İki şüpheli konuştu kripto FETÖ'cüler deşifre oldu
Abone olTekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen darbe girişimi soruşturması kapsamında gözaltına alınan iki şüphelinin ifadeleri sonucunda TSK'daki "kripto" örgüt mensupları ile bağlı bulundukları "sivil imam"ların ilişkisi deşifre oldu
Kripto yapılanmanın "müdür, müdür yardımcısı, öğretmen,
öğrenci (TSK personeli), personelci, akademi mesulü, evlenme
sorumlusu, ümitçi, gözcü, doktor, recacı" şeklinde hiyerarşik
yapıyla gizlendikleri tespit edildi.
Soruşturmada, Tekirdağ'da FETÖ/PDY içerisinde "mahrem
yapı abisi" olarak sorumlu düzeyde faaliyet yürüten örgüt
mensuplarının, kendilerine bağlı olarak TSK içerisinde yer alan
askeri personelle deşifre olmadan iletişime geçmek amacıyla
kullandığı değerlendirilen 23 ayrı ankesörlü telefonun HTS
kayıtları da incelendi. Kayıtlarda, bir ankesörlü telefondan üst
üste aranan birden fazla kişinin asker olduğu tespit
edildi
Başsavcılıkça yürütülen darbe girişimi soruşturma, 31 Ocak'ta
gözaltına alınan M.Ö ve 10 Mart'ta yakalanan A.Ş'nin, "FETÖ'nün
Tekirdağ'da askerlerden sorumlu olan ve kendileriyle örgütsel
faaliyetler kapsamında görüşmeler yapan sorumlu abilerin irtibat
kurmak için ankesörlü telefon kullandıkları" şeklindeki
ifadeleriyle farklı bir boyut kazandı.
Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü ekipleri, FETÖ/PDY içerisinde
askerlerden sorumlu olduğu tespit edilen ve 21 Mart'ta gözaltına
alınan M.Ç'nin "Sohbet için öğrencilerimle randevulaşırdık.
Randevuya gelmezse sohbete çağıracağım kişileri ankesörlü
telefonlardan arka arkaya arardım." şeklindeki beyanları
doğrultusunda soruşturmayı derinleştirdi.
Bu kapsamda albay, yarbay ve binbaşı rütbesinde 6, yüzbaşı,
üsteğmen ve teğmen rütbesinde 69, astsubay rütbesinde 160, uzman
er-erbaş sınıfından 5, sivil sorumlu olarak 76 olmak üzere 316
şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Şüphelilerin gözaltına
alınması için bugüne kadar düzenlenen 8 operasyonda 289 şüpheli
yakalandı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen
şüphelilerden 154'ü tutuklanırken, 135'i adli kontrolle serbest
bırakıldı. Soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan
27 firari aranıyor.
Soruşturma çerçevesinde, Tekirdağ'da FETÖ/PDY terör örgütü
içerisinde "mahrem yapı abisi" olarak sorumlu düzeyde faaliyet
yürüten örgüt mensuplarının kendilerine bağlı olarak TSK içerisinde
yer alan askeri personelle deşifre olmadan iletişime geçmek
amacıyla kullandığı değerlendirilen 23 ayrı ankesörlü telefonun HTS
kayıtları da incelendi. Kayıtlarda bir ankesörlü telefondan üst
üste aranan birden fazla kişinin asker olduğu görüldü.
KRİPTO YAPI
Şüphelilerden bazıları etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak
isteyerek itirafçı olurken, FETÖ'nün mahrem hizmetler (asker)
yapılanması hakkında çarpıcı beyanlarda bulundu. İtirafçıların ve
şüphelilerin ifadeleri doğrultusunda FETÖ'nün, mahrem yapılanmaya
gittiği ve çok gizli tuttuğu TSK'daki örgütlenmesinde izlediği
yollar deşifre oldu.
Kripto yapılanmanın "müdür, müdür yardımcısı, öğretmen, öğrenci
(TSK personeli), personelci, akademi mesulü, evlenme sorumlusu,
ümitçi, gözcü, doktor, recacı, sohbet hocaları" şeklinde hiyerarşik
yapıyla gizlendiği tespit edildi.
