İlaç israfında çok öndeyiz
Abone olİzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, Türkiye’de ilaç kullanımının yaygın olmasının yanında, ilaçların yazılma koşullarının da savurganlığa yol açtığını kaydetti.
İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, Türkiye’de halen
tavsiyeyle ilaç kullanımının yaygın olmasının yanında, ilaçların
yazılma koşullarının da savurganlığa yol açtığını kaydetti. Tuncay
Sayılkan, “Gereksiz ilaç kullanımı ve savurganlığın önlenmesi için
kurumların otomasyona geçmesi gerekli. Ortak bir programla bu işten
en karlı çıkan devlet olur” dedi. Sayılkan, 2003 yılında en çok
satılan ilk 10 ilacın üçünü, depresyon tedavisinde kullanılan
ilaçların oluşturduğunu ifade ederek, “Ülke birden bire 2002’den
sonra inanılmaz depresyon krizi mi yaşıyordu? Bunların hepsi de
nedense çok pahalı ilaçlar” dedi. Devletin bu yıl ilaç
savurganlığıyla ilgili önlem alarak, ilacı sadece uzmanının
yazabileceği koşulunu getirdiğini belirten Sayılkan, bu şekilde
gereksiz ilaç tüketiminin aşağıya çekileceğini söyledi. Sayılkan,
bugün ülkede Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde
olan, bilgisayar ortamında reçete kullanılması uygulamasıyla ilaç
savurganlığının ve gereksiz kullanımın önüne geçildiğini
belirterek, bu yöntemle kurumun ve genelde ülke ekonomisinin
korunduğunu ifade etti. “EVLERDE SAĞLIK DEPOLARI OLUŞTURULUYOR”
Bütün kurumların, bu şekilde ilaç savurganlığını önleyen, akılcı
kullanım sağlayan uygulamayı benimsemesi gerektiğini vurgulayan
Sayılkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak halen ülkede eski
yöntemlerle ve çok ciddi olarak ilaç kullanan bazı sosyal güvenlik
kurumlarına bağlı bir kitle var. Beni esas kaygılandıran,
mensuplarının 34-35 milyonu bulduğunu bildiğimiz SSK. Bu kurumda
yaşanan, bir ilacın çok pahalıya alınmasıyla ilgili olay gündeme
taşınırken, asıl göz ardı edilen gerçek, SSK’da aynı hastanın, aynı
ilde, kurumun değişik hastanelerinden, aynı ilacı birer gün arayla
alabilmesi. Demek ki, hastanelerin arasında kendi ağ bağlantısı
yok, bir bilgisayar programı yok. Bir vatandaş, 4 ayrı hastaneden,
4 günde aldığı ilaçlarla evinde ciddi bir ecza deposu
oluşturabiliyor. Bu da ülkenin gerçekten kısıtlı imkanlarına darbe
vuruyor.” “TEKNOLOJİYLE İÇ İÇE YAŞAYAN ÜLKE” Türkiye’nin artık
teknolojiyle iç içe yaşayan bir ülke olduğunu ifade eden Sayılkan,
bütün kurumları ve eczaneleri kapsayacak bir programın
hazırlanarak, ilaç yazılımında otomasyona gidilmesi gerektiğini
kaydetti. Sayılkan, “İddia ediyorum, bu işten en karlı çıkacak olan
da devlettir” dedi. Sayılkan, Türkiye’de halen tavsiyeye dayalı
ilaç kullanımı ya da hekim seçimi bulunduğuna işaret ederek,
inanılmaz bir savurganlıkla boşa giden milli değerlerin söz konusu
olduğunu kaydetti. Sayılkan, “Ülkenin kısıtlı imkanlarından sağlığa
ayrılmış bir bütçe var ve yeterli değil. Siz bunu bu şekilde yanlış
kullanırsanız, sıkıntı kaçınılmaz olur” dedi. Sayılkan, yerinde,
önerilen dozda ve zamanında kullanılmayan ilaçların fayda yerine
zehir etkisi taşıyacağına da işaret etti. Bugün ilaç sektörünün,
dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de çok hızla büyüdüğünü
ifade eden Sayılkan, çok yeni, son teknoloji ve iyi araştırılmış
ilaçların çıktığını, ancak hepsinin çok yüksek fiyatlarla
sunulduğunu anlattı. Sayılkan, bu konuda bir takım kriterlerin
konulması ya da daha sıkı denetlenmesinin önemine değinerek, “Bu
kadar pahalı ilaçların, bu kadar yüksek oranlarda tüketiliyor
olmasında hepimizin suçlu olduğunu düşünüyorum” dedi.