Türkiye ile İsveç arasında oynanan özel maçta iki
ülke takımının futbolcuları 22 Suriyeli çocukla birlikte seramoniye
çıktı. Amaçları, Suriye'deki katliama ve mülteci sorununa dikkat
çekmekti.
Ancak kendinden başkasına tahammülü olmayan iki tipik kemalist bu
görüntüden dolayı çok rahatsız olmuş.
Biri Enver Aysever, diğeri Ayşenur Arslan...
İkilinin rahatsız olmasının nedeni, seramoniye çıkarılan Suriyeli
iki kız çocuğunun başörtülü olması...
Enver Aysever, bu fotoğrafı, "Küçücük çocukların saçından
tahrik olanların ülkesi... Yazıklar olsun!" ifadeleriyle
Twitter hesabından paylaşıp nefret kusmuş.
Ayşenur Arslan ise "Böyle bir Türkiye yaratmak
istiyorlar" diye itiraz ediyor Halk TV
ekranlarından...
Aslında kovula kovula gidecek yerleri kalmayan bu ikili için yorum
yapmaya değmez. Ancak veba niteliği taşıyan bu hastalıklı mantık
dibine kadar yorumlanmalı diye düşünüyorum.
28 Şubat döneminde halkın yarısından fazlasını yok sayan bir
zihniyetin son dönemlerde "özgürlük" temalı
yorumlar yapması bana komik geliyor. Ancak bu zihniyetin özgürlük
anlayışı, kendileri dışındaki insanların yasaklara ne kadar maruz
kaldığıyla alakalı olduğu için yaptıkları yorumlara hiç de
şaşırmıyorum.
Doğrusu Ayşenur Arslan çok doğru tahminde bulunmuş.
Halkın çoğunluğu tam da böyle bir ülke istiyor. Kimsenin dilinden,
dininden, kıyafetinden, renginden dolayı horlanmadığı, herkesin
eşit hak ve hürriyetlere sahip olduğu bir ülke hayali kuruyor.
Başörtülü kadınlar yıllardır "Örümcek kafalı ve
cahil" denilerek aşağılandı. Eğitim ve çalışma hakları
ellerinden alındı. Onlara, asortik hanımların evlerinde temizlikçi
rolü uygun görüldü.
Hep söylediğim gibi...
Bu ülkenin solcuları kendileri gibi düşünmeyenleri ezmeyi ve
sindirmeyi bir hak olarak görüyor, bunu başaramadıkları zaman bir
eziklik hissedip, "Bu ülkede eziliyoruz" diye
feveran ediyor.
Hoşlarına gitmeyen şey, "Örümcek kafalı ve cahil"
buldukları kesimin artık toplum içinde olması ve saygı
görmesi...
Ayşenur Arslan'ın hezeyanlar içinde feryat etmesinin nedeni tam
bu!
28 Şubat'ın yasaklarını öven haber bültenleri hazırlayıp Ali
Kırca'nın eline tutuşturamıyor. Bu nedenle başını örtüyle
kapatarların aslında aklını kapattığını düşünüyor!
Şayet başın açıklığı aklın açıklığı anlamına geliyorsa, Ayşegül
Hanım bu konuda net ve kesin bir istisna oluşturuyor.
Ne yazık ki kendisi bunun farkına varamıyor!
Enver Aysever'e gelince...
"Kıl fetişisti iki kızın saçını görememiş diye rahatsız
olmuş" yorumunu dibine kadar hakediyor.
"Küçücük çocukların saçından tahrik olanların ülkesi... Yazıklar
olsun!" sözleriyle nasıl acizliği imza attığını
bilmiyor.
Tahrik olan birinin tesettürlü görünce tahrik olamadığının
itirafı sanırım yazdıkları....
Bana bak hastalıklı zihniyet...
Kimse kimsenin cinsel fantezilerine göre giyinmek zorunda değil.
Allah'ın hiç bir kulu senin tahrik kriterlerine göre giyinip
aşağılanmaktan kurtulma çabasına girmek zorunda da değil.
Küçücük çocukları böyle bir muhabbetin konusu yapman bile büyük
ahlaksızlık.
Ne bekliyordun?
O çocukların bir CHP'li tarafından ikna odalarına alınıp
soyundurulmasını mı?
Eskiler, "Bir adamın fikri neyse, zikri de o olur"
demiş. Kimsenin kıldan tüyden tahrik olduğu yok.
Problem sende!
Kendini topluma bu kadar net gösterebildiğin için teşekkürler!