Soruşturma kapsamında, gizli yapılanma şu şekilde deşifre oldu:
Müdür: Atama, evlenme, görev alma, kurmaylık
sınavı gibi konularla birinci derecede ilgili kişidir. Alt
seviyenin kontrolü, istihbarat bilgilerinin akışı, himmet
toplanmasını organize eder.
Müdür yardımcısı: Örgüt yapısında ara bağlantıyı
sağlar. "Müdür"den aldığı talimatları bir alt kademe olan
"öğretmenler"e aktarır. Alt kadrodan gelen talepleri de üstüne
iletir.
Öğretmen: Her öğretmen, her biri 2-3 kişiden
oluşan 2 ila 7 arası grupla ilgilenir. Öğretmenler, öğrencilerin
(TSK personeli) evlenme, maddi sıkıntı, atama gibi her türlü
işlemlerinden sorumludur. Çekirdekten yetişen elemanlar arasından
seçilen öğretmenlerin 17-25 Aralık sürecinden sonra Bank Asya'ya
para yatırmadığı, çocuklarını örgütün okullarına göndermediği
belirlendi.
Öğrenciler: Öğretmenlere bağlı TSK personeli olan
öğrenciler durumlarına göre himmet vermek zorundadır.
Personelci: FETÖ'nün herkesten gizlediği "İK"
yapılanmasının TSK için kurgulanmış ayağıdır. TSK içindeki
yapılarla FETÖ'nün zayıf olduğu bölgelere veya birimlere eleman
kaydırılması, yeni eleman kazanılması ve bunların yönlendirilmesi
görevini yürütür.
Akademi mesulü: TSK'daki FETÖ yapısına bağlı
kurmayların seçilmesi, sınava hazırlanması işlerini yürütür.
Evlenme sorumlusu: Yapı içerisinde gizli kalması
gereken subay ya da astsubayların deşifre olmaması için örgüt
içerisinden evlilik yapmalarını sağlar.
Ümitçi: Örgüt faaliyetlerinden uzaklaşan,
gelmesinde gitmesinde sıkıntı olan ancak kazanılabileceği düşünülen
öğrenciler üzerinde çalışma yaparak, bu kişileri örgüte tekrar
kazandırır.
Gözcü: Askeri lise ve harp okulundaki örgüt
mensubu öğrencilerle ilgilenen ve 15 günde bir okul dışında buluşma
yapan talebe abisidir.
Doktor: Gözcü görevini yürüten birden fazla talebe
abisini kontrol eder ve denetler.
Arama tarama mesulü (recacı): Mahrem işlerde
faaliyet gösteren sorumlu abilerin evlerinde belli aralıklarla
herhangi bir ani baskına karşı tedbir amaçlı arama yapan genellikle
müdür seviyesindeki sorumlu abilerdir. Ayrıca evdekilerin
yaşantılarını, kız arkadaşlarının olup olmadığını ani baskınlarla
kontrol eden kişidir.
Tekirdağ'da ortaya çıkarılan bu mahrem düzenin, örgütün
Türkiye'deki TSK yapılanmasında kullanıldığı tahmin ediliyor.
DEŞİFRE OLMAMAK İÇİN İZLENEN YOLLAR
Soruşturma sonucunda elde edilen bilgilere göre, Tekirdağ ve
ilçelerinde görev yapan askerlerle ilgilenmesi için Türkiye'nin
dört bir köşesinde ortaokul veya lise yıllarında tanıştıkları
cemaatin yurtlarında büyüyen siviller seçildi. Bu sivillere,
buradaki askerlere "abilik" yapma şartıyla Tekirdağ veya
ilçelerinde iş bulundu. Tekirdağ'da, örgütte "müdür yardımcısı"
pozisyonunda görev yapan kişi tarafından karşılanan "sivil abiler"e
2 veya 3 öğrenci yani asker emanet edildi. Bir öğretmenin
sorumluluğunda bulunan 2 ya da 3 öğrencinin, diğer öğretmen-öğrenci
gruplarıyla iletişim kurması birbirlerini tanımamaları için
engellendi.
