İKİ YILDA 1500 OTEL EL DEĞİŞTİRİYOR
Abone olProfesyonel Turizm Yöneticileri Birliği Kurucu Başkanı Umut Çakırhan, Türkiye’de iki yılda bir, bin 500 den fazla otelin ya el değiştirdiği...
Profesyonel Turizm Yöneticileri Birliği Kurucu Başkanı Umut
Çakırhan, Türkiye’de iki yılda bir, bin 500 den fazla otelin ya el
değiştirdiğini ya da kapandığını söyledi.
Çakırhan, yaptığı açıklamada, Türkiye’de 2011 yılı bakanlık
verilerine göre 5 yıldızlı 349, 4 yıldızlı 530, 3 yıldızlı 656, 2
yıldızlı 577, 1 yıldızlı 77, 1. sınıf tesis 426 ve 2 .sınıf tesis
135 tane var toplam tasnif dışı otel sayısı da 834 olduğunu
kaydetti.
Çakırhan, turizm sektörünün otel ayağının tesis sayısının 3 bin 605
olduğunu belirterek, "Bu rakamın yüzde 32’si üç yılda bir, yüzde 25
kadarı 2 yılda bir el değiştiriyor. Yani üyzed 57’si nin yönetimi
sürekli değişiyor. Asıl korkutucu olan tablo ise el değiştiren
otelleri yüzde 80’den fazlası maddi sıkıntılarla boğuşmak durumunda
kaldığından dolayı el değiştiriyor olduğu" dedi.
Çakırhan, tablonun arka tarafına bakıldığında ise yüzde 43 oranında
tesislerin büyük bir kısmının kurumsallaşmasını tamamlamış ve
hizmet standartlarını senelerce sürdürdüğüne dikkat çekerek şunları
kaydetti:
"Bir diğer deyişle kurumsallaşma sürecini tamamlayamamış tesisler
kapatmak ya da el değiştirmek zorunda kalıyor. Akdeniz ve Ege’de
tesis kalitesi bakımından lider ülke Türkiye; iş otel
işletmeciliğine geldiğinde ise sınıfta kalıyor. El değiştiren
tesislerin analizinde ise ortaya çıkan sonuç ise otel sahiplerinin
büyük bir kısmının ikinci sektör olarak otelciliği seçmiş olduğunu
görüyoruz. Büyük hayallerle atıldıkları turizm sektörünün, aslında
umdukları gibi rahat prestijli ve karlı olmadığını anlamaları 2 yıl
sürüyor. Sonrasında ise el değiştiren kapanan kapatılan oteller ise
ölü yatırım olarak kalıyor. Yanıldıkları en önemli konu şudur ki;
Otelcilik aslında hayal ettikleri gibi rahat-prestijli ve karlı bir
iştir. Bu tip yatırımcılara aksini düşündüren ise aslında onların
otelleri İnşaat firması gibi yönetmeye çalışmalarıdır. Halbuki
hizmet sektörü hiçbir sektöre benzemez, personelin bir tek hatası
telafi si zor yaralar açabilir, otelin hizmet kalitesini etkiler ve
milyon dolarlık tesisler itibarsızlaşır. Yönetimin uzman bir genel
müdür ve onun ekibine bırakılması ise tesisi %43’ lük kurumsallaşan
ve yıllarca ayakta kalan tesisler sınıfına girmesini sağlar.
Sektörümüzün en önemli sıkıntısı da aslında buradadır. Bu tip
yatırımcılar tesislerinin başına istedikleri gibi
yönlendirebilecekleri kukla yönetimler getirirler; kukla
yönetimleri lider profesyonellere tercih ederler."
Türkiye’nin otel çöplüğü olmanın yanı sıra, dört yıllık lisans
mezunu Turizm Otel İşletmeciliği okuyan ama garsonluk yapan bir
kitle ile karşı karşıya kalındığının altını çizerek, "Otel
işletmeciliği okuyan ve pırıl pırıl genç nüfus sektöre girdikten
kısa bir süre sonra ’kendisine ümit vaadetmediğini’ düşünerek
sektörden uzaklaşır. Boşalan iş gücünün yerine ise sektörel eğitimi
olmayan daha ucuz personeller iş görür hale gelir.
Sözün kısası şudur ki, sektörün temel sorunu yetki devri esasına
inanmayan , yaptığı milyon dolarlık yatırımlarını ehil ellere
teslim edemeyen , profesyonel çalışma metodlarına uzak olduğu için
kurumsallaşmaya direnen ve tesisini bile bile yok eden zihniyettir"
diye konuştu.
(İHA)