İl il Kürt açılımı analizi
Abone olAK Parti'nin oy oranını tutturduğu için adı bilen adama çıkan Adil Gür, Kürt açılımını analiz etti.. AK Parti'yi uyardı...
A&G kamuoyu araştırma şirketinin sahibi Adil Gür,
Kürt açılımı sürecinin doğru işlemediğini, adının yanlış
konduğunu; kutuplaşmayı arttırdığını belirterek üstü örtülü
şekilde AK Parti'yi uyardı.
Hassasiyetlere ve kırmızı çizgilere dikkat edilmezse, süreçte milliyetçi partilerin karlı çıkacağını belirten Adil Gür, "Güneydoğu'da ayrılık için referandum yapılsa, halkın yüzde 70-80'i 'hayır' der. Türkiye'nin yüzde 90'ı ayrılığa karşı" diyor
Adil Gür'ün Akşam'ın manşetine taşınan röportajı şöyle:
CHP bu sürecin neresinde?
CHP'nin yakın bir zamana kadar bu sürecin dışında olduğunu
düşünüyorduk. İktidar partisine randevular için bile kapılarını
kapatan, sürecin tamamen dışında kalmak isteyen bir parti
görüntüsündeydi. Şimdi, medyada okuduklarımız doğru ise CHP'nin de
alternatif bir açılım paketinin olduğu ve önümüzdeki hafta
kamuoyuna açıklanacağı söyleniyor. Dünyanın her tarafında sol
partiler özgürlüklerin partisi olduğu için bunu söylüyorum. CHP'nin
sürecin dışında kalmasını Türkiye'de birçok aydın şiddetle
eleştiriyor.
MİLLİYETÇİ PARTİLER KARLI ÇIKAR
Bu süreç MHP'yi nasıl etkiler?
Sürecin sonunda ortada büyük kırmızı bir çizgi var. İnsanların
hassasiyetleri var. Bu hassasiyetlere dikkat edilmez ve birtakım
insanlar rencide edildiğini düşünürse bundan milliyetçi partiler
elbette ki karlı çıkabilir. Önümüzdeki seçimlere, normal zamanında
yapılırsa 2 yıla yakın bir süre var. Türkiye'de 2 yıl, seçmen
tercihleri bakımında çok uzun bir süre. Tercihler 1 hafta 10 günde
bile değişebilir. Bunu 1999 seçimlerinde gördük. DSP ve MHP iktidar
alternatifi bile değilken Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye teslim
edilmesiyle birlikte birinci ve ikinci parti olarak hükümeti
kurdular. Bu nedenle MHP'nin bundan ne kadar faydalanabileceğini
şimdiden kestirmek zor. Süreç iyi yönetilir, Yozgat'ta,
Tekirdağ, Çerkezköy'de oturan insanların hassasiyetleri dikkate
alınırsa sıkıntı olmaz. Eğer bu insanlar bir şekilde aldatıldığını
veya bazı insanlara haklar verilirken kendi haklarının elinden
alındığını düşünürse, bundan elbette ki milliyetçi partiler olumlu
etkilenir.
TOPLUM KUTUPLAŞMAYA İTİLİYOR
Süreç bir kutuplaşmaya yol açar mı?
Bu açılımı kişisel olarak önemsiyorum. Ama sürecin doğru
işlemediğini adının yanlış konduğunu düşünüyorum.
İnsanların, laik- anti laik, Ergenekoncu- Ergenekoncu
olmayan, türbana evet diyenler- türban karşıtları gibi
Kürtler-Türkler diye de bir kutuplaşmaya itildiğini düşünüyorum.
Yoksa bu sorun Osmanlı'dan beri devam eden bir süreçle ilgili. Ama
bir Kürt sorunu değil insan hakları sorunu olduğunu
düşünüyorum. Yani Diyarbakır'ın Dicle İlçesi'nde dünyaya
gelen çocuğuna, Kürtçe isim koymak isteyen bir anne ve babanın
hakkının engellenmesi ile üniversiteye türban takarak girmek
isteyen bir genç kızın veya Diyanet bütçesinden pay alamayan Alevi
seçmenin hakkının engellenmesini, insan hakkı sorunu olarak
görüyorum. Türkiye, yıllardır devam eden bu insan hakları sorunuyla
ilgili adımlar atabilseydi yurtdışındaki dayatmaları beklemeye
gerek kalmadan sorun çözülür ve bugünlere gelmezdi.
Abdullah Öcalan'ın Kürt açılımına ilişkin yol haritasını
açıklaması Güneydoğu ve kamuoyunda nasıl karşılanacak?