Deşifre olmamak amacıyla gizliliğe büyük önem veren TSK'nın kripto
yapılanması üyelerinin "ByLock" kullanmadıkları, FETÖ'nün mahrem
imamları hariç kimseyle görüşmedikleri, örgüt üyeleriyle cep
telefonu yerine ankesörlü telefonla iletişim kurdukları, sohbet
toplantılarına giderken cep telefonlarını ya evde bıraktıkları ya
da sohbet odasına almadıkları, telefon numaralarını şifreledikleri,
sim kartsız tablet üzerinden başkalarının Wi-Fi'sini kullanarak
iletişim kurdukları, örgütsel dokümanlara ve videolara flash bellek
üzerinden şifreyle ulaştıkları belirlendi.
TELEFON ŞİFRELEME TEKNİĞİ: 99'Ü TAMAMLAMA
Tekirdağ'da örgütün "öğretmeni" olarak görev yapan itirafçı şüpheli
"Emre" kod adlı S.M. emniyet ifadesinde, telefon şifreleme
tekniğini şöyle anlattı:
"Yavuz kod isimli gerçek ismi Yasin olan askeri okul öğrencisiyle
Bursa'da bulunan evde yaklaşık 2 yıl kadar görüştüm. Bu askeri okul
öğrencisiyle sürekli yüz yüze görüşmelerimizde randevulaşıyorduk.
Bir sıkıntı olduğu zaman aramızdaki haberleşmeyi büfe, benzinlik,
restoran, bakkal gibi iş yerlerinin telefonları veya kontörlü
hatlar üzerinden yapıyordum. Öğrenciyi arıyor 'Kankam nasılsın, bu
hafta sinemaya gidemeyeceğiz, haftaya aynı saatteki seansa gideriz'
veya 'Ben bugün yemeğe gelemiyorum, haftaya aynı restoranda öğlen
yemek yeriz.' gibi şifreli konuşuyorduk. Yine bu şahsın telefon
numarasını kendi cep telefonuma farklı bir isimle ve telefon
numarasının son iki rakamını 99'a tamamlayarak kaydettim. Örnek
verecek olursak son görüştüğüm şahsın adı Yasin, numarası '5xx xxx
xx 25' ise ben bu şahsı cep telefonuma adını Ahmet, numarasını ise
'99-25=74', '5xx xxx xx 74' olarak kaydediyorum. FETÖ yapılanması
içerisinde askerlerden sorumlu hususiler ve mahrem yapı abileri,
kendilerine bağlı askerleri cep telefonlarına bu şekilde kaydeder,
dışarıdan umuma açık iş yeri ve kontörlü hatlardan arayarak şifreli
konuşmayla görüşme yapar. Bu sıkça uygulanan bir tedbir şeklidir.
Amaç örgütsel gizliliği sağlamaktır."
GÜLEN İSMEN DUA ETMİŞ
Tekirdağ'da örgütün sivil imamlarının ilgilendiği astsubaylardan
şüpheli O.Ç, astsubay olmak için girdiği Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'nın açtığı sınavı örgütün desteğiyle kazandığını
anlattı. Şüpheli O.Ç, şunları kaydetti:
"Bu sınavlara girmeden önce benimle ilgilenen abiler, bana askerlik
mesleğinin çok kutsal olduğunu, Türk ordusunun Atatürkçü Düşünce
Derneği'nin elinde olduğunu ve onların buralara sınavsız
girdiklerini, ordumuzu dinimizden uzaklaştırdıklarını, benim gibi
imanlı ve temiz Müslümanların Türk ordusu içerisine girip, ordumuzu
yeniden bir Peygamber ocağı haline getirmesi gerektiğini, bunun bir
sızma olmadığını, tam aksine ordumuzun asil sahiplerinin orduya
girerek daha iyi ve ileri seviyelere taşıyacağını, Fetullah Gülen
isimli örgüt liderinin bu şekilde hareket eden insanların hepsi
için ismen dua ettiğini, hepimizin isimlerinin bu kişiye özel
olarak iletildiğini ve bunun gibi şeyler söylediler."
