İkinci 28 Şubat vakası

Abone ol

Anavatan lideri Erkan Mumcu terörle mücadelede muhalefetin aksine alışılanın dışında konuştu.

Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu, bugün TBMM'de görüşülecek olan yeni Terörle Mücadele Yasası için iktidarı uyardı. SABAH'ın sorularını yanıtlayan Mumcu, "Bu yasa çıkarsa, ikinci 28 Şubat'ın önü açılır" dedi. Mumcu'ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

Erkan Mumcu: Terörle mücadele düzenli ordularla yapılabilir bir şey değildir. Bu bir uzmanlık işidir. Ne kadar gerillanın imha edilmiş olduğu bir başarı kriteri sayılmaz. 'Şu kadar gerillayı imha ettik' diye övünemeyiz. Çünkü hedef böyle bir örgüte gerilla kazandırmamaktır.

 
"Şu kadar gerilla imha ettik diye övünemeyiz, üzülmeliyiz"

* Tasarı bu haliyle yasalaşırsa ateşe su değil benzin mi dökülmüş olur?
Bu meselede ne kadar gerillanın imha edilmiş olduğu bir başarı kriteri olamaz. Şu kadar çok gerillayı imha ettik, diye övünemeyiz, bundan üzülmemiz gerekir. Sivil itaatsizlik yöntemlerinin araçsallaştırılmasının artık açık bir stratejiye dönüştüğü bir dönemde bizim bu tür eylemleri terör suçu niteliğinde saymamız hiçbir şey sağlamaz, örgüte militan kazandırır. Bütün dünyada denene denene öğrenilmiş bir şey vardır ki terörle mücadele düzenli ordularla yapılabilir
bir şey değildir. Bir kere en zor tarafı, uzman olmayan kişilerin teröristle terörist olmayanı ayrıştırması meselesidir. Askerliğinin 8 ayını Güneydoğu'da yapan çocuk bunu yapamaz. Arkadaşını bir gece önce kaybetmiş adam herkesi aynı gözle görmeye başlar. Doğrudur demiyorum, ama doğaldır.

* Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'na herkesin itirazı var. Siz neye itiraz ediyorsunuz?
Bu taslak, demokratik iradenin değil, örtülü bir dayatmanın tercihidir. Ben taslağın ruhunun 28 Şubat bildirisine benzerlik taşıdığını düşünüyorum. Bu taslak yasalaşırsa ikinci
bir 28 Şubat'ın önü açılır.

MAĞDUR DEĞİL FAİL
* Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
Bu taslağın yasalaşmasının yaratacağı hava demokrasiyi geriletir. Bundan sonra da yeteneksiz sivil siyaset, emrivakilerle karşı karşıya Hükümet daha önce de yaşadığı ve ne yazık ki yaşattığı sıkıntılardan ders almamış durumda gözüküyor. Halkımız, 28 Şubat sürecinin mağduru gibi duranların aslında dirayetsizlik ve ufuksuzluk göstererek aynı zamanda sürecin faili olduklarını untmamalı. Ama ben yine de Hükümet'i diyaloğa, sağduyuya çağırıyorum.

TSK'YA SÖYLÜYORUM
* Türkiye bu söylediklerinizi tartışacaktır. Yasaya karşı somut eleştirileriniz var mı?
Korkarım son 25 yıldır içine düştüğümüz tuzağa yeniden saplanıyoruz . Bölücü hareket bir faz ileri giderken biz daha geriye, klasik terörle mücadele anlayışına geri dönüyoruz. Tartışmaların, sonunda gelip Öcalan'ın salıverilmesi meselesine dayanması da gösteriyor ki Öcalan yattığı yerden Türkiye'yi idare ediyor. Ne Öcalan'ın ne de PKK'nın böyle bir gücü var. Öcalan ve PKK'ya böyle bir fenomeni kazandıran, Türkiye bütünlüğünü savunması ve inşa etmesi gereken kurumların, güçlerin sadece refleksten ibaret ve kendi pozisyonlarını gözeten zaaflarıdır.

* Yani hükümet de, muhalafet de ve hatta asker de bu hatadan sorumlu, öyle mi?
Diyarbakır'da güvercin, Söğüt'te şahin olmak bunun bir göstergesidir. "Ya sev ya terket" başka bir örneğidir. Biz bu konuda tarafız, bizi bu işe karıştırmayın, daha başka bir örneğidir. Siz bu işte tarafsanız, biz neyiz? Kimse şunu söyleyemez: Biz üstümüze düşeni yaparız, geri kalana karışmayız. Karışmayın o zaman! Ne karışmamak, ne de keyfi karışmak gibi bir özgürlüğünüz var. Ölçü kaçmasın. Buradan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne söylüyorum; elbette karışmalısınız. Ama şöyle karışırız, böyle karışmayız, deme özgürlüğünüz yok. Türkiye'nin etkin pişmanlık uygulamalarına ihtiyacı vardır ama, bunların müstakil olarak yapılması gerekir. Güneydoğu'da sorunun çözümü için yapılması gereken şey, devlet- vatandaş ilişkisini bir rıza ilişkisine dönüştürmektir. Ülke devletin değil, milletin mülküdür, egemenlik de milletindir anlayışına geçmektir. Bunun aracı da demokrasidir.

Haber: Özay Şendir
Kaynak:
Günün Önemli Haberleri