İkinci tur için Apo ile pazarlık mı yapıldı?
Abone ol17 Aralık sürecinden sonra partisinden istifa eden eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay İnternethaber'e konuştu.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Cumhurbaşkanlığı seçim yarışında adı belirlenen tek isim muhalefetin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu. İktidar partisinin ve HDP'nin adayı henüz kesinleşmiş değil. İktidar partisinin adayının Başbakan Erdoğan, HDP Grubunun adayının da Eşbaşkan Selahattin Demirtaş olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Eski AK Parti'li Ertuğrul Günay muhalefetin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nu ve Erdoğan karşısındaki şansını değerlendirdi. İnternethaber'den Nesrin Yılmaz'a konuşan Günay, iktidarın ikinci tur için Apo ile pazarlık yaptığını iddia etti ve şu soruların yanıtlarını verdi.
İhsanoğlu ismini tahmin ediyor muydunuz?
Ortak aday ismini nasıl buldunuz, sizi memnun etti mi?
CHP içerisindeki muhalif kanat CHP'ye zarar mı veriyor?
İhsanoğlu'nun Erdoğan karşısındaki tutumu nedir?
HDP'nin oyları ne kadar etkili olur ve kime gider?
İHSANOĞLU'NUN ADINI DUYDUĞUM ZAMAN SEVİNDİM
Sayın İhsanoğlu'nun adını duyduğum zaman muhalefet adına sevindim çünkü küçük parti içi hesaplara kendilerini tutsak etmediklerini gördüm. Daha yukarıdan birçok partinin, birçok toplum kesiminin ittifak yapabileceği bir isim aradıklarını düşündüm ve bunu doğru bir seçim olarak gördüm, doğrusu umutlandım.
Kuşkusuz ülkemizde cumhurbaşkanlığı makamına aday olabilecek hukuk, siyaset ve bilim dünyasından başka isimler de var ama Sayın İhsanoğlu bütün bu olabilecek isimler arasında günlük politik tartışmaların en uzağındaki isimlerden biri olarak öne çıkıyor.
Bazı arkadaşlarımız, bu kadar siyasetin dışından insan arayışını siyasete saygısızlık olarak niteliyorlar ama Sayın İhsanoğlu bence siyasetin dışından bir aday değil, günlük particilik siysetinin, bu tartışmaların dışından bir aday. Çünkü, uzun yıllar Birleşmiş Milletler'den sonra en fazla bünyesi olan bir devletler ve milletler topluluğunun genel sekreterliğini yapmış bir insan elbette siysetin bütün temel kuram ve kavramlarını da hatta dünya siyasetinin önemli kişi ve kurumlarını da çok yakından biliyor demektir. Ama günlük siyasetin dışında olması birçok toplum kesiminin ismi üzerinde uzlaşmasını kolaylaştırabilir.
CHP'NİN İÇİNDEKİ TARTIŞMALAR BİTMEZ
CHP içinde hiçbir zaman iç tartışmalar bitmez ve CHP, bütün seçimlerde aday belirlerken ve yarışa girerken birçok insan içerdeki hesaplarına göre tavırlar alır. Şu anda da özellikle eski bir genel başkan, CHP içinin alışılmış, bildik, geçmişten bu yana "hizipçi" olarak nitelenen bir alışkanlığın gereklerini yerine getiriyor. Kuşkusuz bir kesim arkadaşımızın daha bildikleri, daha tanıdıkları isim arayışlarını saygıyla karşılamak gerekir ama CHP'nin uzun bir zamandan bu yana yüzde 25 bandında bir toplum kesimini temsil ettiği gözden uzak tutulmamalıdır. Oysa tek kişinin seçileceği bir seçimi kazanmak için yüzde 50'nin üzerinde bir oya ihtiyaç olduğu gerçektir. O yüzden CHP yönetimi MHP'nin de Saadet Partisi'nin de, BBP'nin de, zaman içinde, hiç olmazsa ikinci turda ÖDP ve HDP'nin de oylarını alabileceği, Türkiye demokrasisi için sorun olmayacak, demokrasi ve insan hakları kavramlarını özenle sahiplenecek bir ismi bulup ortaya çıkarmasını arkadaşlarımız günlük parti içi tartışmaların ötesinde biraz daha anlayışla karşılamalılar.
ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANI OLMA İHTİYACI VAR
Sayın Erdoğan'ın aday olmak, cumhurbaşkanı seçimlek gibi bir ihtiyacı var, bunu hepimiz görüyoruz. 17 Aralık'tan bu yana süren ve arkası kesilmeyen, toplumun yarısından fazlasının da doğru kabul ettiği iddialar, onu daha yüksek ve daha sorumsuz bir makama çıkarak bu tartışmalardan kendisini ve çevresini olabildiği kadar korumak ihtiyacıyla yüzyüze bırakıyor. Kaldı ki; eğer seçilebilirse, sistemi büyük ölçüde demokratik özünden koparmak ve kişisel bir yönetime doğru ülkeyi sürüklemek gibi bir hevesin içind eolduğu da anlaşılıyor. Bu yüzden cumhurbaşkanı olarak yola çıkıp tek yönetici olmayı arzu ediyor ama hem son 1 yıl içerisinde yaşadığımız olaylar, hem de muhalefetin oldukça dikkatli biçimde bulup öne çıkardığı aday ismi onu yeni değerlendirmeler yapmak ihtiyacı ile yüzyüze bırakabilir.
Dün bir televizyon kanalında dinledim; AKP'nin 2007 Anayasa Komisyonu'nun üyelerinden Prof. Dr. Sayın Serap Yazıcı, Sayın Erdoğan'ın sçilmesi halinde Türkiye'nin bir rejim krizine sürüklenebileceğini söyledi, ben de bu kanaati paylaşıyorum. Ne yazık ki Sayın Erdoğan 2011'den önce tanıdığımız ve desteklediğimiz kişiyle şu anda bir benzerlik taşımıyor.
İHSANOĞLU'NUN KAZANMASI GEREKİYOR
Türkiye için, hukuk devleti için, demokrasi için umut vermiyor korku üretiyor. O yüzden ben Sayın İhsanoğlu'nun ya da hukuk devletine ve demokrasiye sahip çıkacak bir ismin kazanmasının Türkiye demokrasisinin kazanması anlamına geleceğini düşünüyorum. Kazanması gerkiyor. Demokrasi için, insan hakları için, çoğulcu ve barış içinde yaşamak umudumuz, idealimiz için kazansı gerkiyor. Akis taktirde Türkiye 90 yıllık Cumhuriyetin ve 70 yıllık demokrasi mücadelesinin birçok kazanımını ve farklılıkların barış içinde bir arada yaşama umudunu yok edecektir.
DEMİRTAŞ HDP İÇİN ŞANSLI GÖRÜNEN İSİM
Sayın Demirtaş HDP çevresinde son zamanlarda öne çıkan bir isim. HDP'ye sempati duyan çevrelerin oylarını birinci turda en yüksek düzeyde alabilmek açısından en şanslı görünen isim. İkinci turda HDP seçmeni elbette kilit olacak. HDP seçmeninin önemli bir kısmının belli merkezlerden aldıkları direktiflere göre değil, Türkiye'de barış içinde kardeşçe birlikte yaşama biçimine uygun biçimde oy kullanacağını umut ediyorum.
CİDDİ PAZARLIK SÖYLENTİLERİ VAR
Adaylar birinci turdaki söylemleriyle ikinci turda HDP seçmeninden oy alma şanslarını artıracaklar veya azaltacaklar. Eğer Sayın Erdoğan aday olursa bu alanda kişisel bir pazarlık olduğuna ilişkin doğrusu benim çok yakıştıramadığım ciddi söylentiler var.
Geçenlerde Sırrı Süreyya Önder, gelecek yıl Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır meydanı'ndan halka hitap edeceğinden söz etti. Kişisel beklentileri fevkalade yükselten bir af pazarlığı var veya buna benzer bizim bilemediğimiz pazarlıklar var.
Ben bunun yerine Sayın İhsanoğlu'nun kişinin özgürlük umuduna cevap vermek yerine bütün etnik grupların ve inanç kümelerinin özgürce ve kardeşçe yaşayabilecekleri, kişilere değil kitlelere dönük umut verici bir söylem kullanmasını tercih ederim. Erdoğan'ın söylemlerinin ne kadar etkili olacağına gelince; son birkaç yıldır yaptıklarına ve söylediklerine bakınca çok fazla hayal kurmak gerekmez. Çünkü; "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz."Ama yeni aday için ne söyleyeceği toplum tarafından merakla bekleniyor.