İlaçta yerli-yabancı kavgası sürüyor
Abone olTürkiye'deki ilaç pazarını paylaşamayan yerli ve yabancı firmalar arasında süren tartışma devam ediyor.
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği'nin Başkanı Altan Demirdere,
''Türk ilaç sanayiinin geleceği, uluslararası hukuka ve AB uyum
yasalarına aykırı uygulamalarla biçimlendirilemez'' dedi. Üyelerini
yabancı firmalarının oluşturduğu derneğin yanı sıra Novartis
Türkiye'nin Başkanlığı'nı da yürüten Demirdere, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası Başkanı
Bülent Eczacıbaşı'nın açıklamalarında, kamuoyunda yanlış anlamalara
yol açabilecek nitelikte ifadeler ve iddiaların yer aldığını
kaydetti. Demirdere, veri koruması ve veri imtiyazının tek bir konu
olarak ele alınması gerektiğini kaydederek, şunları söyledi:
''(Şimdiye kadar gündeme getirmediler. Şimdi ucuz ilaç
politikasıyla köşeye sıkıştılar) deniyor. Köşeye sıkışan biz
değiliz, tartışmayı başlatan da biz değiliz, köşeye sıkışan
bilhassa kendileri. Çünkü AB'ye uyum paketleri yavaş yavaş
açılıyor. AB'nin artık kapısına geldik. 2001'den beri bunun
olabilmesi için uğraşıyoruz ve artık yavaş yavaş bütün uğraşlarımız
bir sonuca varıyor. Onlar da başladılar (batarız, ölürüz) Bunu
anlamakta güçlük çekiyorum. Piyasaya ucuz ilaç verdikleri de yok.
Dünyadaki en ucuz orijinal ilaçlar Türkiye'dedir. En pahalı jenerik
ilaçlar da Türkiye'dedir. Aksini ispat etsinler.'' KOPYA
ORİJİNALİNDEN ÖNCE ÇIKTI Bu konuyla ilgili hükümet nezdinde
çalışmalar sürdürdüklerini de dile getiren Demirdere, ''veri
koruması için uğraş veriyoruz. Türkiye'de öyle örnekler oldu ki
kopya ilaç orijinalinden önce çıktı. Bırakın patenti, veri
korumasını kopyası orijinalinden önce çıktı. Böyle şey hiçbir yerde
görülmez'' diye konuştu. Kamunun ucuz ilaç alım politikasının da
normal görülebileceğini belirten Demirdere, ''Ama bu politika bütün
taşlar yerli yerindeyken olur. Böyle eğri büğrü, patent yok, veri
koruması yokken olmaz'' dedi. Altan Demirdere, gelişmelerin yerli
ilaç sanayiinin çökmesine neden olacağı görüşüne de katılmadığını
ifade ederek, şunları söyledi: ''Kardan zarar edecekleri kesin ama
haksız kardan zarar edecekler. Bilakis bunun üstüne biraz daha
toparlanıp yabancı firmalarla işbirliğine gidecekler. Bugün yabancı
firmalarla işbirliğine girmiş çok az yerli firma var. Dünyada
birleşmeler, evlilikler, ortaklıklar var. Bunları arayacaklar,
ihracat olanaklarını arayacaklar.'' ''VERİ KORUMASI KAVRAMINA
AÇIKLIK GETİRİLMELİ'' Veri koruması kavramına bir açıklık
getirilmesine ihtiyaç bulunduğunu kaydeden Demirdere, bu kavramın,
ilaç ruhsatı almak için Sağlık Bakanlığı'na sunulan ilaç test
verilerinin, 6 ile 10 yıl boyunca açıklanmasına veya haksız ticari
kullanıma karşı korunmasını anlattığını dile getirerek, şunları
söyledi: ''Bu koruma, Dünya Ticaret Örgütü ve AB ile olan Gümrük
Birliği anlaşmalarımız çerçevesinde güvence altına alınmış hukuki
bir haktır. Dolayısıyla burada bir imtiyazdan değil, hukuki bir
haktan söz edilmektedir. Copyright benzeri bir fikri mülkiyet hakkı
olan veri korumasının bir imtiyaz gibi sunulması, uluslararası