Güneydoğu dışındaki bölgelerde bu durum infiale sebep olmaktadır.
Neden? Abdullah Öcalan Türkiye'de 30 yıllık bir süreçteki terörün
mimarı olarak algılanmaktadır. Mahkum olmuştur, hapistedir.
Devletin kurumlarının Abdullah Öcalan'ın muhatap almasının bile
Türkiye kamuoyunda yüksek oranda infiale neden olduğunu görüyoruz.
Bölgede yaşayanların tamamı değil ancak bir bölümü
tarafından Abdullah Öcalan lider olarak görülmektedir. Bu nedenle
Abdullah Öcalan'ın muhatap alınması doğru bulunmaktadır.
Türkiye kamuoyu ile Güneydoğu kamuoyu farklı düşünmektedir.
KEŞKE AÇILIM ÖNCE MECLİS'TE YAPILSAYDI
Bu tartışma zemini insanların kafasında çözüm yollarına
karşı olan tepkiyi güçlendiriyor mu?
Gayet tabii karşı
tepkiyi doğurur. Bunu söylemiştim. Keşke adı Kürt açılımı
olmasaydı. Keşke açılım önce Meclis'te yapılsa veya 'Türkiye'de
Kürt yoktur'u savunanlarla konuşulsaydı. Belki böyle bir
noktaya gelinmezdi. Bir de şöyle bir problem var. Resmi ideoloji
olarak bize, binlerce yıldır 'Kürt diye bir şey yoktur' diye
öğretildi. Yıllar geçti. Bugün 'Kürt diye bir toplum da vardır'la
karşı karşıya kaldık. Açıkçası ne yapacağımızı bilemiyoruz.
Abdullah Öcalan, Kürtlere kendi kaderlerinin tayin hakkı
olduğunu söylemişti. Bugün bölgede halk oylaması yapılsa nasıl bir
sonuç çıkar?
Güneydoğu'yu sadece Diyarbakır, Mardin,
Şırnak olarak görmek mümkün değil. Güneydoğu'da büyük nüfusa sahip
Urfa, Gaziantep gibi pek çok il de var. Güneydoğu'daki seçmenin
büyük bir çoğunluğunun Türkiye'den ayrılmak yönünde oy
kullanacağını zannetmiyorum. Güneydoğu, Türkiye'nin sosyo-ekonomik
yönden en az gelişmiş bölgesi. Fakirlerin zenginlerden ayrılmak
istemesi kadar saçma sapan bir şey olmaz. Bu, ekonomi bilimine
aykırı.
KÜRTLER'İN DÖRTTE ÜÇÜ DEVLETLE BARIŞIK
Bugün bizim yaptığımız araştırmalara göre Türkiye içerisinde yüzde 18-20 oranında Kürt kökenli insan vardır. DTP, bu oyların sadece yüzde 5.7'sini almaktadır. Yani her 4 Kürt kökenli vatandaştan 1'i böyle düşünürken; 3'ünün devlet politikasıyla herhangi bir problemi yok. İstanbul, dünyanın en büyük Kürt şehridir. İstanbul'da yaşayan insanların Güneydoğu'da; Güneydoğu'da yaşayanların Antalya'da İzmir'de akrabaları var. Yani Kürtler ve Türkler et ile tırnak değil etle kemik gibidir. Kürtlerin Türklerden, Türklerin Kürtlerden başka dostu yoktur aslında. Güneydoğu'da yapılacak bir halk oylamasında asla Türkiye'den ayrılma yönünde bir sonucun çıkacağını düşünmüyorum.
YÜZDE 70-80'İ 'AYRILMAK İSTEMİYORUM'
DER
Peki, bu oylama Türkiye genelinde yapılsa sonuç ne
çıkar?
Orada yüzde 70- 80 'ayrılmak istemiyorum' çıkarken, Türkiye
genelinde bu oran yüzde 90'larda çıkar. Cevabı, zaten sorunun
içinde gizli. Neden yüzde 100 demiyorum. Çünkü Batı'da da bugün pek
çok DTP seçmeni yaşıyor. Ayrılmak isteyenler vardır. Ama ben
bunların marjinal olduğunu düşünüyorum. Yani Türklerin ve Kürtlerin
kaderleri yüzyıllardır aynı. Bugün Çanakkale'de şehitliğe
gittiğinizde Diyarbakırlı bir gençle İstanbullu, Edirneli bir
gencin, yan yana yattığını görüyorsunuz.
Kürtlerin Türklerle bir arada yaşama olgusu, iradesi ne
şekildedir?