TELEFON ŞİFRELEMEDE YENİ YÖNTEM "BİR RAKAM AŞAĞI, BİR RAKAM
YUKARI"
Şüpheli O.Ç, telefon şifrelemede kullanılan başka bir tekniği de
şöyle anlattı:
"Askeri okulu kazandığım netleşince Yüksel abi bana yeni bir
telefon numarası almamı ve eski telefonumu bir daha kullanmamamı
söyledi. Ben de bunun üzerine şu anda kullanmakta olduğum hattı
aldım. Ama okula gidinceye kadar bu hattı kullanmadım. Yüksel abi
bana okula gittikten sonra kendisini kesinlikle yeni hattından
aramamamı, onu arayacağım zaman dışarıdan ankesörlü bir telefondan
aramamı söyledi ve telefon numarasını bir kağıda şifreli bir
şekilde yazıp verdi. Ben bu şifreyi önce anlamadım, bunun üzerine
Yüksel abi bana şifreleme şeklini anlattı. Bu şifreleme GSM
operatörünü belirleyen ilk 3 rakam hariç geriye kalan numaraları
baştan başlayarak ilk rakamı bir değeri aşağı, sonraki rakamı ise
bir değeri yukarı olacak şekilde tüm telefon numarasının
rakamlarının değiştirilmesiydi. Ya da tam tersi olabilirdi."
Tekirdağ'daki görevi sırasında kendisine "öğretmenlik" yapan
"Yavuz" kod adlı kişinin "askeriyede görev alan herkesi çok iyi
tanıdığını ve herkes hakkında en mahrem bilgilere sahip olduğunu"
ifade eden O.Ç, liseden tanıdığı Dicle Üniversitesi'nde araştırma
görevlisi olarak çalışan bir arkadaşının da Diyarbakır'da FETÖ
yapılanmasına bağlı polislerle ilgilendiğini anlattı.
Şüpheli O.Ç, kendisine "Tahsin" kod adı verildiğini ancak bunu hiç
kullanmadığını söyledi.
SOHBETLERE GİDERKEN TELEFONLARINI EVDE
BIRAKMIŞLAR
Tekirdağ'da örgütün bir kolejinde öğretmenlik yapan şüpheli "Osman"
kod adlı Ö.B, itirafçı oldu. Bu kentte askerlere "abilik" yaptığını
belirten şüpheli, telefonundaki ByLock uygulamasını bir süre sonra
sildiğini ve talep üzerine "Tic Toc" programını yüklediğini ifade
ederek, sohbetlere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Ömer ve Semih isimli iki öğrenci, yaklaşık iki haftada bir olmak
üzere evimize gelmeye başladı, ben de bu iki kişiye sohbet vermeye
başladım. Birkaç sohbet sonrasında bu iki kişinin memur değil de
asker olduklarını öğrendim. Bana isimlerinin gerçek olduğunu
söylemişlerdi. Bu iki kişi subay olabilir. Benimle çok fazla
kişisel bilgi paylaşmazlardı, soru sorduğum zamanlarda cevap
vermekten kaçınırlardı.
Bu sohbetlere giderken telefon götürmek kesinlikle yasaktı. Herkes
telefonunu açık bir şekilde evinde bırakırdı. Bundaki amaç
polislerin açık olan telefonları sinyallerinden takip etmesini
engellemekti. Bu şekilde telefonlarımız evimizde açık bir vaziyette
bulunduğu için toplantı günlerinde biz toplantının yapıldığı evde
dahi olsak polisler bizi sinyal sebebiyle evlerimizde
sanıyordu."
CEP TELEFONU YERİNE ANKESÖRLÜ TELEFON
Örgütün "öğretmeni" olarak görev yapan şüpheli "Mehmet" kod adlı
M.Ç, ifadesinde gizlilik amacıyla genelde ankesörlü telefonla
görüşme yaptıklarını anlattı.
Şüpheli, M.Ç, ifadesinde şunları aktardı:
"Kemal abi, bana öğrenciler verilmeden önceki görüşmelerde sadece
ankesörlü telefonla iletişime geçilmesi talimatını verdi. 2014 yılı
Eylül-Ekim aylarında Kemal abi ile Kapaklı'daki evimdeki
buluşmamızda, bana Abuzer ve Muhammet kod adlı öğrencileri verdi.
