen
kadınların değil, son derece kapalı giyinen kadınların da tacize
uğrayabildiğini söyledi. Tuksal hacca giden, örtülü kadınların dahi
tacize uğradıklarını belirtti.
Sadece dekolte giyen kadın mı tacize uğrar, örtülü kadınlar tacize uğramıyor mu?
Dekolte tartışmasını saptırıcı bir tartışma olarak görüyorum. Çünkü sadece dekolte giyen kadınlar değil, son derece kapalı giyinen kadınlar da tacize uğrayabiliyor, uğruyor. Bunun için önümüzde hac örneği var... Bu, kadınların örtülü ya da açık olmasıyla alakalı bir şey değil. Bu iş, bir toplumdaki erkeklerin buna cüret edebilme kolaylığıyla ilgili. Kadınların bu meseleleri açıklamayacağından emin olmalarına dayanıyor. Bir kadına, başına geleni açıkladığında, “Kimbilir ne yaptın da başına bu geldi” diyorlar. “Öyle giyindin, şöyle güldün, şurada bulundun.” Kadına bakıyorlar, taciz eden erkeğe bakmıyorlar.
Hac sırasında neler geliyor kadınların başına?
Bizim bir iletişim grubumuz var Türkiye çapında. Hacdan
dönen kadınlar oradaki yerel halktan erkeklerin mimiklerle, el kol
hareketleriyle tacizine uğradıklarını anlattılar yakın
zamanda.
Orada şofördür, satıcıdır... Kadın güvenliği konusunda önemli bir problem var. Orada, hiçbir kadın taksiye binemez. Çünkü başına ne geleceği belli değil; kaçırılır mı, tacize mi uğrar...
Bu bakış açısında erkeklerin üzerine alınmaları gereken
bir taraf yok mu?
Bu, erkeğe bakmayan bir tartışma. Oysa burada erkeklerin
zihniyet kodlarına bakmak lazım. Bu kodlar nasıl oluşuyor, nasıl
oluyor da 13 yaşındaki bir kız çocuğuna şehrin saygın insanları
tecavüz edebiliyor? Burada başka bir problem var, dekolte
tartışması asıl problemi gizleyen bir tartışma.
‘Yanlış söyledi’ diyelim lince dönüştürmeyelim
Orhan Çeker’in açıklamasını “düşünce özgürlüğü”
kapsamına alıyor musunuz?
Orhan Bey kendi kişisel görüşünü söylüyorsa bana göre bu düşünce
özgürlüğü içinde değerlendirilir. Fakat bu toplumun ortak bir
değeri var; İslam dini. İslam dini adına konuşuyorsa, iş burada
sıkıntıya gidiyor. O zaman kendi adına değil, İslam öğretisi adına
konuşmuş oluyor.
O öğretiyi, kendi görüşüne alet etmiş oluyor. Bence eleştirilmesi
gereken durum bu. Meseleye bir başka açıdan baktığımızda ise bir
kişinin üzerine bu kadar çok gidilmesinden de rahatsız
oluyorum.
Bu da başka bir linç girişimi. O zaman başka hiçbir şey konuşamaz
hale geliyoruz. “Yanlış söyledi” diyebiliriz ama medyatik bir lince
dönüştürülmemeli.
Örtülü kadınlar ne diyor, muhafazakâr kesimdeki kadınlar tartışıyorlar mı bu zihniyeti?
Bu tartışmalar bizim aramızda her zaman yapılıyor. Ancak medyada
tartışmak riskli, o zaman başka bir kavganın parçası oluyor. Burada
da medyayı eleştiriyorum, sorunun nasıl çözüleceğini değil,
birilerinin tavırlarını konuşuyoruz. Birilerini günah keçisi ilan
edip onların üzerine gidiyoruz.
NE DEMİŞTİ?
Orhan Çeker, tacizle ilgili konuşurken, “Sorunun odağında kadın
var. Bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler
giyinen kadının da etkisi küçümsenmeyecek kadar büyük” demişti
KİM?
Hidayet Şefkatli Tuksal... Muhafazakâr kesimin yakından tanıdığı, feminist, ilahiyatçı, yazar... Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdikten sonra, Hadis Anabilim Dalı’nda “Kadın Aleyhtarı Rivayetler Üzerinde Ataerkil Geleneğin Tesirleri” konulu teziyle doktorasını verdi. Başkent Kadın Platformu’nun aktif üyesi, İslam ve kadın sorunları üzerinde ses getiren çalışmaları bulunuyor.