hukuk ve AB kriterleriyle çelişen hali hazırdaki uygulamayı
sürdürmeye yöneliktir. Veri korunmasının uygulanmadığı mevcut
durumda imtiyaz, sadece kopyalama işinden para kazanan az sayıda
yerli sermayeli ilaç şirketi için geçerlidir.'' Demirdere,
Türkiye'de yatırım yapmış olan araştırmacı ilaç şirketlerinin, yeni
ürünlerinin kopyalarının uluslararası anlaşmalara uymayan şekilde,
çok kısa zamanda, hatta kimi zaman orjinalinden daha önce piyasaya
verilmesinden rahatsızlık duymakta olduklarını söyledi. Demirdere,
bu durumun Türkiye'ye daha fazla yabancı yatırım çekmek için
gösterilen çabaları da baltaladığını savundu. Altan Demirdere,
şunları söyledi: ''BAHSEDİLEN KAYIPLAR HAKSIZ KAZANÇTAN'' ''Sayın
Eczacıbaşı, veri korumasının kabulünün, kamu ilaç harcamalarına
altı yılda 1 milyar dolardan fazla yük geleceğini söylemektedir. Bu
doğru değildir. Yapılan bütün bilimsel çalışmalar, bu rakamın yine
altı yılda 100 milyon dolar civarında kalacağını göstermektedir.
Zira hem tüm ilaçlar veri koruması kapsamına girmemektedir, hem de
kopya ilaçların fiyatları orijinallerinin yüzde 80'i civarına kadar
çıkabilmektedir. Bu noktada, ülkemizdeki yerli ilaç firmalarının
sattıkları kopya ilaçların fiyatlarının dünya ortalamasının çok
üstünde olduğunu da vurgulamak gerekir. Dolayısıyla sayın
Eczacıbaşı'nın 'büyük kayıplarımız' olarak bahsettiği rakamların
büyüklüğü, esas olarak haksız kazançtan kaynaklanmaktadır.''
Demirdere, bu gerçeklere rağmen veri korunmasının uygulanmaması
sonucunda, Türkiye'ye üretim ve araştırmaya dönük yabancı
sermayenin gelemediğini, uluslararası piyasalarda imaj erozyonuna
uğranıldığını, uluslararası hukukun ihlal edilmekte ve AB'ye giriş
çabalarının boşa çıkmakta olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle
sürdürdü: ''Bu olumsuz sürecin durdurulabilmesi için Türkiye'nin
Dünya Ticaret Örgütü yükümlülüklerine göre 2000 yılı başından beri,
AB Gümrük Birliği yükümlülüklerine göre ise 2001 yılı başından beri
uygulamak zorunda olduğu ilaç test verilerinin haksız ticari
kullanıma karşı korunmasının, Sağlık Bakanlığı Ruhsat
Yönetmeliği'nde gerekli düzenleme yapılarak acilen sağlanması
gerekmektedir. Türk ilaç sanayiinin geleceği, uluslararası hukuka
ve AB uyum yasalarına aykırı uygulamalarla biçimlendirilemez.''
ECZACIBAŞI'NIN AÇIKLAMALARI İlaç sektöründe yabancı üreticilerin,
eşdeğer jenerik ilaç üretimini engelleyen, patentle elde edilen
hakların süresinin uzatılması anlamına gelen ''veri imtiyazı-veri
koruması''nı gündeme getirmesi, yerli ve yabancı üreticileri karşı
karşıya getirmişti. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Başkanı
Bülent Eczacıbaşı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, veri
imtiyazının hemen uygulamaya konulmasının yerli ilaç sektörünün yok
olmasına neden olacağını belirterek, yabancı firmaların, devletin
ucuz ilaç alım politikasıyla köşeye sıkıştıklarını, ellerindeki bu
kozu kullandıklarını söylemişti. Eczacıbaşı, veri imtiyazının en
geç 31 Aralık 2007 tarihinde başlamasına ilişkin görüşün de aslında
yerli üreticilerin talebini karşılamadığını, tarihin daha da öne
çekilmesine karşı olduklarını vurgulamıştı.