Bunların yanı sıra sorumlu olduğum 4 öğrencinin de Jandarma
Astsubay olduğunu biliyorum. Bu öğrenciler bana verildikten sonra
genellikle yüz yüze randevulaşmak suretiyle ya da ankesörlü
telefondan cep telefonlarını arayarak irtibatlandım ve evime
çağırdım. Bir görüşmede en fazla iki kişi olurdu. Bazen tek
görüşmelerimizde oldu, neden bu şekilde yaptığımızı bilmiyorum.
Benim sorumlu olduğum bu öğrencilerle görüşmelerimizin içeriği
yemek yeme, Kur'an-ı Kerim okuma, namaz kılma, bazen Fetullah
Gülen'in vaazlarının internetten dinlenilmesi, bazen de Gülen'in
kitaplarından ya da Risale-i Nur kitaplarından belli bölümlerin
okunması şeklinde geçiyordu.
Dahil olduğum yapı içerisinde benim bildiğim Kemal kod isimli kişi
abidir. Onun altında ben ve benimle eş değer öğretmenler vardır.
Onların altındaki askerleri bilmem söz konusu değil. Amaç
gizliliktir. Bu gizliliğin detayını da bilmiyorum."
YAPI İÇİNDE OLMAYAN SUBAYLARI DA FİŞLEMİŞLER
Örgütün "öğretmen"lerinden şüpheli "Nafi" kod adlı Z.S, Namık Kemal
Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı'nda görev
yaptığını belirterek, Tekirdağ'a yerleştikten sonra katıldığı ilk
toplantıyı şu şekilde anlattı:
"Bu toplantıda yapılan konuşmalarda bana mahrem yapı anlatıldı. İlk
anladığım husus, benim dahil olduğum yapı subay yapılanmasıydı.
Askeri kanatta diğer yapılanmadan hiç bilgim yoktur. Sonraki
zamanlarda da ben hep mahrem yapı içerisinde subay alanında görev
aldım. Mahrem yapıda herkesin her şeyi bilmesine en azından
askerlerin isim ve rütbelerini bilmelerine izin verilmiyordu.
Mahrem yapıda gizlilik esastı."
Z.S, kendisine Tekirdağ'a yeni gelen iki subayın verildiğini ifade
ederek, şunları aktardı:
"Murat kod adlı abi, bu öğrencilerle ilgilenmemi, bu arkadaşlarla
kendisi arasında köprü vazifesi yürütmemi, bu subayların kişisel ve
işteki durumlarını kontrol edip kendisine iletmemi istedi. Aynı
zamanda bu kişilerin ibadetlerini takip etme görevi verildi. Bu
arada sözde kod adının yurt dışında bulunan cemaat lideri
tarafından gönderildiğini duydum. Eve gittiğimizde Murat kod adlı
abi, üçümüze karşı 'Bu kişi artık sizin abinizdir, bütün
sıkıntılarınızı, isteklerinizi, bana iletmek istediğiniz her şeyi
bu abinizle paylaşabilirsiniz, kendisi bana iletecektir,
gerektiğinde benimle direkt görüşebilirsiniz.' dedi."
Örgüt içerisinde öğrenci diye tabir edilen askerlerin "sosyal
yaşantısı, ailevi, maddi, ahlaki, ibadet ve hizmet durumları ile ev
düzeninin" öğretmenleri tarafından sürekli kontrol edilerek, bir
üst makam olan müdür yardımcısına haftalık görüşmelerde
iletildiğini kaydeden şüpheli, yapı içerisinde olmayan subayların
olumsuz yönlerinin de araştırıldığını belirtti.
TELEFONLAŞMA YERİNE RANDEVULAŞMA
Mahrem yapıda tüm iletişimin genellikle randevulaşma sistemine
dayandığını vurgulayan şüpheli, "Yani bir öğretmen, bir öğrenci
kontrolüne gittiğinde bir dahaki görüşmeyi o gün netleştiriyordu,
ancak bir iş çıkar aksi bir durum gelişirse bu kişi öğretmense
genellikle sabit hatlardan, büfelerden öğrencisini arar ve durumu
bildirir. Ancak aksi durumda olan öğrenci ise genelde belli bir
zaman öncesinden öğretmeninin evini biliyorsa gelip bilgi verirdi.