Güneydoğu'da yaşayanların bile yüzde 80- 90'larının hatta daha
fazlasının Türkiye'den ayrılıp ayrı bir federasyon olma durumuna,
referandum bile olsa hayır cevabının olacağını gözlemliyoruz. Bu
nedenle Kürtlerin Türklerden ayrı yaşama gibi bir arzusu, şansı ve
lüksü yok.
ABD'nin etkisi nedir bu sürece?
Amerikan askerlerinin Kuzey Irak'tan çekilmesinden sonra Kürtlerin
yalnız kalacağı ve Arapların hışmına uğrayacağı endişesiyle Kürtler
ve Türklerin, Kuzey Irak'taki Kürtlerle yakınlaştırılması ortak
paydada birleştirilmesi yönünde adımlar atıldığını
düşünüyorum.
ESKİ ADLAR SAKINCA YARATIR, TOPLUM İSTEMEZ
Kürtçe eğitim ya da Kürt dilinin seçmeli ders olması
genel kamuoyunda nasıl karşılanır?
Eğitim meselesi anayasa ve devletle sınırlandırılmış durumda. Bu
nedenle, öncelikle anayasanın değiştirilmesi gerekiyor. Açıkçası
anayasadaki bu değişiklikte hassasiyetler korunur ve kabul
edilirse, kimse küstürülmezse sadece Kürtçe konusunda eğitim değil
yarın belki de Arapça seçmeli ders eğitimi isteyenler olacaktır.
Bunların tamamı gözetilirse Türkiye'deki insanlar açısından sıkıntı
olacağını zannetmiyorum.
Eski adların kullanılması konusunda
düşünceniz?
İzmir'in, İstanbul'un isminin eski adıyla
anılması konuşuldu. Ama coğrafyada bir şey var. Dünyada herkes
tarafından bilinen ortak bir dilin olması önemli. Diyarbakır'a
Kürtçe ve Türkçe başka bir isim söylediğiniz takdirde Avrupa'da
yaşayan, Türkiye'yi ziyaret eden birisinin bunu bilmesinin imkanı
yoktur. Halk arasında kullanılmasında bir sakınca yok. Ama ben
resmi olarak Tunceli'nin Dersim olarak atlaslara girmesinin mümkün
olmadığını, sakınca yaratacağını, kamuoyu tarafından tasvip
edilmeyeceğini düşünüyorum.
HANGİ İL SÜRECE NASIL BAKIYOR?
[PAGE]
YOZGAT
Milliyetçi hassasiyetleri yüksek olan bir ilimiz. O nedenle kırmızı
çizgilere duyarlılık burada çok yüksektir.
TRABZON
Karadeniz, terör ve Güneydoğu konusunda
hassasiyeti yüksek bölgelerden bir tanesidir. Trabzon da şehit
cenazelerinin çok sık kaldırıldığı bir ildir. Çok hassas ve çok
duyarlı.
DİYARBAKIR
Güneydoğu sorunu Diyarbakır merkezli konuşuluyor. Sorunun
konuşulması bile buradaki insanları memnun etmektedir. Çözüm
noktasında da buradaki insanlar daha fazla sevinecektir.
İSTANBUL
Çok fazla kültürü, gelir grubunu sosyal yapının katmanlarını bir
arada barındıran bir yer olduğu için İstanbul'u bütün olarak
değerlendirmek farklıdır. Açılım bugün Ümraniye- Gaziosmanpaşa'da
farklı algılanacaktır; Beşiktaş, Kadıköy'de daha farklı. Yani hem
medyanın merkezi olması hasebiyle hem de kanat önderlerinin çok
yoğun yaşadığı bir yer olması sebebiyle daha soğuk
yaklaşacaktır.
İZMİR
Ege insanı son dönemde son 30 yıl içerisinde şehit cenazelerinin
çok yoğun olarak kaldırıldığı bir yer olmakla beraber Ege
bölgesinde sosyo- ekonomik yapı Türkiye ortalamasının üzerinde,
daha fazlasıdır. Onun için İzmir'de de ben açıkçası Yozgat'taki
reaksiyondan daha farklı bir reaksiyon alacağını düşünüyorum.
MERSİN
Mersin hem Kürtlerin hem de Türklerin yoğun olarak bir arada
yaşadığı illerden biri. Kırmızı çizgiler, eğer ihlal edilirse
Mersin gibi yerlerdeki insanları karşı karşıya getirme riskimiz
yüksek.
KAYSERİ
Yozgat gibi milliyetçi hassasiyetleri yüksek olan illerden bir
tanesidir. Bu, tüm Orta Anadolu'da böyledir.