Öğrencilerime telefonumu 99 şifreleme yöntemiyle veriyordum. Mahrem
yapı içerisinde direkt kişilerin cep telefonlarıyla irtibat
kurmaları yasaktı." ifadelerini kullandı.
Öğrencinin, örgütte tutmak için katalog evlilik olarak bilinen
hizmet içerisinde bulunan kadınlarla evlendirildiğini anlatan Z.S,
himmet altında para toplanmasının müdür yardımcısı tarafından
öğretmenlerden istendiğini, öğrenciden evli ise maaşının yüzde 5'i,
evli ve lojmanda kalıyorsa maaşının yüzde 10'u, bekar olan
öğrencilerden maaşının yüzde 20'sinin himmet olarak istendiğini
bildirdi.
DEŞİFRE OLMAMAK İÇİN HER YOLU DENEMİŞLER
Şüpheli Z.S, mahrem yapının deşifresinin önlenmesi için alınan
önlemleri de şöyle sıraladı:
"Hem iletişimde hem de öğretmen-öğrenci, müdür yardımcısı-öğretmen
görüşmelerinde bir araya gelindiğinde cep telefonları görüşülen
odanın dışında tutulurdu. Görüşmelerin ayarlanmasında öncelik her
zaman rendevulaşma yöntemiydi, amaç telefon irtibatını en aza
indirerek deşifre olmayı önlemekti. Sabit hatları kullanan
öğretmenlerin ya da müdür yardımcılarının aradıkları öğrenci veya
kişilerin numarasından sonra herhangi bir sıradan numara çevirip,
redial tuşunu kullanıp, aranılan yerin öğrenilmesini
engellemekti.
Müdür yardımcıları üstte olacak şekilde oluşan grup dışında diğer
gruplardan haberi olmasın, her şeyden herkes bilgi sahibi olmasın
mantığıyla görev dağılımı yapılıyordu. Esas olan, kendi grubundan
müdür yardımcısını ve kendi eş değer pozisyonundaki öğretmenleri
tanımasıydı. Öğretmenler kendilerine verilen subayların hangi
illerden geldiklerini bilmezler. Öğrencileri illerde teslim alan
kişi müdür yardımcılarıdır. Eğer subay başka ile tayin nedeniyle
giderse öğretmenler tüm irtibatı keser. Müdür yardımcısı tek kişi
olduğundan bilgi daha fazla kişiye yayılmamış olur.
Müdür yardımcıları tarafından bizlere içerisinde program yüklü
flash bellekler verilerek, öğrencilere vermemiz istenirdi. Bu
program bana da bir kere gösterildi. Bu flash belleği öğrenciler
bilgisayarlardan hizmet içerisinde risale, Fetullah Gülen'in
kitabının okunması, videolarının izlettirilmesi sırasında
bilgisayara takar ve bazı tuşlara basılarak program çalıştırılır.
Bu programın amacı, bilgisayarın sabit diskine yapılan işlemleri
yansıtmadan çalıştırılmasıdır. Böylelikle bilgisayarda kalıntılar
kalmaz. Bu mahrem yapıda önemliydi, askerler böylelikle deşifre
olmayarak rahat bir şekilde hizmet içerikli yayınları
okuyabiliyorlar, videoları izleyebiliyorlardı.
Mahrem yapı içerisinde öğrenci, öğretmen, müdür yardımcısı, müdür
pozisyonunda olan her kişinin kendisine bir zula yapması istenirdi.
Bunun amacı, kendisinin yapıyla ilişkisini ortaya çıkarabilecek,
özel yazılım içeren flash bellek, CD, dokümanı buraya koyarak,
güvenlik güçlerinin baskınında ele geçirilmesini önlemekti. Zaman
zaman eve polis gibi baskınlar yapılırdı. Bir bilgi işlemci de
kalıntıları bilişim malzemelerinden kaldırma görevini
üstlenirdi."